Meslek hayatımın ilk günleri. Bir yakınımın davasını almışım ve duruşmaya kendisi de gelmek istiyor. Malum yargı sistemimiz belli işler yazılı yürüyor ama vatandaş Amerikan filmlerine o kadar aşina ki kalkıp sayın yargıç, değerli jüri üyeleri ile başlayan cümleler sıralamamı bekliyor.

Jüri de sıra bekleyen federal ajan görünümlü bir gurup masum avukat. Bizden önceki dosyalarda söz alan meslektaşlar da rapor beklensin ya da eksiklikler giderilsin gibi kısa cümlelerle duruşmayı noktaladıkça bizimkisi içten içe bunlar da avukat olacak siz benim avukatı görün şimdi dercesine gözlerime bakıyor. “Merak etme öyle bi konuşacağım ki karşı tarafı sıçırtacağız bakışı atıyorum ben de cevaben. Ki bunu 3 numaralı bakışım diye nitelendiriyorum kendi iç dünyamda.

Talebim o celse bir cümleden ibaret ama o cümleyi kursam bizim avukat hiç konuşmuyor böyle avukat mı olur bi cümle kurabildi deyip bi de beni reklam edecek.

Muhteşem bir savunma yapma ihtiyacı o an kendini zirve noktada hissettiriyor.  Öyle ki gözümün önünden bu adamın reklam edeceği akraba, talukat, mahalleli eş dost hepsi birer film şeridi gibi geçiyor.  

Davacı vekilinden soruldu dendiği anda ayağa kalkıyorum. Kulağımda müthiş bir uğultu önce heyecandan zannediyorum meğer koridorda kavga çıkmış onun sesleri…

Bildiğiniz sinkaflı cümleler yankılanıyor umarsız birbiri ardına ve hoyratça…

Gözlerim salondakileri yokluyor. Bir meslektaşım telefona bakışlarıyla Cand Cruhs oynadığını ele veriyor diğeriyse sürüdeki zayıf ve çelimsiz ceylanı seçmeye çalışır gözlerle “hangisi lan benim karşı tarafın avukatı” der gibi karşı tarafını arıyor.

Mübaşir ise o an el çabukluğuyla araya dosya iteleme telaşında.

Kürsüye bakıyorum hakim, akşam elektrikler kesildiğinden çalışamayan çocuğun mahcubiyetiyle dosyayı kurcalıyor.

Bu üç beş saniye sanki dakikalar süren bir heyecan fırtınasına dönüşüyor.  

Derin bir nefes alıyor ve Allah ne verdiyse yardırıyorum:

Sayın Yargıç, bilindiği üzere keşif hususu 6100 saylı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. Bölümünde madde 288 ve devamında düzenlenmiştir. Hâkim, uyuşmazlık konusu hakkında bizzat duyu organları yardımıyla bulunduğu yerde veya mahkemede inceleme yaparak bilgi sahibi olmak amacıyla keşif yapılmasına karar verebilir. Keşif konusu, mahkemenin yargı çevresi dışında ise inceleme istinabe suretiyle yapılır. Fakat istinabe suretiyle keşif yapılmasını gerektirir herhangi bir durum söz konusu değildir dedikten sonra müvekkille gözgöze geliyorum. İstinabe kelimesinin zihninde tanımlanmamasının verdiği mahhoşluk nedeniyle adete kendinden geçerek “vay be ne konuşuyor ama” başlıklı 2. bakışını atıyor. Cevaben: “sıçırtıcaz dediysem sıçırtırız” temalı 4 numaralı bakışımla karşılık verdikten sonra aslında tek cümleyle ifade edeceğim “keşif kararı verilmesini talep ederim.” Cümlesini kuruyor keşif kararını alarak duruşmayı noktalıyorum. 

Müvekkilim Muhittin cevval avukatımı dünya gözüyle canlı canlı izledim ya daha ölsem de gam yemem huzuru içerisinde evine doğru yol alırken bense tüm eş dost, akraba talukat ve Muhittin’in tanıdığı diğer yakınlarıma reklam olmamanın verdiği huzurla keşif dolmuşuna binmenin dayanılmaz hafifliğini yaşayacağım günü beklemeye koyuluyorum…
                                
Avukat Ali Nar / hukukihaber.net