Dava öncesi, 10 Ekim Derneği Başkanı Avukat Mehtap Sakinci Coşkun, saldırının ardından yaralananlardan 30’unun halen tedavisinin sürdüğünü, 8 kişinin engelli kaldığını ve onlarca kişinin vücutlarına saplanan şarapnel parçaları ile yaşamak zorunda kaldığını söyledi.

 Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın dosyasında yer alan görüntülerde, canlı bomba Yunus Emre Alagöz ve henüz kimliği belirlenemeyen Suriyeli canlı bomba, 10 Ekim 2015 günü sabah saatlerinde Ankara Gölbaşı’da bindikleri taksiden indikten sonra Meclis Dikmen Kapısı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığının olduğu kavşaktan, İsmet İnönü Bulvarı boyunca, Meclis Çankaya Kapısı yönünde yürüyor. Buradan başka bir taksiye binen 2 canlı bomba, Hipodrom Caddesi ve Kazım Karabekir Caddesi’ni kesen kavşakta, TCDD Genel Müdürlüğünün yanındaki yolda iniyor. 2 canlı bombanın taksiden inişleri, taksiden indikten sonra miting alanına girişleri kayıtlarda görülüyor.  Miting alanına girmeden birbirinden ayrılan ve yaklaşık 50 metre aralıklarla yürüdükleri görülen 2 canlı bombanın, alana gelene kadar hiç bir arama noktasından geçmedikleri de anlaşılıyor. Görüntülerde, ayrıca ilk bombacının kalabalık arasına girdiği, bir süre bekledikten sonra patlama olduğu, bu sırada insanların sağa sola kaçışmasının ardından ikinci canlı bombanın kendini patlattığı görülüyor.

 30 YARALININ TEDAVİSİ SÜRÜYOR
Dava öncesi, 10 Ekim Derneği Başkanı Avukat Mehtap Sakinci Coşkun, dava avukatlarından İlke Işık ile mitingin tertip komitesinde yer alan sendika temsilcileri, değerlendirme toplantısı düzenledi. Katliamın ardından yaralananlardan 30’unun halen tedavisinin sürdüğünü, 8 kişinin engelli kaldığını ve onlarca kişinin vücutlarına saplanan şarapnel parçaları ile yaşamak zorunda kaldığını söyleyen Mehtap Sakinci Coşkun, "10 Ekim'de yaralandığı için işinden ihraç edilen, tutuklanan onlarca arkadaşımız vardır. 10 Ekim katliamının anmasına katıldıkları için gözaltına alınanlar yargılanıyor. Ancak katliamda açık sorumluğu bulunan kamu görevlileri yargılanmıyor" dedi.

2012’DEN BERİ İZLENMİŞLER, DİNLENMİŞLER, TAKİP EDİLMİŞLER
Avukat İlke Işık da davanın gidişatıyla ilgili bilgi vererek, iddianamenin hazırlanmasından beri soruşturmanın ve yargılamanın eksik yapıldığını belirtti. 19’u tutuklu 36 sanığın yargılandığı davada, tutuksuz sanıkların tamamının firari olduğunu söyleyen Işık, "Firari olmalarının sebebi de zamanında yapılmış soruşturmaların gereğinin yerine getirilmemiş olmasıdır. Zamanında izlenmiş, dinlenmiş, takip edilmiş sanıkların bilerek ve isteyerek yakalanmaması sebebiyle hepsi firaridir. Bu kadar açık ve net konuşabiliyoruz, çünkü gelen dosyalardan biliyoruz. Firari denilen sanıklarla ilgili ülkenin 4 bir yanından dosyalar geliyor. Bu dosyalardan bir kez daha görüyoruz ki, 2012’den beri izlenmişler, dinlenmişler, takip edilmişler. Ama gözaltına bile alınmamışlar ve devamında 10 Ekim katliamı ve 5 katliamı örgütleyebilmişler" dedi.

''TEK BİR KAMU GÖREVLİSİ İLE İLGİLİ DEVAM EDEN BİR SORUŞTURMA YOK''
İlke Işık, dosyaya giren görüntüler ve gelen evraklardan katliamda ilgili Gaziantep’ten başlayıp Ankara’ya kadar kamu görevlilerini ihmali olduğunun anlaşıldığını belirterek, "Ancak şu an itibariyle tek bir kamu görevlisi ile ilgili devam eden bir soruşturma yok. Mahkemeye bir tek suç duyurusunda bulundurtabildik. Ancak 27 Eylül tarihli kararla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bu suç duyurusuyla ilgili de işlemem koymama kararını büyük bir hızla verdi. Savcılığın verdiği bu 3’üncü işleme koymama kararı. Israrla soruşturma açmıyorlar, kamu görevlileri hakkında işlem yapmama konusunda direniyorlar" dedi.

Hürriyet