"Görevli ve emekli 163 personelin tutukluluk halinin devamını anlamakta güçlük çekilmektedir." denilen açıklamayı yargıya müdahale olarak değerlendiren hukukçular, soruşturma açılmasını istedi. Hukukçular Derneği bugün Genelkurmay hakkında suç duyurusunda bulunacak. Genelkurmay'a Ankara'dan da sert tepki geldi. Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin, "Keşke böyle bir açıklama yapılmasaydı. Bu, yargıya bir müdahale olarak değerlendirildi." dedi. Devam eden bir dava ile ilgili görüş belirtmenin Anayasa'ya aykırı olduğuna dikkat çeken Şahin, "Herkes bu kurallara uymak mecburiyetindedir. Yerel mahkemeler hatalı kararlar alabilir. Bunu düzeltmenin yolu bildirilerle 'yargıya gölge düşüyor' izlenimi vermek değildir." uyarısında bulundu. Ergenekon ve Balyoz'un Türkiye'nin en önemli davaları olduğuna işaret eden HAS Parti lideri Numan Kurtulmuş da, bütün partilerin açıklamaya karşı ortak tavır almasını istedi. Herkesi bağımsız yargıya saygılı olmaya çağıran AK Parti Grup Başkan Vekili Suat Kılıç, yargıya intikal etmiş konular üzerinde yorum yapmayı doğru bulmadıklarını vurguladı. CHP Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi ise sonuçta işleyen bir yargı sürecinin olduğuna işaret etti ve ekledi: "Açıklamayı doğru bulmuyorum. Genelkurmay'ın, olayın tarafı olarak kendisini görüp açıklama yapmasını aşırı bir hassasiyet olarak görüyoruz."

Yürüyen davayla ilgili yorum yapmak, Anayasa'ya aykırıdır

Genelkurmay Başkanlığı'nın 'Türk Silahlı Kuvvetleri'nin görevli ve emekli 163 personelinin tutukluluk halinin devamını anlamakta güçlük çektiği' yönündeki açıklamasına tepkiler sürüyor. Hukukçular söz konusu açıklamanın yargıya açıkça müdahale olduğunda hemfikir. Söz konusu tartışmalara TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin de katıldı. Mehmet Ali Şahin, İçişleri Bakanı Osman Güneş ve Emniyet teşkilatı mensuplarından oluşan heyeti TBMM'de kabulünde basın mensuplarının sorularını cevapladı. TBMM Başkanı, Genelkurmay'ın açıklamasını, "Keşke böyle bir açıklama yapılmasaydı. Bu yargıya bir müdahale olarak değerlendirildi." şeklinde konuştu.

"Mahkeme başkanı'nın muhalefet şerhini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Şahin, şu ifadeleri kullandı: "Devam etmekte olan dava ile ilgili Anayasa'nın 138. maddesi 'Soru sorulamaz, araştırma önergesi verilemez.' açıkça dediğine göre, burada sizin sorunuza göre benim bir değerlendirme yapmam Anayasa'nın bu maddesine aykırı olur. Herkes bu kurallara uymak mecburiyetindedir. Yerel mahkemeler hatalı karar veremez mi, tabii ki verebilir. Bunu düzeltmenin yolu birtakım bildirilerle, açıklamalarla 'yargıya gölge düşüyor' izlenimini vermek değildir. Yargı süreçlerinin sonucunda bu kararları değerlendirecek olan yüksek yargı organları var. Yargıtay var. Eğer yerel mahkeme bir hata yapmışsa Yargıtay da gelir zamanı gelince değerlendirir. Yargı süreçlerinin makul bir sürede sonuçlanması ve tutuklulukların adeta bir cezaya dönüşmemesine azami bir gayret gösterilmesi gerekir."

AK Parti Grup Başkan Vekili Suat Kılıç ise yargının, hukuk devleti içerisinde bağımsız olarak konumlandırıldığını söyledi. Kılıç, "Yargılama süreçlerine intikal etmiş konular üzerinde yapılan her türlü yorumu yanlış buluruz. Yargı süreçleri üzerinde siyasilerin, yargı makamlarının, sivil toplum örgütlerinin, medyanın, bireylerin de söz, görüş, beyan ve açıklamalarını yaparken, yargı hizmetlerinin bağımsız olduğu gerçeğini göz ardı etmemeleri gerekir." diye konuştu.

Halkın Sesi Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ise şu ifadeleri kullandı: "Açıklama 27 Nisan bildirisinden daha sert. Bu, yargıya verilmiş bir muhtıradır. Bütün siyasi partiler ortak tavır almalıdır. Sessiz kalınırsa ileride başka müdahalelerin, hatta ihtilallerin önü açılır. Ergenekon ve Balyoz, Türkiye'nin önünde bulunan en önemli davalardır."

AKİF HAMZAÇEBİ: AÇIKLAMA DOĞRU DEĞİL

CHP Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi de Genelkurmay Başkanlığı'nın Balyoz davasına yönelik müdahale içeren açıklamasına tepki gösterdi. Konuyla ilgili yargı sürecinin devam ettiğine işaret eden Hamzaçebi, "Açıklamayı doğru bulmuyorum. Sonuçta işleyen bir yargı süreci var. İşleyen yargı içerisinde siyasetin yargıya müdahale ettiğini her zaman iddia ediyoruz. Ama Genelkurmay'ın, olayın tarafı olarak kendisini görüp açıklama yapmasını aşırı bir hassasiyet olarak görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti bir demokrasidir, hukukun üstünlüğünün olduğu bir demokrasidir." ifadelerine yer verdi.

Bu, yargıya muhtıradır hesabı sorulmalı

Genelkurmay'ın devam eden bir davayla ilgili 'anlamıyoruz' açıklaması hukukçuların tepkisini çekti. Bir davanın sürmesi veya tutuklamaların olması için Genelkurmay'ın anlamasının gerekli olmadığını aktaran hukukçular, açıklamanın yargıya verilmiş bir muhtıra olduğu konusunda hemfikir. Savcılığı göreve çağıran yargı mensupları, söz konusu açıklamayı hazırlayan ve hazırlanması emrini verenlerden hesap sorulmasını istiyor.
Isparta Güven Hukuk Derneği Başkanı Avukat Hasan Uysal: Öncelikle Genelkurmay Başkanlığı bir yargı organı değildir. Dolayısıyla yargı kararları ile ilgili görüş beyan edemez. Bu dava ile ilgili bilgi ve belgeler varsa bunu mahkemeye sunar. Daha ileri giderse, 'Önce Gölcük Donanma Komutanlığı'nda, hem de askerî personel tarafından çıkarılan 9 çuval belgenin hesabını ver' derler adama.

Hukuk Bilimleri Araştırma Merkezi Derneği Başkanı Metin Özyurt: Hukuk devletinde görülecek bir açıklama değil. Bu açıklama, 27 Nisan e-muhtırasıyla eşdeğer. Elinde silah olan bir grubun veya topluluğun, mahkemeleri etkilemeye yönelik ağır bir açıklaması olarak algılanmalı.

Nizam Hukukçular Derneği Başkanı Avukat Emin Bayram: Sanıklara isnat edilen suç CMK kapsamında tutuklamayı gerektiren katalog suçlardandır. Tutuklama kararı burada bağımsız mahkemenin kararıdır. Dolayısı ile bunun en iyi kararını verecek mahkemedir. Açıklama doğrudan yargıya müdahaledir.

Eski Rize Barosu Başkanı Avukat Harun Mertoğlu: Mahkemelerin verdiği kararlara herkes saygı duymak zorunda. Bu tür açıklamalar yargıyı etkileme ve baskı altına almaya yöneliktir. 2011 yılında bu tür açıklamalar Türkiye'ye yakışmamaktadır. Genelkurmay artık asli görevine dönüp kendi işini yapmalıdır.

Özgürlük ve Demokrasi Platformu Sözcüsü Ali Akın: Genelkurmay, bu açıklamasıyla yargıya adeta muhtıra vermiştir. Açıklama devam eden bir yargılamaya açıkça müdahaledir. Kabul edilemez. Bu açıklamayı yapan veya yaptıranlar ortaya çıkarılmalı, Anayasa ve yasalar çerçevesinde muhtıra vermenin cezasına çarptırılmalıdır.




Zaman