Füsun Sarp Nebil

Günlerdir toz dumana karışmış bir şekilde, “internet sansürü” konuşuluyor. Ama benim gördüğüm kadarıyla çoğunluk içerikteki sıkıntılardan ziyade, olayı nisan sonunda gündeme gelen “kelime listesi” konusu çerçevesinde değerlendiriyor.

Bu nedenle olsa gerek, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) yetkilileri, 22 ağustosta yürürlülüğe girecek olan kararın yeni olmadığını, neden tepkilerin bugüne geldiğini anlamdıklarını ifade ediyorlar.

Konuyu açıklığa kavuşturalım. Tartıştığımız konu; “güvenlik mi?”, “kişisel özgürlük mü?” kapsamına giriyor.

Listenin ve Başka Bildirimlerin Açıklanması Yasak

Öncelikle nisan sonunda yayına konulan kelime listesinde sorun var. Hatırlatalım; bu liste, yer sağlayıcılığı hizmeti veren tüm firmalara gönderilen ve listedeki kelimeleri içeren adlara karşı yasaklama ya da inceleme getiren bir listeydi. 

Listedeki bazı kelimelere herkes hak verdi ama diğer bazı kelimeler şaşkınlık yarattı. Şişman kelimesi gibi, Haydar gibi. 

Ama asıl sorun olan, TİB'in yaklaşımı. Bu listenin ya da hosting firmalarına gönderilen pek çok başka yazıda bir “3.şahıslara bildirilmesinin yasak olması” yaklaşımı var. 

Bu kelimelerin dediğimiz gibi bazıları sorunlu ama diğerlerini tartıştığımıza göre,acaba bunların açıklanması neden yasaktı?

Diğer yandan, birkaç yıldan bu yana yapılan erişim engellemelerinde, mahkeme kararı belirtiliyordu. Ancak son dönemde sadece “Bu siteye mahkeme kararıyla erişim engelenmiştir” ibaresi ile karşılaşıyoruz. 

Şimdi düşünün, kısıtlı imkanları olan bir kişinin sitesi, farzedelim ki “bazı olaylarda rastgelindiği üzere” Diyarbakır mahkemelerinden ve “yanlış anlaşılma” ya da “sadece 1 sayfasındaki sorun itibariyle” engellenmiş olsun. Ya da listedeki gibi bir ismi olduğu mesela “sıcakkahve.com” adını taşıdığı ve hosting firması çok nevrotik olduğu listeyi tamamen uyguladığı için engellenmiş olsun.

Bu site yeniden nasıl açılacak? Gerek listede, gerek mahkeme kararının açıkça yazılmaması nedeniyle ve gerekse hosting firmasının 3.şahıslara açıklama yapamaması nedeniyle, bu site bir daha açılamayacak olabilir mi? Hukukçulara göre mümkün bir durum. 

22 Ağustosta Yürürlülüğe Girecek Olan BTK Kararı

Gelelim asıl konuya, öncelikle Elektronik Haberleşme Sektöründe Tüketici Hakları Yönetmeliğine referans verilerek oluşturulan BTK kararının hukuki olarak uygun olmadığı düşünceleri var. Hukukçular bunun bir karar olarak düzenlenmesinin usule uygun olmadığını belirtiyorlar. Ama şimdi daha detaylı inceleyelim

1. TİB Kararları Neden Şeffaf değil?

Madde 5, BTK'nın servis sağlayıcılara filtrelenecek alan adı, Ipve portların aktarılmasını düzenliyor. Bu maddenin 3cü adımında 3.şahıslarla paylaşmama maddesi var. Biz neden bu sürecin şeffaf olmadığını merak ediyoruz.

2. İnternete Erişmek İsteyen Mutlaka Bir Arayüzden mi Geçmelidir?

Madde 6 ise, profillerin uygulanmasını istiyor. Bunu söylerken de, “güvenli internet hizmetini” başlığı altına standart profili ekliyor. Ancak tersine Madde 7'nin 4cü bölümünde “güvenli internet hizmeti almak istemeyen, standart profil üzerinden hizmet alır” deniliyor. Yani standart profil, “güvenli internet hizmeti” dışında tanımlanıyor. Derken 10cu madde yeniden bir arayüzü akla getiriyor.

Bu maddeler, bu kadar ciddi bir metinde neden karmaşık duruyorlar? Standart profil, bir yerde dahil, bir yerde hariç tutuluyor?  

Bazı hukukçular bunun metni yazanların dikkatsizliğine bağlıyor, bazıları ise “sansürün gizlenmiş” olabileceğine.

Sansür neresinde derseniz; standart profil konusundaki yaklaşım,  bütün internet kullanıcılarının internete çıkışta, bir kapıdan geçecekleri şeklinde yorumlanabiliyor. Bu da herkesin internete çıkışta loglanmaya (yani bir başka deyişle fişlenmeye) başlanacakları şeklinde düşünceler yaratıyor.

Bu ise, hem siyasal açıdan, hem de kişisel gizlilik açısından önemli bir sorun.

3. Neden Profil Uygulaması Getiriliyor, Neden Filtre Yazılımları Yetmiyor?

Diğer yandan, bundan sonra kaset türü bir sorun olduğunda, ülkemizden erişilen hizmetin kolaylıkla bloklanmasını sağlıyor. Tüm kullanıcıların profiller altına alınması demek, standart ya da aile profili hepsinin tek bir noktadan kolayca yönetimi anlamına geliyor.

Bu da sansürün kolaylaşmasının bir başka türlü söylenişi olsa gerek.

Bunu Obama da istiyor. Biliyorsunuz, istediği anda interneti durduracak, “Kill Switch” geçen yıl bir süre tartışılmıştı. 

Biz profiller yaratılmasını çok anlamlı bulamıyoruz. Filtre yazılımı uygulamasının bedava verilmesi ve insanların bu konuda bilinçlendirilmesi yeterlidir diye düşünüyoruz. 

Çünkü bu profillerin oluşturulmasını ve içeriğinin tanımlanmasında devletin yer almasını hiç doğru bulmuyoruz. Devletin bu profillerle ilgili olarak bir gün siyasi yaklaşım gösterip, göstermeyeceğini nasıl kontrol edebiliriz ki?

Reklam Açısından Rekabet Sorunu Var

Şimdiye dek, bireysel internet kullanıcılarının açısından baktık. Ancak bu kararın internet yayıncılığı açısından da bir sorun taşıdığı görülüyor. O da yine devlet eliyle uygulanması mümkün hale gelecek olan rekabet durumu.

Diyelim ki, siteniz “aile profiline” giremedi. Bu site reklam almak istediğinde, önüne “görünürlülük” (yani başka deyişle tiraj-rating)  sorunu çıkacaktır. Aile profilinin en yüksek tercih edilen profil olduğu düşünüldüğünde, buna giremeyen bir sitenin zaman içinde yok olacağını söylemek falcılık olmaz.

Örneğin turk.internet.com sitesinde zaman zaman çocuk pornosu haberleri yapıldığı için, kelime bazlı filtrelere takılıyor. Gerçi  BTK yetkilileri, bir beyaz listeden bahsediyorlar ama bu listenin de, siyasal inisiyatiflerle oluşturulup, oluşturulmayacağı konusunda bir garanti var mıdır?

Yurtiçi Profil Ne İçin Tanımlanmış?

Yine “yurtiçi profili” olarak adlandırılan bir profilden bahsediliyor. Yurtiçinden yayıncılığın özendirilmesi için oluşturulduğunu düşündüğümüz bu profilin, ilk anda Google gibi yabancı firmaların rekabetinde kullanılabileceği izlenimi doğsa da, bu firmaların basit bir şekilde ülkemizde konuşlanarak bu sorunu aşabileceğini öngörebiliriz. 

Bugün bazı yerli siteler de, sadece önyüzlerini Türkiye'den yayınlarken, asıl içeriğini yurtdışından bu önyüzün içine taşımaktadırlar. Bağlanan site yurtiçi olmasına karşın, asıl trafik yurtdışı kalmaktadır. Yani bu madde istenen etkiyi yaratmayabilir. Ara çözümlerle aşılabilir.

Yurtiçi yayıncılığı desteklemenin tek yolu, hosting konusunda (ABD'nin Teksas ilinde olduğu gibi), teşvik ve destek getirilmesidir. Bu da hosting firmalarının gelişerek, daha hızlı ve uygulama kolaylığı sağlayan servisler sunmalarını ve bu servislerini de ucuza sunmalarını sağlayacaktır.

Ülkemizde Frankfurt, Londra'da ya da Sofya'da olduğu gibi bir trafik değişim noktası (exchange point) yaratılması ise bu konudaki pek çok sorunu çözecektir.

Yani çözüm akla yine “sansürü” ve “bir gün Türkiye sadece izin verilen yerli içeriğe mi mahkum edilecek” düşüncesini tetikleyen yurtiçi profili yaratmak değildir. 

Turk.internet.com Editörü