GAZETEPORT ÖZEL - HSYK Didem Yaylalı'nın atamasının özel hayatı nedeniyle yapılmadığı iddialarını Türkiye Adalet Akademisine devamsızlığı ve bu devamsızlık için verdiği imzasız ve kaşesiz hasta muayene kağıtları nedeniyle olduğunu açıklayarak yalanlamıştı.
 
Bu iddialar nedeniyle Adalet Akademisi tarafından hakim adayı Didem Yaylalı'ya verilen ceza Ankara 16. İdare Mahkemesine götürülmüş, Didem Yaylalı da bu davada HSYK'nın geçtiğimiz cuma günü yaptığı açıklamasına yanıtını o zaman vermişti.
 
İşte Gazeteport'un ulaştığı Didem Yaylalı'nın HSYK'nın iddialarına verdiği yanıtlar.
 
1- Çalışabilir kağıdının doktor imza ve kaşe eksikliği sebebiyle ‘şeklen’ hukuki geçerliliğinin olmadığı gerekçesi ile mazeretimin geçersiz sayılması hukuka uyarlı değildir. 
   
Özel Çağ Hastanesi tarafından verilen cevabi yazıda; “01.03.2012 tarihinde KBB polikliniğine muayene farkı ödeyerek kayıt yaptırdığım için 07.03.2012 tarihinde kontrol muayenesine gelmiş olabileceğim” bildirilmiştir.
   
Kaldı ki; çalışabilir kağıdında, hastanenin kaşesi ve hasta kabul görevlisinin imzası vardır.
   
Öte yandan, davalı idarenin disiplin soruşturması kapsamında  hastane ile yapmış olduğu yazışmalarda , hastane tarafından “07.03.2012 tarihinde kontrol muayenesi için gelmiş olabileceğim, muayene farkı alınarak yapılan muayeneden sonra hastanın kaydının 10 gün süreyle açık kaldığı ve bu süre zarfında kontrol muayenesinde hastaya yeni kayıt açılmadığı” bildirilmiş olmasına rağmen dava konusu disiplin cezasında “muayeneye ilişkin kayıt olmaması” gerekçe olarak kabul edilmiştir.
 
2-  Protokol kayıt defterine ilgili çalışabilir kağıdına ilişkin muayene kaydım el yazısı ile işlenmiş ve muayene eden doktor tarafından imza ve kaşe altına alınmıştır.
   
Disiplin cezasına gerekçe olan 07.03.2012 tarihli muayenem bilgisayar ortamına işlenmemiş olsa dahi hastane nezdinde tutulan protokol kayıt defterinde ilgili çalışabilir kağıdına ilişkin muayene kaydım  el yazısı ile yazılarak muayene eden doktor tarafından imzalanıp kaşelenmiştir. 
 
3- Mevcut hasta kaydına kontrol muayenesi notunun eklenmemesi benim sorumluluğumda değildir.
 
4-  Ayakta tedavi yapılan sağlık kurumlarında, aynı branşa ilk müracaatı takip eden 10 gün içinde ikinci defa ayaktan başvurulması halinde, muayene farkı alınmayıp, yeni kayıt açılmayarak ilk kayıt üzerinden işlem yapılmaktadır.
   
01.03.2012 tarihinde KBB polikliniğine muayene farkı ödeyerek kayıt yaptırdığımdan 07.03.2012 tarihinde aynı polikliniğe kaydım yapılmamış ve mevcut kayıt üzerinden ayakta tedavim yapılmıştır.

5- Dava konusu işlem, disiplin hukukunun ilkelerine uygun olarak tesis edilmemiştir.
   
Kamu gücüne dayalı olarak kullanılan disiplin cezası verme yetkisi, asli bir Devlet yetkisidir. Bu yetkinin kullanımı da yasalarda belirtilen kurallar ve yargı içtihatları ile oluşturulan disiplin hukuku ilkelerine ve kuruluş amaçlarına uygun olmalıdır.
   
İlgili hastane tarafından davalı idareye gönderilen cevabi yazıda; “07.03.2012 tarihinde hastaneye kontrol muayenesi için gelmiş olabileceğim, muayene farkı alınarak yapılan muayeneden sonra hastanın kaydının 10 gün süreyle açık kaldığı ve bu süre zarfında kontrol muayenesinde yeni kayıt açılmadığı” bildirmiş olmasına rağmen lehime olan bu hususlar kararda tartışılmayarak herhangi bir tahlil, tetkik, grafi kaydımın bulunmamasının hayatın olağan akışına uymayacağı gibi soyut bir gerekçeyle çalışabilir kağıdının geçersiz olduğu kabul edilmiştir.
   
Dava konusu disiplin cezası kararında, “Hastane tarafından tekrar görülmeme gerek duyulmadığı” ifade edilmiştir. Bu noktada, hastalığı düzelmeyen ve tedavisinden beklediği sonucu alamayan biri, hatta düzelmek bir yana hastalığının seyrinde hiçbir değişiklik olmayan birinin tekrar hastaneye giderek, doktoruna kontrol olması için hastane tarafından kendisine böyle bir yazı veya davet mi olması gerekir? Davalı idare, dava konusu idari işlemi ile hayatın olağan akışına uygun olmayan bu soruyla muhatap olmaktadır.
   
Aynı poliklinik protokol numarasına sahip olmaları sebebiyle geçersiz oldukları düşünülen 15.02.2012 ve 16.02.2012 tarihli çalışabilir kağıtlarında herhangi bir keyfilik saptanamamış olmasına rağmen aynı poliklinik protokol numarasına sahip 07.03.2012 tarihli çalışabilir kağıdı, doktor kaşe ve imzası taşımadığı ve (kontrol muayenesi olması sebebiyle yeni kayıt açılmadığından) herhangi bir tahlil tetkik vs. kaydı da olmadığı için geçersiz kabul edilerek, disiplin cezasına konu edilmiş ve nihayet hakkımda ‘idareye yalan beyanda bulunmak ve mazeretsiz ve izinsiz bir gün göreve gelmemek’ fiillerinden dolayı 1/8 oranında aylıktan kesme cezası verilmiştir. Ayrıca, poliklinik defter sıra numaralarını verme görev ve yetkisi bana ait olmadığı halde dava konusu disiplin cezası kararında “her üç poliklinik defter sıra numaralarının aynı olduğu” ifade edilmiştir.
   
Soruşturmaya konu olan fiilin, soruşturulan tarafından işlendiği hususunda kesin ve inandırıcı delil bulunmuyorsa, disiplin cezası verilmez. Bu kural, disiplin hukukunun en temel ilkelerinden biridir. Bu ilke uyarınca, soruşturmaya konu olan fiilin, soruşturulan tarafından islendiği şüpheye yer vermeyecek biçimde kesin olarak kanıtlanmalıdır. Dava konusu olayda ise, söz konusu fiilleri işlediğim her türlü kuşkudan uzak ve kesin olarak ispatlanamamıştır.
   
Öte yandan, dava konusu disiplin cezası kararında “5 saat boyunca hastanede kalmama rağmen hiçbir tahlil vs. yapılmadığı (10.00-15.00 arası)” ifade edilmiş, bu ifade ile de yetinilmeyerek bir de bu durumun hayatın olağan akışına uygun olmadığı belirtilmiştir. Kontrol olduğum hastane “Meşrutiyet Cad. No: 33 Kızılay/ANKARA” adresinde, Türkiye Adalet Akademisi ise “Ahlatlıbel İncek/ANKARA” adresindedir. 07.03.2012 tarihinde Türkiye Adalet Akademisinde gireceğim dersler 12.30’da sona ermiştir. Hastane ile Türkiye Adalet Akademisi arasında ulaşım Güvenpark/Kızılay’dan kalkan 102-102-191-192 ve 194 no.lu otobüs hatları ile sağlanmaktadır ve saat 11’den sonra ilk otobüsün saati 12.00’da, bir sonraki ilk otobüsün saati ise 12.30’dadır. Bir an için hastanede kontrolümün 1 saat içinde bittiğini kabul etsek dahi aradaki mesafe de dikkate alındığında, en erken 12.00’daki otobüse binmem halinde 12.40’da Türkiye Adalet Akademisinde olabilirdim. Davalı idarenin bu yöndeki cevabı, hukukun hayatın olağan akışına uygun olan ifadelerine uygun değildir. 
   
Disiplin cezalarının sağlıklı ve objektif olması gerekir. Bunun içinde objektif değerlendirmeler yapılmalıdır. Olayda, gerek disiplin soruşturmasını yürüten muhakkik ve gerekse disiplin amiri tarafından objektif ve tarafsız davranılmadığı kanaatindeyim.

Açıkladığım ve re’sen tespit edilecek nedenlerle, Türkiye Adalet Akademisinin 09.07.2012 tarih ve 2012/1 sayılı dava konusu disiplin cezası işleminin iptaline karar verilmesini arz ediyorum. (Davacı Didem YAYLALI)