"Ombudsman Vanlılar ile buluşuyor" programı için beraberinde Kamu Denetçileri Arif Dülger, Celile Özlem Tunçak, Hüseyin Yürük, Kamu Denetçiliği Kurumu Genel Sekreteri İbrahim Kılınç ile Van'a gelen Malkoç, basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya geldi.  

Bu yıl kentleri dolaşarak sivil toplum kuruluşu temsilcilerini dinlediklerini, yöneticilerle muhtarları, kanaat önderlerini bir araya getirdiklerini anlatan Malkoç, gittikleri ilin dertlerini, sorunlarını, imkan ve avantajlarını dinleyerek, kurum olarak yapabilecekleri katkıları not aldıklarını, değerlendirdiklerini, bunlarla ilgili çözüm önerilerini de rapor haline getirerek devletin diğer kurumlarına ilettiklerini aktardı.

"Halkın avukatlığını yapmaya çalışıyoruz"

Kurumlarına geçen sene 5 bin 516 şikayet yapıldığını ancak göreve başladıktan sonra yaptıkları il ziyaretleri ve tanıtım faaliyetleriyle bu yıl başvuruların geçen yılın 3 katına çıktığını, kasım itibarıyla 15 bini aştığını vurgulayan Malkoç, "Halkın avukatlığını yapmaya çalışıyor, idareye de yol gösteriyoruz. Kararlarımızla onlara danışmanlık yapmaya çalışıyoruz." dedi. 

Malkoç, şöyle devam etti:

"Kamunun vicdanını, sesini harekete geçirip Türkiye'deki idareyi şikayet yoluyla denetleyerek kamu hizmetleri kalitesini artırmak, iyi yönetim ilkelerinde vatandaşların memnun olacağı şekilde hizmetleri yöneticilerin halka sunmasına katkıda bulunmak, insanların, vatandaşların hak arama kültürünü yaygınlaştırmak, hukukun üstünlüğünü temin ederek Türkiye'de demokrasinin kökleşmesine katkı sağlamak, şeffaf, denetlenebilir bir yönetim ortaya çıkarmak için çaba gösteriyoruz. Anayasa ve yasa koyucu birçok denetim mekanizmaları varken, neden ombudsmanlığı ihdas etmiştir? Çünkü kamu denetçiliği farklı özellikleri olan bir kurumdur. Yasama organı tarafından kamu denetçileri seçilir. Bu yönüyle yasamayla irtibatlıdır. Yargı değildir ama karar verir ve karar verirken de bağımsızlığı vardır. Bütçesi özeldir, verdiği kararlar idarecilerin hoşuna gitmezse de kimse değiştirmeye kalkamaz, çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçiliyor. Devlet millet kucaklaşmasında, devletle millet arasındaki sorunların kalkmasına katkıda bulunuyoruz."

 "Başvuruların yüzde 75'i elektronik ortamdan ulaştı"

Malkoç, vatandaşların kendilerine her türlü yollardan müracaat edebileceğini, şu anda başvuruların yüzde 75'inin elektronik ortamlardan kendilerine ulaştığını kaydederek, başvurulardan ücret almadıklarını, bunun da vatandaşlar için büyük bir kolaylık olduğunu ifade etti.

Başvuruları 6 ay içinde sonuçlandırmak zorunda olduklarını, 15 bin başvurunun yüzde 75'ini karara bağladıklarını anımsatan Malkoç, mahkemeye intikal eden davalara bakamadıklarını bu nedenle vatandaşlara, "İdareyle sorunun olduğu zaman mahkemeye gitmeden önce bize gel." dediklerini söyledi. 

Kurumlarına yapılan şikayetlerle vatandaşların avukatlık masraflarından, dava harçlarından kurtulduğuna dikkati çeken Malkoç, halkın avukatlığını yaparken tespit ettikleri alanlardaki sorunlarla ilgili yönetmelik, kanun değişikliklerini ilgili kurumlara, makamlara karar olarak gönderdiklerini ve bunun takibini yaptıklarını vurguladı. 

Van'ın Türkiye'nin müstesna illerinden biri olduğunu, Türkiye'nin başka illerinde olmayan geniş imkanlarının bulunduğunu dile getiren Malkoç, şunları kaydetti:

"Tarım için oldukça güzel ve geniş araziler var. Hayvancılık için Allah'ın adeta özel olarak donattığı bir coğrafya. Türkiye'deki hayvan ihtiyacının yüzde 25-30'unu önceki dönemlerde Van karşılardı. Şimdi bu rakamlar yüzde 10'lara inmiş. Bunda terörün çok büyük olumsuz etkisi oldu. Çok şükür terörle mücadele iyi bir noktada gidiyor. İyi düzenlemeyle Van'da 12 milyon civarında küçükbaş hayvanın olabileceğini müşahede ettim. İran'a komşu olması nedeniyle komşu ülkeden misafirlerin önemli ilgisi var. Bunda tüm kesimlere çok büyük görevler düşüyor. Gerekli önlemler alınırsa 500 bin olan rakam bir milyonu bulur. Bir milyon turistin gelmesi Van'ın daha ihya edilmesini sağlar."

"Türkiye-İran ilişkileri düzelmeye başladı"

Malkoç, gazetecilerin Van'a gelen İranlıların yoğunluğu nedeniyle okullarda Farsçanın seçmeli ders olarak okutulması yönünde bir çalışmanın yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusuna şu yanıtı verdi:

"Biz yıllarca komşularımızla ilişki kurmamak için özel bir gayret göstermişiz. Geçmişte Arapça bilen, Arapça ibadet, dua eden, ezan okuyanlara bile ceza vermişiz. Çok şükür onlardan kurtulduk. Türkiye'nin en büyük gücü bölgesindeki etkinliğinden geliyor. Türkiye ile güneyimizdeki doğumuzdaki ülkelerle ilişkimizi kesmek için başkalarının bize telkinleri olmuş. Bin 200 kilometre hududumuzdaki ülkelerle ilişkimiz olmamış. Türkiye yeniden kendine geliyor, millet kültürü ve tarihiyle barışıyor. Avrupa'da Fransızlar ve Almanlar sürekli savaşmışlar. İki ülke ne zaman barış içinde olmuşlarsa Avrupa rahat etmiştir. Türkiye ile İran arasındaki ilişki son derece önemlidir. İslam ülkelerinin gelişmesi rahat etmesi de İslam ülkelerinden iki güçlü ülkenin ilişkilerinin, İran ve Türkiye'nin ilişkileri burada çok önemlidir. Bu ilişki güçlenirse İslam dünyasındaki huzur da artar. Sevindirici olan şey Türkiye ile İran arasındaki ilişkiler son yıllarda düzelmeye başlaması." 

Toplantı soru-cevap bölümüyle devam etti. (AA)