Anayasa değişikliği paketine ilişkin 2. tur oylamalarına bugün geçiliyor. Ancak Meclis görüşmeleri tamamlanmadan CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne açacağı davanın sonucu konuşulmaya başlandı. Önce 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, referandum süreci tamamlanmadan dava açılamayacağını savundu. Ardından 367 kararının mucidi eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, referanduma sunulan anayasa değişikliğinin Resmi Gazete'de yayımından 10 gün sonra dava açılabileceğini öne sürdü. Hukukçular ise kanunlaşma sürecinin halkoyuyla tamamlanacağını belirterek, kanunlaşmayan bir düzenlemenin Yüksek Mahkeme'ye götürülemeyeceği görüşünde.

Referanduma sunulan anayasa değişikliğine karşı dava açılıp açılmayacağına ilişkin en somut örnek cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngören anayasa değişikliğinde yaşandı. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 367'nin üzerinde kabul edilen paketi halkoyuna sundu. Halkoylaması kabul edilmeden Sezer ve CHP, anayasa değişikliğinin Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla dava açtı. Anayasa Mahkemesi, ilk incelemede usulü eksiklik bulunmadığını belirterek esasına geçti. Mahkeme, davanın esas incelemesi aşamasında oyçokluğuyla iptal talebini reddetti.

Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Yavuz Atar, referanduma sunulan anayasa değişikliğinin dava edilemeyeceğini düşünüyor. Anayasa Mahkemesi'nin ortada dava edilecek norm bulunmadığı için ön inceleme aşamasında davayı reddetmesi gerektiğini savunan Atar, Sezer'in uygulamasının farklı bir örnek teşkil ettiğini söylüyor.

Prof. Dr. Yavuz Atar, anayasa yargısı sisteminin 'önleyici denetim'e izin vermediğini, denetim yapılabilmesi için kanunlaşma sürecinin tamamlanması gerektiğini belirtiyor. 330 ile 367 arasında oy alan düzenlemeler için, "Cumhurbaşkanı ya anayasa değişikliğini Meclis'e geri gönderir ya da referanduma sunar. Dolayısıyla tekemmül etmeyen bir kanun var ortada. Kanunlaşmadığı için de bunun Anayasa Mahkemesi'nde dava edilememesi gerekir." şeklinde konuşuyor.

Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Avukat Sinan Kılıçkaya da anayasa değişikliğinin referandum öncesi Anayasa Mahkemesi'ne götürülemeyeceği görüşünde. Kılıçkaya, mahkemenin böyle bir başvuruyu esasına geçmeden reddetmesi gerektiğini kaydediyor. Kılıçkaya, şöyle konuşuyor: "Yasama süreci tamamlanmamış bir metni Anayasa Mahkemesi'nin denetleme yetkisi yok. Aksi durumda yargının yasama yetkisini gasp etmesi şeklinde değerlendirilir. Anayasa Mahkemesi'nin önüne gelen bir anayasa metnini denetlemesi için kanunlaşma süreci tamamlanmış bir metin olmalıdır. O yüzden daha referandum süreci tamamlanmamış bir anayasa taslağının Anayasa Mahkemesi'nce yürütülmesinin durdurulması mümkün değildir. Hukuki açıdan geçersiz bir başvurudur ve yok hükmündedir." (Zaman)