Vural, AİHM'e yaptığı başvurunun dilekçesinde, insanların yaptıkları kabalık içeren söylem ve eylemlerine, öküz, ayı, eşek, köpek, kedi ve keçi gibi hayvan ismi kullanarak mazeret yaratmalarının ve insandan kaynaklanan, tamamı ile insana özgü tüm çirkin hareketlerin hayvan ismi ile anılmasının, aslında şiddete zemin hazırlayan, hayvanlara hakaret, küçümseme ve aşağılama olduğunu belirterek, bu tür söylem ve eylemlerin; UNESCO'nun 15 Ekim 1978 yılında kabul ettiği ''Hayvan Hakları Bildirgesi'' ile 1990 yılında kabul ve ilan edilen ''Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi''ne aykırılık taşıdığını kaydetti.

Bu aykırılığın tespiti amacıyla Ankara 8. Sulh Hukuk Mahkemesinde açtığı davanın reddedildiğini anımsatan Vural, iç hukuk yollarının tükenmesi nedeniyle AİHM'e başvuruda bulunduğunu ifade etti.

Ansiklopedik tanıma göre insanın; konuşabilen, dik duruşlu, büyük beyinli, kavrayıcı elli primat olduğunu kaydeden Vural, ''İnsanın bu günkü biyolojik ve kültürel biçimi binlerce yıl geçmişe dayalı insanlık evriminin sonucudur. Bizi bu günlere getiren, bu insanlık evrimidir. İnsanlık evriminin dinamosu ise insanın üretici bir varlık olmasıdır. İnsan bu niteliklerini toplumsallık içerisinde kullanarak, kullandığı ölçüde yetkinleştirerek doğa ile mücadelesinde başarılı olmuştur. Bu kimliği ile de toplumsal dönüşümlere damgasını vurarak günümüze kadar taşınan uygarlıkların oluşmasını sağlamıştır'' dedi.

İnsanın insan olması ve hayvanlar aleminden ayrılmasının, yalnızca biyolojik evrim sonucunda olmadığını, kendi eliyle yaptığı iş aletlerinin yardımıyla gösterdiği toplumsal çalışma yolu ile olduğunu ifade eden Vural, dünyada tek üretici, yaratıcı ve değiştirici varlık olan insanın, tüm dünyadaki canlılardan hukuken, vicdanen ve etik olarak sorumlu olduğunu vurguladı.

''Hayvan haklarının korunması bir insanlık onurudur''

''Hayvan haklarının korunması bir insanlık onurudur. Hayvan hakkı bir insan hakkıdır'' diyen Vural, Türkiye'de, bir insanın bir insana hayvan ismiyle hitap etmesinin, hakaret kabul edildiğini ve insan tarafından yapılan kaba bir eylemin hayvan ismi ile anılmasının genel bir söylem haline geldiğini belirtti.

Avukat Vural, başvuru dilekçesinde, şu görüşleri dile getirdi:

''Eleştiri konusu yapılan eylem ve söylem insanlar tarafından yapıldığı halde, böyle bir söylem ve eylemi yapacak durumda olmayan hayvana mal etmekle, aslında insan tarafından yapılan ve eleştiriye temel olan eylem ve söylem değil, bu eylem ve söylem ile birleştirilen hayvan aşağılanmaktadır.

Böylece, toplum nezdinde, eleştiri konusu yapılan insan eylem ve söylemi hayvan üzerinden meşrulaştırılmakta ve haklı görülmektedir.

Toplumsal bu kanaat ise hem insan hem de hayvanları zalimliğe varan şiddet uygulamalarına maruz bırakmakta ve bunun yaygınlaşmasına zemin hazırlamaktadır.''

Vural, dilekçesinde, Ankara 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin ret kararının, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, Hayvan Hakları Evrensel Bildirisi ve Hayvanların Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırılığının tespit edilmesini talep etti.


AA