(ANKA) - Milli Güvenlik Kurulu toplantısının ardından teröre karşı daha etkin daha kararlı mücadele edilmesi kararı çıktı. Toplantının ardından yayınlanan bildiride, hayatın olağan akışını olumsuz etkileyecek hiçbir gelişmeye izin verilmeden teröre en sert şekilde mukabele edileceğinin altı çizilirken, her kesimin terör örgütünün eylemleriyle arasına mesafe koyması gerektiğine de vurgu yapıldı.
MGK bildirisinde iç ve dış gelişmelerin etraflı şekilde ele alındığı belirtilirken terör örgütünün son dönemde artan saldırılarının değerlendirildiği belirtildi. Bildiride terörle mücadele konusuna geniş yer verilirken şunlar kaydedildi:
"Terör örgütünün son dönemde güvenlik kuvvetlerine, kamu görevlilerine ve sivil halka karşı gerçekleştirdiği menfur saldırılar ve terör örgütüne karşı yürütülen mücadele tüm boyutlarıyla ele alınmış; örgütün hain amaç ve hedeflerine ulaşamayacağı bir kez daha vurgulanarak, terörle mücadelede alınacak ilave önlem ve tedbirler değerlendirilmiştir.
Terör örgütünün Türkiye'nin güven ve istikrarını sabote etmesine kesinlikle izin verilmeyeceği, bölge halkının huzur ve esenliği için var olan güvenlik ve otoritenin en güçlü şekilde hissettirileceği; terörle mücadelede yeni strateji ve yöntemlerle daha etkin, kararlı ve sonuç alıcı bir mücadelenin ortaya konulacağı vurgulanmıştır.
Terör örgütünün menfur eylemlerine, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da en sert şekilde mukabele edileceğinin altı çizilmiştir. Bugüne kadar başta güvenlik olmak üzere, sosyal, ekonomik, kültürel, psikolojik ve diplomatik boyutlarıyla yürütülen terörle mücadele anlayışının bundan sonra da her alanı kapsayacak çok yönlü çalışmalarla devam ettirilmesinin önemi bir kez daha teyit edilmiştir.
Daha etkin ve kararlı şekilde sürdürülecek olan terörle mücadelenin demokrasiden ve hukuk devleti anlayışından asla taviz vermeden devam ettirileceği; hayatın olağan akışını olumsuz etkileyecek hiçbir gelişmeye izin verilmeyeceği, devletin tüm kurum ve kuruluşlarının azami uyumu ve koordinasyonuyla daha etkili mücadele stratejilerinin hayata geçirileceği ifade edilmiştir.
Bu çerçevede ülkemizin birlik ve bütünlüğünün muhafazası ve halkımızın güvenliğinin korunması için canları pahasına görev icra eden güvenlik kuvvetlerimizin mensuplarına derin takdir duyguları ile aziz şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifa ve fedakar ailelerine başsağlığı dilekleri dile getirilmiştir.
Demokratik parlamenter sisteme ve hukuk devleti anlayışına inanan her kesimin bölücü terör örgütünün eylemleriyle arasına mesafe koymasının, insanlık dışı kanlı eylemlere karşı insani bir duyarlılık sergilemesinin, Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü yakından ilgilendiren terörle mücadele konusunu ulusal bir mesele olarak görerek, daha sorumlu ve duyarlı davranmasının önemi özellikle vurgulanmıştır. Sivil toplum örgütlerinden medyaya ve siyasi partilere kadar her kesimin terörle mücadelede ulusal dayanışma duyarlılığı ve ortak hareket şuuru geliştirmesinin gerekliliğinin altı çizilmiştir.
'Tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet' ilkesinden hiçbir şart altında taviz verilmeyeceğine; halkımızın birlik ve kardeşliğine, ülkemizin bölünmez bütünlüğüne halel getirecek hiçbir girişime müsamaha gösterilmeyeceğine dikkat çekilmiştir.
Diğer yandan, terörizme karşı yürütülen mücadelenin en önemli boyutlarından biri olan teröre ve terör örgütü yandaşlarına yönelik dış desteğin kesilmesini teminen, başta komşularımız olmak üzere, tüm dost ve müttefik ülkelere bu yöndeki sorumluluklarını üstlenmeleri ve somut dayanışma sergilemeleri çağrısı yinelenmiştir."

"SURİYE'DE SİYASİ DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM BELLİ BİR TAKVİM ÇERÇEVESİNDE GERÇEKLEŞTİRİLMELİ"

Milli Güvenlik Kurulu'nda Suriye, Libya ve Somali başta olmak üzere dış meseleler de masaya yatırıldı. Kurulda Suriye'de halka yönelik şiddetin bir an önce durdurulmasına ve siyasi değişim ve dönüşüm sürecinin bir takvim çerçevesinde gerçekleştirilmesine vurgu yapıldı.
MGK toplantısının ardından yayınlanan bildirinin ikinci bölümünde dış gelişmelerle ilgili alınan kararlara yer verildi. Buna göre başta Irak olmak üzere, Suriye ve Libya'daki gelişmeler ve Somali'deki açlık dramı masaya yatırıldı. Bildiride şu ifadelere yer verildi:
"Irak'taki siyasi süreçte yaşanan sıkıntıların aşılması ve Iraklı siyasi liderlerin bu ülkenin gündeminde bulunan konularda mutabakat sağlanması amacıyla yürüttükleri çabalar üzerinde durulmuş, bu çabaların ulusal niteliği vurgulanmıştır. Bu kapsamda, Türkiye ile Irak arasında her alanda gelişen ilişkilerin derinleştirilmesi yönündeki irademiz teyit edilmiş ve Irak'ta kalıcı istikrarın tesisine yönelik olarak bu ülkeye desteğimizin sürdürüleceği belirtilmiştir. Irak'ta son dönemde artan terör eylemleri kınanmış ve Irak halkıyla dayanışmamız ifade edilmiştir. Ayrıca terörle mücadele bağlamında Türkiye-Irak-ABD üçlü mekanizma sürecinde son dönemde yürütülen çalışmalar değerlendirilmiştir.
Suriye ve Libya başta olmak üzere, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde meydana gelen son gelişmeler değerlendirilmiş; bu çerçevede, Suriye'de beş aydır sürmekte olan toplumsal olaylarda can kayıplarının artarak sürmesinden duyulan derin endişe dile getirilmiş, sivil halka yönelik şiddet ve güç kullanımının derhal durdurulması ve dost ve kardeş Suriye halkının meşru talepleri doğrultusunda demokratik bir siyasi değişim ve dönüşümün belirli bir takvim çerçevesinde gerçekleştirilmesi ve bu süreçte ifade, siyasi parti örgütlenmesi ve barışçı gösteri tertiplenmesi özgürlüklerinin güvence altanı alınması gerektiği bir kez daha vurgulanmıştır.
15 Temmuz 2011 tarihinde İstanbul'da gerçekleştirilen Libya Temas Grubu Toplantısı'nın sonuçları da değerlendirilmiş, Libya'da barış ve istikrarın tesis edilmesini teminen kapsayıcı bir siyasi süreç başlatılmasın elzem olduğunun altı çizilmiş, gerek siyasi sürecin önünün açılması, gerek Libya halkına insani ve kalkınma yardımı sağlanması amacıyla Türkiye tarafından yürütülen çalışmalar gözden geçirilmiştir.
Somali'de yaşanan güvenlik sorunları ve kuraklığın yol açtığı kıtlığın beraberinde getirdiği sorunlar ele alınmış, Türkiye'nin zor durumdaki ülkelere yardım etmedeki öncü rolü ile uluslararası toplumun harekete geçirilmesi yönündeki samimi çabaları değerlendirilmiştir."