Tutukluluk süresini kısıtlayan CMK 102’nci maddesinin yürürlüğe girmesi üzerine tahliye olan Hizbullah’ın üst düzey yöneticilerin avukatı Sıdkı Zilan, Hizbullah davalarında bazı kurumların mahkemelere yardımcı olmadığını, bazı şeylerin mahkemelerden bile gizlendiğini öne sürdü. Zilan’a göre davanın 10 yıldır sürmesinin bir nedeni de bu gizlilik.

Hizbullah’ın üst düzey yöneticilerinden bir bölümünün avukatlığını yapan Sıdkı Zilan, davaya ilişkin şu değerlendirmeleri yapıyor: “Mesela Beykoz’da yakalanan evraklar şu anda adliye emanete alınmış değil, en azından hepsi alınmış değil. İçlerinden yani 10’da biri dahi Diyarbakır’a gönderilmiş değildir. Mahkeme evrakların çoğuna, içeriğine vakıf değildir. Mesela bu davada yargılanan bir iki şahıs bizzat o evde (Beykoz’da yakalanmış. Dokümanların ele geçirildiği iddia edilen evde bunlar bire bir ilgilidir. Bu dokümanlarla yani lehte ve alehte ne varsa onların avukatlarının kendilerine ulaşması lazım ve bu imkan verilmedi.

Bazı şeyler gizleniyor
Biz ısrarla talep ettik. Beykoz’da yakalanan evrak içeriği hakkında bir bilgi verilebilirdi. Bilirkişide inceleyip bize özetini çıkartılabilirdi. Gizleniyor bazı şeyler mahkemelerden dahi gizleniyor veya mahkemeler vakıfta bize açıklamıyorlar. Kurumlar doğru dürüst cevap vermiyor. Bu nedenle yıllarca sürüyor.”

‘Hizbullah’ı devlet kurdu’
Hizbullah’ın devletten tarafından PKK’ya karşı kurulduğu yönündeki iddialar her zaman gündemdeydi. Bunun ile ilgili iddiaları ilk gündeme getiren Doğu Perinçek’in çıkarttığı 2000’e Doğru dergisinin Diyarbakır temsilcisi Halit Güngen getirdi. ‘Hizbullah Çevik Kuvvet’te Eğitiliyor’ haberini hazırladı ve haberin yayımlanmasından iki gün sonra 16 şubat 1992’de öldürüldü.

Ergenekon operasyonu sırasında Tuncay Güney “Hizbullah’ı JİTEM’in kurduğunu öne sürmüş ve “Bana bunu Veli Küçük söyledi” demişti.

JİTEM’in kurucusu olduğu öne sürülen, Ergenekon sanığı Arif Doğan da Hizbullah’ın Kavacık’ta öldürülen lideri Hüseyin Velioğlu’nu tanıdığını söylemiş ve “Hizbullah’ı devlet kurdu” demişti. Ergenekon iddianamesinde de Hizbullah’ı devletin PKK’ya karşı kurduğu savunuldu.

Hizbullah’ın kan donduran vahşeti
Hizbullah vahşetin kurbanlarından bazıları şöyleydi:
Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım Fatih’te kaçırıldıktan sonra Üsküdar’daki bir mezar evde elleri ve ayakları bağlı birşekilde toprağa gömülü bulundu. Daha sonra Elazığ’daki bir hücre evinde bulunan görüntüde işkence sonrası ‘itiraflarda’ bulunuyordu.

20.01.2000: Çengelköy sırtlarında bahçe içindeki tek katlı hücre evinde bulunan 10 ceset bulundu. Önce işkence yapılan 10 kişi, kurşunlanarak veya tel ve iple boğulduktan sonra evin kömürlüğüne ve bahçesine gömüldü, üzerlerine de beton döküldü. Ölenlerin tümü çıplaktı ve elleriyle ayakları bağlıydı.

İslamcı feminist yazar Konca Kuriş’in önce sorgu kaseti sonra cesedi bulundu. Ağlayarak ifade veden kadın vahşice öldürülmüştü. 30 Ocak 2000’de Diyarbakır’da bir evde beş ceset bulundu. İki ceset güvercin almak için hücre evine giren iki çocuğa aitti.

Sincar: Kâbus geri döndü

Mezarına buruk gidiyorum. Boynum bükük gidiyorum. ‘Yine cezasız kaldı katillerin’ diyorum. Kendimi Mehmet’e borçlu hissediyorum… Sözler 1993’te Hizbullah militanlarınca öldürülen DEP Milletvekili Mehmet Sincar’ın eşi Cihan Sincar’a ait. Diyarbakır ve İstanbul’da serbest bırakılan 18 Hizbullah sanığının bırakılmasının ardından Cihan Sincar şöyle konuşuyor: Kabus sanki geri döndü. Kendim için kaygılanmıyorum, ama çocuklarım, Mehmet’in akrabaları için endişeliyim. Hayatımız bir şekilde düzene girmişti. Ama şimdi feleğimiz şaştı derler ya tam öyleyiz.”

Ya sizin babanızı öldürseydiler...

Hizbullah yöneticilerinin tahliye edilmesine tepki gösterenlerden biri öğretmen babası Recep Oyur 1994 yılında örgüt tarafından öldürülen Ahmet Arif Oyur’du. Dün gazetecilere şunları anlattı: “Ben 18 yaşındaydım. Babam, Cuma günü istiklal marşı çıkışı çarşıya giderken Hizbullahçılar tarafından pusuya düşürülüp ensesinden iki kurşun ile şehit edildi. Yüzlerce kişinin gözü önünde gündüz ortası öldürdüler. Şimdi dışarı çıktılar. Ben bir soru sormak istiyorum Başbakan ve Adalet Bakanı’na. Sizin genç babanızı çarşı ortasında kurşunlasalar onları serbest bırakır mıydınız?”



Radikal