Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in dün makam odası ve evinin aranması daha sonra da tutuklanması gündemi değiştirdi.

HSYK, bugün yaptığı toplantıda başsavcı Cihaner'in tutuklanmasına neden olan soruşturmayı başlatan Erzurum Özel Yetkili Başasavcısı Osman Şanal'ın yetkilerinin alınmasına karar verdi.

Yargıtay ve Danıştay yaptığı açıklamalarla HSYK'nın bu kararına destek verdi.
Başbakan Erdoğan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'i konuyu değerlendirmek üzere başbakanlığa çağırdı. Yapılan toplantının ardından Ergin açıklama yaptı.

Yargıtay ve Danıştay başkanları ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının peşpeşe yaptığı açıklamaların ardından ''üstlendikleri sorumluluk ve görevleri gereği mevcut gelişmeler karşısında daha fazla sessiz kalınamayacağını'' belirten Ergin, kamuoyunu bilgilendirmek için açıklama yapma zarureti doğduğunu kaydetti.

Anayasa'nın 159. maddesinde ve 2461 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu'nun 4. maddesinde HSYK'nın görev ve yetkilerinin açıkça sayıldığını ifade eden Ergin, hakim ve savcılar ile mahkemlerin yargısal faaliyetlerinin denetiminin yargı mercilerine bırakıldığını anımsattı.

''HSYK'nın böyle bir görev ve yetkisi yoktur'' diyen Ergin, şöyle konuştu:

''HSYK yargısal görevleri olmayan idari bir kuruldur. Hakim veya savcı, hakim veya mahkeme kararlarına karşı kanun yollarına başvurma hakkı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya katılana aittir. Bunlardan herhangi birinin müracaatı olmaksızın, süreçte yargısal denetimi yapmakla görevli mercilerin bile bu denetimi yapması mümkün değil iken idari bir Kurul olan HSYK'nın bu denetimi yapmaya kalkışması çok açık bir yetki gasbıdır. Anayasa ve yasalara tamamen aykırı bir hukuksuzluktur.

Hiçbir yargısal görevi bulunmayan Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun bu konuyu görüşmek üzere toplanarak, HSYK'nın yaptığının doğru olduğuna dair karar alması da yasal dayanaktan yoksundur, ihsası rey niteliğindedir, yargılama faaliyetine müdahale anlamını taşımaktadır. Danıştay Başkanı'nın görev alanıyla ilgili olmayan bu konuyla ilgili yaptığı açıklama bu yanlışlara katkı vermek anlamına gelmektedir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının devam eden yargısal bir faaliyetten dolayı siyaset kurumunu sorumlu tutmak anlamına gelen açıklamasının da kabul edilmesi mümkün değildir.

Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan bir soruşturma kapsamında yapılan arama, gözaltına alma ve tutuklama kararları üzerine yasada bu konuda hiçbir yetkisi ve görevi olmayan HSYK, aldığı kararla yürütülmekte olan soruşturmaya müdahale etmiş, doğrudan taraf olmuş, yetkisini aşmış, bağımsız yargının işleyişine engel olmuş, soruşturmanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve sonuçlandırılmasını tehlikeye sokmuştur.''

HSYK'nın aldığı kararla yürütülmekte olan soruşturmaya müdahale ettiğini söyleyen Ergin, ''Bu ve benzeri girişimleri Adalet Bakanlığı olarak yargı bağımsızlığına büyük bir darbe olarak görüyoruz. Yargının bağımsız ve tarafsız şekilde görevini yapması engellenmiş, bu sürece dahil olanlar görevlerinden alınmak suretiyle diğer görevlilere açıkça gözdağı verilmiştir'' diye konuştu.

Yürütülen soruşturma kapsamında ilgililerin hukuk ihlali yapıldığı yönündeki varsa itirazları ve başvurularının çözüm yerinin HSYK değil, bu işle görevlendirilen mahkemeler olduğunu ifade eden Ergin, bu yönde yapılan itirazın ilgili mahkemece reddedildiğini anımsattı. Ergin, şöyle konuştu: '

'HSYK, soruşturmanın tamamlanmasını beklemeksizin ve varsa hukuk ihlallerini araştırma gereği duymaksızın ve hangi somut verilere ve dosyalara dayanarak böyle bir karar aldığını da açıklamaksızın yetki gasbı yapmak suretiyle sürece çok vahim bir müdahalede bulunmuş, yargı sistemini kaosa sürükleyecek bir tutum takınmıştır. Yetkileri değiştirilen Cumhuriyet savcılarının hakim tarafından verilen kararları yerine getirdikleri göz ardı edilmiştir. Savcıların yaptıkları işlemlerin yetki ve görevleri kapsamında kaldığı mahkeme tarafından da kabul görmüştür. Bu durumda Cumhuriyet savcılarına atfedilen suçun ne olduğu ve bunu ne şekilde işlediklerinin de yine kamuoyu ile paylaşılması gerekmektedir.''

ANAYASA'NIN 138. MADDESİ İHLAL EDİLMİŞTİR
Ergin, HSYK tarafından alınan karar ve yapılan açıklamalarla Anayasa'nın 138. maddesindeki ''Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar, Anayasa'ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz'' hükmünün ihlal edildiğini, hakim ve savcılara yargısal süreçle ilgili müdahalede bulunulduğunu söyledi.

Anayasa'nın bu hükmünün sadece yürütmeyi ve bu anlamda bakanlığı değil aynı zamanda yüksek mahkemeleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığını ve HSYK'yı da bağladığını vurgulayan Ergin, şöyle devam etti:

''Bu bağlamda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yapılan basın açıklamasında 'Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Habur, Erzincan ve Erzurum adli yargı çevrelerinde yargıyı yıpratan, yargıya olan güveni sarsan adli tahkikatlar incelemeye alınmıştır...' şeklinde değerlendirmelere yer verilerek, bu konuya ilişkin hiçbir yetkisi ve görevi olmadığı halde doğrudan bu makamca da HSYK gibi soruşturmaya müdahale etme girişiminde bulunulmuştur. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ve HSYK'nın açıklamaları ve bu konuda aldığı kararlar TCK'nın 288. maddesindeki 'Bir olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma veya kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar savcı, hakim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi .... cezalandırılır' hükmü uyarınca adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs girişimidir. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcılıkları ve tedbir kararlarını veren mahkemeler yüksek mahkemelerin ve HSYK'nın ağır baskısı altına alınmıştır. Bu şartlar altında bağımsız ve tarafsız bir yargılama yapmak son derece zorlaşmıştır.''

YARGI REFORMUNUN HAYATA GEÇİRİLMESİ ZORUNLULUĞU ORTAYA ÇIKMIŞTIR
Bakan Ergin, HSYK'nın Şemdinli olaylarına ilişkin soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısı hakkında verdiği meslekten çıkarma kararının Avrupa Birliği'nin Türkiye hakkında düzenlediği ilerleme raporlarında ''yargıya ağır baskı'' olarak nitelendirildiğini belirtti.

Ergin, aynı konunun yine Avrupa Birliği adına düzenlenen Türk Yargısının İşleyişine İlişkin İstişari Ziyaret Raporlarının sonuncusunda yargıya yönelik ''iç tehdit'' olarak değerlendirildiğini ifade etti.

Adalet Bakanı Ergin, açıklamasını şöyle tamamladı: ''HSYK ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yargılama sürecine yaptığı bu müdahaleden sonra yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı bakımından yargı reformunun acilen hayata geçirilmesi zorunluluğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Bakanlığımız, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yargı bağımsızlığı ile hakimlik ve savcılık teminatının ihlali anlamına gelebilecek her türlü girişimlere karşı herkesin hukuk sınırları içerisinde kalması için gerekli uyarılarını yapmaya devam edecektir.''

 ntvmsnbc