Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile Alman Uluslararası İşbirliği Vakfı tarafından düzenlenen 1. Türk Alman Hukuk Politikası Forumu'nda telekomünikasyon sektöründeki hukuki uygulamalar değerlendirildi. Konunun uzmanı Türk ve Alman hukukçular, hukuki normlar ile uygulamalar arasında yaşanan farklılıklara dikkat çekti. 

Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin kuruluşunun 10. yılı etkinlikleri kapsamında 1. Türk Alman Hukuk Politikası Forumu 'Telekomünikasyon Sektöründe Sözleşme Özgürlüğü'nün Rekabet ve Regülasyon Perspektifinden Sınırları' konulu toplantı düzenlendi. Alman Uluslararası İşbirliği Vakfı'nın da (IRZ) katkılarıyla düzenlenen toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdullah Atalar, 10 yıl önce kurulan Hukuk Fakültesi'nin yüzlerce mezun verdiğini ve mezunların bugün Türkiye'nin en çok aranan hukukçuları olduğunu söyledi. Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Berat Gürzumar ise Bilkent Hukuk Fakültesi'nin düzenlediği bilimsel toplantılarda birbirlerinden farklı başlıkları içeren tebliğlerle ilgili konular yerine spesifik konuları tartışmayı tercih ettiğini, bu nedenle düzenlenen etkinlikte telekomünikasyon alanındaki hukuki uygulamaları masaya yatırdıklarını vurguladı. 

"KANUN KOYUCULAR PEŞİNEN KARAR VERMİŞ OLUYOR" 

Toplantıda söz alan IRZ Türkiye Direktörü Dr. Jullie Trapper de Almanya ve diğer ülkelerin hukukçuları arasında işbirliği amacıyla 20 yıl önce kurulan Alman Uluslararası İşbirliği Vakfı'nın Türkiye ile de yakından çok önemli çalışmalar yürüttüğünün altını çizdi. Trapper, düzenlenen bu forumda da farklı paydaşların bir araya getirildiğini, telekomünikasyon sektörü konusunda bir iletişim başlatılmış olmasının önemli olduğunu söyledi. 
Trier Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hans Heiner Kühne de hukuk sistemindeki sorunlara değinerek, şunları ifade etti: "Kanun koyucular verdikleri hükümlerle öncesinde düzenlemelerin uygun olup olmadığına peşinen karar vermiş oluyor. Hukukta kanunlar aynı zamanda hukuk mesleklerinin bir tür ganimeti sayılabilir. İçerikte insanları şaşırtabiliyorlar. Bu hukuki yorum da denilebilen bir alandır ve bütün hukuk ilmi bu yorumlardan yaşıyor. Roma döneminden beri böyle olmuştur. Hukuki uygulamalar her zaman yorum üzerinden yapılıyor. Ayrıca hukuk bilimcileri sınırlı çalışabiliyorlar. Mahkeme kararları belirleyici olabiliyorlar. Hukuk bilimi mahkeme kararlarından besleniyor, onların yorumlarını dikkate almak zorunda kalıyor. Kanun koyucu kendisinin öngördüğü şeklin nasıl uygulandığı ve toplumda nasıl algılandığından haberdar bile değil." 

BTK, REKABETİN TESİSİNE YÖNELİK DÜZENLEMELERLE ÖNEMLİ SONUÇLAR ALIYOR 

Toplantının 'Telekomünikasyon Sektöründe Sözleşme Özgürlüğünün Sınırları' konulu oturumunda konuşan BTK Kurul İkinci Başkanı Dr. Turgut Ayhan Beydoğan, elektronik haberleşme sektöründe BTK'nın sözleşme serbestisinin sınırlarını çizmek konusunda yaptığı çalışmalara ilişkin bilgi verdi. Dr. Beydoğan, Kurumun 25 Mart 2009 tarihli ve 149 sayılı Kararı ile aktif müdahalesini sonucu, azami tarife düzenlemesi, çağrı sonlandırma ücretlerine ilişkin düzenleme ve çağrı sonlandırma ücretleri-şebeke içi ücret ilişkisine ilişkin düzenlemeler ile numara taşınabilirliği birlikte ele alındığında; sektörde rekabetin tesisine yönelik önemli sonuçların ortaya çıktığının görüldüğüne vurgu yaptı. Sektörde, ara bağlantı ve çağrı sonlandırma ücretlerine yönelik yapılan düzenlemelerle, işletmecilerin eşit rekabet koşulları altında hizmet vermesinin sağlandığını belirten Beydoğan, şöyle konuştu: "BTK'nın rekabet aksaklığını gidermeye yönelik bu kararının en önemli sonuçlarından birisi de her yöne tarife paketlerinin ortaya çıkması ve farklı işletmecilere doğru aramanın yüksek ücret nedeniyle korkulan arama almaktan çıkmış olmadır. Bunun en önemli göstergelerinden birisi toplam çağrı trafiği içerisindeki şebeke dışı trafiğinin oranıdır. Buna göre söz konusu düzenlemelerden sonra toplam şebeke içi görüşmeler yaklaşık yüzde 92'lerden yüzde 68'lere gerilemiş, toplam şebekeler arası görüşmeler yüzde 5'lerden yüzde 23'lere yükselmiştir. Abonelik sözleşmelerine yönelik EHK çerçevesinde yaptığı düzenlemeler sonucu elektronik haberleşme sektöründe tüketicilerin korunması ve daha kaliteli ve ucuz hizmet almasını sağladığını söyleyebiliriz."