2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerine askerin müdahalesini belgeleyen haberle ilgili belgenin bulunamadığını açıklayan Genelkurmay tepki gördü. 2 yıl önce varlığı kabul edilen belge ile ilgili bugün yapılan açıklama arasındaki tezata değinen hukukçular, durumu vahim olarak nitelendirdi. Konu ile ilgili değerlendirmede bulunan Gaziantep Müdafa Demokrasi ve Hukuk Derneği Başkanı Yaşar Semiz, resmi belgeyle ilgili yalanlamanın toplum nezdindeki tepkiyi dindirmeye yönelik ve inandırıcılıktan uzak olduğunu belirtti. Belgeyi tanzim edenlerin sicilinin kabarık olduğunu dile getiren Semiz, açıklamayı da bu kişilerin kendilerini savunma güdüsü olarak yorumladığını kaydetti. Ayrıca ortaya çıkan belgenin Türkiye üzerindeki karanlık odakların ve uzantılarının demokrasiye karşı ortaya koymuş olduğu tavrı açıkça ortaya koyduğunu anlatan Semiz, "Ancak bu girişimlerin toplum nezdinde bir karşılığının olmadığı çok yakın zamandaki referandum süreciyle ortaya konulmuştur. Halk darbeden yana değil, demokrasiden yana olduğunu bundan böyle ne dış güçlere ne de postallılara iradesini ezdirmeyeceğini göstermiştir. Bu beyhude çabaları ibretle izliyor ve bu tür çaba içerisinde olanları da millet vicdanına havale ediyoruz. Bu kişi veya kişiler şunu iyi bilmelidirler ki egemenlik kendisini bu devletin sahibi sanan 3-5 çapulcunun değil, bizatihi milletin kendisinindir." şeklinde konuştu.

'KRAL ÇIPLAK' DİYE BAĞIRAN ÇOCUĞUN SESİ GİBİ

Şanlıurfa Baro Başkanı İrfan Güven ise yayınlanan belge ve Genelkurmay'ın açıklamalarının şaşırtıcı gelmediğini dile getirerek, "Aksi olsaydı şaşırtıcı olurdu. Doğrusu kamuoyunun ağırlıklı bir bölümünün bir belge ihtiyacı duyduğunu da sanmıyorum. Çünkü Türkiye'de siyaset kurumunun sivil olsun askeri olsun vesayet yoluyla nasıl dizayn edildiğini, şapkası olanların nasıl şapkalarını alıp gitmek zorunda bırakıldıklarını direnenlerin de nasıl darağaçlarına yürüdüklerini yakın tarih bize gösteriyor maalesef. 367 krizinin perde arkasını belgeye dayalı bilemedik o zamanlar ama oynanan tiyatral bir oyun gibiydi sanki. Perdeye yansıyanlardan yola çıkarak olağanüstü şeyler olduğunu zinde güçlerin devreye girdiğini sezinlememek için izleyicilerin akıl tutulmasına tutulmuş olması gerekirdi. Aslında bu gelişmeler her seferinde cesurca kral çıplak diye bağıran çocuğun sesi gibi." dedi.

Bu yüzden açıklamanın şaşırtıcı gelmediğinin altını çizen Güven, "Kağıt parçası denilen şey kriminal incelemeden ıslak imzalı olarak çıktı. 'İyi çocuklar' sonradan yargı karşısına çıktı. Kürt sorunundan kaynaklanan 17 bin faili meçhullerin önemli bir bölümü askeri güvenliğin üst seviyede olduğu olağanüstü hal uygulamalarında fark edilemedi! Kürt sorununa güvenlik sorunu, hukuksuz başörtüsü uygulamalarına irtica denildi. Bunlar üzerinden iktidar ve toplum dizayn edildi. İster askeri olsun ister sivil olsun kurumlar kamuoyunda infial yaratan konularda sağlıklı değerlendirme yapıp özeleştiri yaparak evet çürük elmalar var konuyu yargıya havale ettik deme cesaret ve kurumsal erdemini gösterseler o zaman ülke değişmiş demektir." diye konuştu.



Cihan