SALİH SARIKAYA, METİN ÇOLAK, ABDULKADİR ARGILLI

Liderler, Ergenekon, Balyoz, KCK, Devrimci Karargah gibi önemli davalara bakan savcı ve mahkemelerin yetkilerini düzenleyen Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) 250, 251 ve 252. maddelerinin kaldırılmasını hukukî çözüm olarak sundu. Hukukçular ise bu maddelerin kaldırılmasının büyük ve örgütlü suçların soruşturulması ve kovuşturulmasında zafiyet doğuracağına dikkat çekiyor.

Hükümet, bindiği dalı kesmiş olur

Eski Savcı Gültekin Avcı: CMK'nın 250. maddesi olmazsa, bu zamana kadar yürüyen soruşturmaların ilerlemesi mümkün olmaz. Dünyanın birçok yerinde özel yetkili savcılar görev alıyor. Örneğin İtalya, İngiltere, Amerika ve Almanya'da özel soruşturmalar yürütülüyor. Amerikan Başkanı Bill Clinton, sekreterine taciz iddiasıyla özel savcı tarafından 6 saat sorgulandı. Eğer özel yetkiler olmasaydı soruşturmalar, her aşamada bir kurumun iznine takılırdı. Genelkurmay gibi kurumlar personellerinin soruşturmasına izin vermezdi. CMK'nın 250. maddesi olmasaydı, darbe yapmakla adi bir suç aynı şekilde soruşturulurdu. Bu madde kaldırılırsa hükümet bindiği dalı kesmiş olur. Yani darbeciler ve terör örgütleri çalışmalarına ara vermeden devam eder.


Siyasi tartışmaları yargı üzerinden yürütüyorlar

Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek: CMK 250 hukuki altyapısı tamamlanarak düzenlenmiş bir maddedir. Demokrasiyi sonlandırmaya çalışan örgütlerin bulunduğu bir ortamda, siyaseten değil hukuk süreci içinde adil yargılama kurallarına riayetle bu süreci işleten yargı ortadan kalktığı zaman acaba Türkiye'de 'hukuk devleti' diye bir şey kalır mı? Türkiye'de yeniden darbelere, hukukun olmadığı dönemlere bir yol mu açılır? Hukuk devletine karşı olan, bağımsız yargıya tahammül edemeyen millet iradesini de karşısına alan yapılarla mücadelede bir etkinlik sağlanamaz. Tuncay Özkan'ın AİHM'ye yaptığı itirazına aldığı cevabı görüyoruz. AİHM kararı ortada. "Tutuklamalar adildir, Ergenekon vardır, süreç hukuki işliyor." AİHM'ye aykırılık da söz konusu olmadığına göre CMK 250 kalksın kalkmasın tartışmasını yapmak yerine "Yeni Anayasa yapılsın ve imtiyazlılar kaldırılsın" denmelidir. Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını savunanlar temel hak ve özgürlükleri savunmak için samimiyetle bu iddialarını ileri sürmüş olsalardı her somut olayda aynı şeyi söylemeleri gerekirdi. Şimdi özel yetkili mahkemeleri eleştirenler MİT'le ilgili çok farklı bir tavır sergilediler. 'Yargı makamları işini yapmalı, niye engelliyorsunuz' dediler. Siyasi tartışmaları yargı üzerinden yürütüyorlar.

Sorun uygulamada

Marmara Üniversitesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Caner Yenidünya: Hukuk, kişisel mülahazalarla değerlendirmeler yapmaya müsait bir mecra değildir. Özel yetkili mahkemeler ve savcılıkların hukuki konumuna bakacak olursak; sorunun yasalardan ziyade uygulamada olduğunu görüyoruz. Burada görev yapan yargı personeli, başka sistemlerden gelen insanlar da değil. Sulh ceza, asliye ceza, ağır ceza mahkemelerimizde görev yapmış hâkim ve savcılar. Dolayısıyla, bağımsızlık ve tarafsızlık tartışmasını da doğru bulmuyorum. Sıkıntı ise şurada: Bu savcı ve mahkemeler, bazen kendi görev alanlarına girmeyen suç tiplerinde, onları kendi görev alanlarına sokacak tarzda soruşturma yürütüyor. Bir tür yetki genişlemesi doğmuş oluyor. Bu sorun da, CMK'nın 250. maddesinin kaldırılmasıyla değil, geniş yorum yapılmasını engellemek için getirilecek bazı açıklayıcı maddelerle giderilebilir.

CMK 250'NİN MÜREKKEBİ DAHA KURUMADI

Turgut Özal Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Ali Şafak: Özel yetkili mahkemeler, CMK 250 ve 251. maddelerde düzenlendi. Eskiden bu maddeler DGM'lerle ilgili konular için kullanılırdı. Daha sonra demokratikleşme süreci içerisinde bu iki maddeye bir kısım kurallar eklenerek, özel yetkili mahkemelerin terörle mücadele ve devlet aleyhine işlenen suçlar gibi uzmanlık gerektiren suçlara bakmaları sağlandı. Söz konusu düzenlemeye Türk yargı sisteminin ihtiyacı var. Şahsa göre kural oluşturulması, isabetli bir girişim olmayacaktır. Özel yetkili mahkemelerde Genelkurmay başkanı ve bakanlar yargılanabiliyor. Eğer hukukta istikrar aranıyorsa, 2005 yılında yürürlüğe girmiş ve mürekkebi kurumamış olan böyle bir maddede değişiklik yapılmamalıdır. Hukukta genellik ve istikrar önceliklidir."