T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2014/22-1260
K. 2016/1068
T. 16.11.2016


• İŞÇİLİK ALACAKLARI İSTEMİ (Katılma Yolu İle Temyizin Mümkün Olduğu - İş Mahkemeleri Kanunu'nda Katılma Yoluyla Temyize Dair Herhangi Bir Düzenleme Bulunmadığı/Ancak Aynı Kanunda İş Mahkemeleri Kanununda Açıklık Bulunmayan Hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun Uygulanacağının Düzenlendiğinin Gözetileceği)

• İŞ MAHKEMELERİ KANUNU'NDA KATILMA YOLUYLA TEMYİZE DAİR DÜZENLEME BULUNMADIĞI (Ancak Aynı Kanunda İş Mahkemeleri Kanununda Açıklık Bulunmayan Hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun Uygulanacağının Düzenlendiği - Davalı Vekilinin Katılma Yolu İle Temyiz Hakkının Bulunduğu/İşçilik Alacakları İstemi)

• KATILMA YOLU İLE TEMYİZ (İşçilik Alacakları İstemi - İş Mahkemeleri Kanunu'nda Katılma Yoluyla Temyize Dair Düzenleme Bulunmadığı/Ancak Aynı Kanunda İş Mahkemeleri Kanunu'nda Açıklık Bulunmayan Hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun Uygulanacağının Düzenlendiği/Katılma Yolu İle Temyizin Mümkün Olduğu)
5521/m.8,15
1086/m.427,433/2
16.06.1975 gün ve 1975/6-8 E.K. S. Y.İ.B.K.


ÖZET : Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili kararı süresi içinde temyiz etmiş, davalı tarafa bu temyizin tebliği üzerine davalı vekili hükmü katılma yoluyla temyiz etmiştir. Mahkemece ek karar ile davalı vekilinin temyiz talebinin reddine dair ek karar tesis edilmiştir. İş mahkemesi kararlarına karşı temyiz yoluna başvurulması İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu kanında katılma yoluyla temyize dair herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak aynı kanunun 15. maddesi, İş Mahkemeleri Kanununda açıklık bulunmayan hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun uygulanacağını düzenlemektedir. Bu açık atıf sebebiyle usul kanunundaki hükümlerin aynen uygulanması gerekeceğinden, temyiz dilekçesinin hükmü veren mahkeme aracılığıyla karşı tarafa tebliğ edileceğine, tebliğ tarihinden itibaren karşı tarafın cevap verebileceğine ve cevap veren tarafın evvelce süresinde temyiz etmemiş olsa dahi cevap dilekçesinde hükme dair itirazlarının bildirerek temyiz isteğinde bulunabileceğine dair usul kuralının aynın uygulanması gerekir. Açıklanan sebeple davalı vekilinin temyiz talebinin reddine dair verilen ek karar tesisi hatalıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Şanlıurfa 1. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.07.2012 gün ve 2011/377 E. 2012/544 K. sayılı kararın incelenmesi tarafların vekilleri tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 13.06.2013 gün ve 2012/24001 E., 2013/14257 K. sayılı kararı ile;

(... 1- Davacı vekili kararı süresi içinde temyiz etmiş, davalı tarafa bu temyizin tebliği üzerine davalı vekili hükmü 16.8.2012 tarihinde katılma yoluyla temyiz etmiştir. Mahkemece 28.8.2012 tarihli ek karar ile davalı vekilinin temyiz talebinin reddine dair ek karar tesis edilmiştir. İş mahkemesi kararlarına karşı temyiz yoluna başvurulması İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu kanında katılma yoluyla temyize dair herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak aynı kanunun 15. maddesi, İş Mahkemeleri Kanununda açıklık bulunmayan hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun uygulanacağını düzenlemektedir. Bu açık atıf sebebiyle usul kanunundaki hükümlerin aynen uygulanması gerekeceğinden, temyiz dilekçesinin hükmü veren mahkeme aracılığıyla karşı tarafa tebliğ edileceğine, tebliğ tarihinden itibaren karşı tarafın cevap verebileceğine ve cevap veren tarafın evvelce süresinde temyiz etmemiş olsa dahi cevap dilekçesinde hükme dair itirazlarının bildirerek temyiz isteğinde bulunabileceğine dair usul kuralının aynın uygulanması gerekir. Açıklanan sebeple davalı vekilinin temyiz talebinin reddine dair verilen ek karar tesisi hatalı olup, 28.8.2012 tarihli ek kararın BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA karar verilmiştir.

2-) Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.

3-) Davalı temyizine gelince; davacının şahsi sicil dosyasında yer alan ücretsiz izin kullandığına dair belgeler ve davalı savunmasında yer alan diğer belgeler getirtilip bir değerlendirmeye tabi tutulmak suretiyle kıdem süresinin hesaplanmasında dikkate alınmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir...),

Gerekçesiyle oyçokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.

Davacı vekili müvekkilinin davalı ... başkanlığında 17.05.1999 yılından 10.03.2009 yılına kadar park ve bahçe sorumlusu olarak çalıştığını, iş akdinin davalı belediyece 10.03.2009 tarihinde haksız olarak feshedildiğini, kıdem ve ihbar tazminatının eksik ödendiğini, İş Yasasında öngörülen süreden fazla çalışmasına rağmen fazla mesai ve hafta tatili ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti ve tatil ücreti alacaklarının tahsilini istemiştir.

Davalı vekili davacının sürekli olarak işleri ihmal ettiğini, zamansız olarak işyerini terk ettiğini, bu sebeple iş akdinin 03.11.2008 tarihinde feshedildiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile diğer işçilik alacaklarını almadığına dair iddialarının asılsız olduğunu, yapmış olduğu hizmet karşılığında davacıya tüm ödemelerin yapıldığını, davacının hafta sonu çalışmasının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece davacının sözleşmesinin feshedilmesinin haksız olduğu, aldırılan bilirkişi raporunda davacının hak ettiği alacak miktarlarının iş hukuku ilkeleri çerçevesinde usulünce ve gerekçeleri de belirtilerek gösterildiği, hesaplama yönteminin mahkemece de benimsendiği, mevcut raporun hüküm vermeye yeter nitelikte olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar, Özel Daire'ce yukarda başlık bölümünde gösterilen sebeplerle oyçokluğuyla bozulmuştur.

Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; iş mahkemelerinden verilen kararlara karşı katılma yoluyla temyiz isteminde bulunulup bulunamayacağı noktasında toplanmaktadır.

İş mahkemeleri kararlarına karşı temyiz süresi 30.1.1950 gün ve 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 02.03.2005 gün ve 5308 Sayılı Kanunla değişmeden önceki 8. maddesine göre sekiz gündür. İş Mahkemeleri Kanunu'nda katılma yolu ile temyize dair herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak anılan Kanun'un 15. maddesi, İş Mahkemeleri Kanunu'nda açıklık bulunmayan hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağını düzenlemektedir. İş mahkemelerine özgü kurallar dışında, dava açılmasıyla başlayan bütün yargılama işlem ve yöntemlerinde olduğu gibi iş mahkemelerinden verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurmalarda, HMUK hükümlerinin aynen uygulanması gerekir.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 16.06.1975 gün ve 1975/6-8 E.K. sayılı kararında, HUMK'nın 427. maddesinin ikinci fıkrasındaki temyiz sınırının iş mahkemesi kararları hakkında da uygulanması öngörülürken, kararın gerekçesinde, “İş Mahkemeleri Kanunu'nda salt ayrık (istisnai) hükümler düzenlenmiştir… İş Mahkemeleri Yasasında açıklık bulunmayan hallerde, HUMK'nın hükümlerinin uygulanması gerektiği” belirtilmiştir. Söz konusu İçtihadı Birleştirme Kararı'nın açıklanan gerekçesinin, İş Mahkemeleri kararlarının katılma yoluyla temyizi için de geçerli olduğunun kabulü yerinde olacaktır (Aynı mahiyette Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.10.1993 gün ve E:1993/12-404 E., 1993/553 K., sayılı kararı).

1086 Sayılı Kanun'un 26.09.2004 gün ve 5236 Sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 433/2. fıkrası; "Karşı taraf, tebliğ gününden başlayarak on gün içinde cevap dilekçesini, hükmü veren mahkemeye veya bu mahkemeye gönderilmek üzere başka bir mahkemeye verebilir. Cevap veren, hükmü süresinde temyiz etmemiş olsa bile, cevap dilekçesinde hükme dair itirazlarını bildirerek temyiz isteğinde bulunabilir." hükmünü içermekte olup, anılan hüküm uyarınca bir taraf süresinde temyiz isteğinde bulunmamış olsa bile, karşı tarafın temyiz dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde karşı temyiz isteğinde bulunması mümkündür.

Bu sebeple 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 15. maddesinin yollamasıyla, 6217 Sayılı Kanun'un 30.maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 433/2.maddesi gereğince, davalının karşı temyiz isteminde bulunmak hakkı vardır.

O halde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8/ son maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


kazancı.com.tr