Başvuru reddededilirse, bu tür dinlemelerin delil sayıldığı başta Ergenekon gibi davalar Yargıtay’dan dönebilecek.

VATAN’ın gündeme getirdiği, Şanal’ın istihbari telefon dinlemelerinin davalarda delil sayılmasına ilişkin başvurusu büyük yankı uyandırdı. Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’nun ek 7. maddesine göre, suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla “önleme dinlemesi” (istihbari dinleme) yapılabiliyor. Yani suç işlediğinden şüphelenilenler değil, genel olarak ilgili herkes bu kapsamda dinleniyor. Ancak önleme dinlemesi yoluyla elde edilen telefon konuşmaları, kanıt olarak kullanılamıyor.

Savcıların, yürüttükleri soruşturmalarda suç şüphesi altında bulunan kişiler hakkında adli dinleme kararı çıkarttırmaları gerekiyor.

Dinleme Ergenekon dosyasında

Yargıtay’ın Şanal’ın başvurusunu reddetmesi davaları aksi yönde etkileyebilecek. Ergenekon operasyonu sırasında vefat eden Cumhuriyet gazetesi yazarı Selçuk hakkında verilen bir karar, istihbari dinlemelerin, yasadaki açık hükme rağmen, delil olarak dosyaya konulduğunu ortaya koydu. İstanbul Başsavcılığı, örgütün üst düzey yöneticilerinin örgütteki katı ve çok gizli hiyerarşik yapı nedeniyle deşifresinde zorluk yaşandığını gerekçe göstererek çok sayıda isim hakkında önleme dinlemesi yaptırdı.

Telefonları “önleme dinlemesi” yöntemiyle takibe alınan isimler arasında Selçuk da yer aldı. Savcılık, daha sonra bu isimler hakkında adli dinleme kararı çıkarttı. Selçuk bu aşamada “şüpheli” sıfatıyla dinlendi. Ancak başsavcılık, Selçuk’un gözaltına alındığı 22 Mart 2008’de İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak “önleme (istihbari) dinlemesi” kayıtlarının Emniyeti İstihbarat Şube Müdürlüğü’nden alınarak kendisineteslim edilmesini talep etti. Mahkeme de talebi yerinde bularak, Selçuk’la ilgili önleme dinlemesi kayıtlarının savcılığa teslim edilmesine karar verdi. Böylece, yasada başka amaçla kullanılamayacağı belirtilen önleme dinlemesi kayıtlarının kanıt olarak kullanılabilmesi yolu açıldı. Yargıtay’ın Şanal’ın başvurusunu reddetmesi halinde emsal niteliğindeki karar söz konusu davalarda kullanılan istihbari dinlemelerin Yargıtay aşamasında kanıt sayılmamasına yol açacak. Bu durum bu davalardaki kararların bozulmasına yol açacağı gibi ilerideki soruşturmalar açısından da caydırıcı olacak.

‘Polis devletine neden olur’

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu da yaptığı açıklamada, anayasanın özel hayata ilişkin kurallarına aykırı dinlemelerin suç niteliğinde olduğu kaydedildi.

Açıklamada, “O nedenle gerek bu yolla gerekse istihbari/önleme dinlemesi yoluyla elde edilen telefon konuşmaları tek başına kanıt olarak kabul edilemez ve buna dayalı olarak mahkumiyet kararı verilemez. Aksine uygulama hukuka, hukuk devletine ve yargıya güveni zedeler. Bütün bu nedenlerle, Erzurum Savcısı Osman Şanal’ın ‘istihbari dinlemelerin mahkemeler tarafından delil sayılması’ yönündeki temyiz başvurusunun hukuka açıkça aykırı olduğunu belirtir, bu talebin kabul edilmesinin yargı yoluyla polis devletine gidişin başlangıcı olacağı hususundaki endişemizi kamuoyuyla paylaşırız.”




Vatan