Ergenekon soruşturması kapsamında, İstanbul ve Ankara'da yapılan operasyonda, Ahmet Şık ve Nedim Şener'in de aralarında bulunduğu gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki gösteren Pekdaş, İzmir Adliyesi önünde yaptığı basın açıklamasında, Ahmet Şık'ın ''Darbe Günleri'' olarak bilinen haberiyle, Nedim Şener'in ise ''Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları'' adlı kitabıyla kamuoyunda tanındığını hatılatarak, her iki gazetecinin de Metin Göktepe Gazetecilik Ödülü sahibi olduklarını hatırlattı.

Nedim Şener'in gözaltına alınırken, ''Hrant için, adalet için' diye bağırmasının, Ahmet Şık'ın ise ''Dokunan yanar'' beyanının dikkati çekici olduğunu belirten Pekdaş, şunları söyledi:
''Türkiye'nin basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü, yeni bir darbe ve müdahaleyle karşı karşıyadır. Muhalif olan ve görüşleri iktidar tarafından kabul görmeyen gazetecilerin uğrayabilecekleri akıbet her zamanki gibi baskı, tehdit ve neticede de gözaltıdır. Görünen odur ki anayasa değişikliği sürecinde olduğu gibi 'torbacı' yaklaşım ile muhalifler derdest edilmekte, Ergenekon soruşturması 'torba'ya çevrilip, içine ne bulunursa atılmaktadır. Yine görünen odur ki cemaate dokunmak isteyen herkes 'torba'da kendisine bir yer bulacaktır.''
Yaşanan sürecin, Türkiye'de muhalif olan hiç kimsenin kişi güvenliğinin bulunmadığını ve tüm toplumun, biat etmemesi halinde, tehdit ve tehlike altında olduğunu gösterdiğini savunan Pekdaş, Silivri yerleşkesinde bulunan Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan'ın, L tipi cezaevi'nden F tipi cezaevine nakledilip, tek kişilik hücrelere konulduğuna da değindi.
Açıklama sırasında, başka bir açıklama yapmak için ellerinde parti bayraklarıyla bekleyen bir grup İşçi Partili, Pekdaş'ın hücre hapsine konan kişilerden bahsederken, aynı durumda olan Genel Başkanları Doğu Perinçek'in ismini söylememesine tepki gösterdi. Grup ile Pekdaş arasında kısa süreli tartışma yaşandı.


AA