Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi tarafından yapılan basın açıklaması şöyle;

"Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulan Nüfus Hizmetleri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile bu kez de il ve ilçe müftülerinin evlendirme memurları arasına eklenmesi ve kendilerine evlendirme yetkisi verilmesi istenilmektedir.

Bu maddenin gerekçesinde, "Vatandaşlarımızın evlenme işlemlerini kolaylaştırmak, daha kolay ve seri bir şekilde hizmet almalarını sağlamak amacıyla il ve ilçe müftülüklerine de evlendirme memurluğu yetkisi verilmektedir" denilmek suretiyle çok zayıf, fiilen ve hukuken kabul edilemeyecek bir gerekçe ortaya konulmuştur.

Bütün il ve ilçelerde belediyelerin evlendirme işlemlerini gerçekleştirmeye yetkili memurlarının mevcut olduğu, köylerde de bu yetkinin muhtarlara ait olduğu dikkate alındığında bu gerekçe, kendisini yok etmiş olmaktadır.

Esas amacın ülke gündemini değiştirmek olduğu bilinmesine rağmen yine de devleti idare etmenin ve siyasetin, din ve devlet işlerinin birbirine karıştırıldığı bir alan haline getirilmesi, asla kabul edilemez. Dinin alanı, sadece ibadetle sınırlı kalmalıdır.

Müftülere bu yetkinin verilmesi, dinsel boyutu ön plana çıkaracaktır. Evlenmenin bildirilmesi yükümlülüğü de bu Tasarı ile kaldırıldığı için evlenmenin resmi nikahla mı, yoksa sadece dini törenle mi yapıldığı belli olamayacak; ortaya kavram kargaşası çıkacaktır.

Bu düzenleme, her geçen gün hakları elinden alınmaya çalışılan kadının mirasta, tanıklıkta vb. haklarında ikinci plana düşmesinin ve haklarını kendiliğinden yitirmesinin önünün açacaktır.

Türkiye'nin 18 yaş altında evlendirilen kız çocukları oranında Avrupa'da birinci sırada olduğu ve neredeyse her üç evlilikten birinin küçük yaşta evlilik olduğu göz önüne alındığında, evliliklerin kolaylaştırılmasına hiç de gerek bulunmamaktadır. Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet, taciz ve istismar vakalarının artması, devlet eliyle körüklenmemelidir.

Bizler, Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi üyeleri olarak;

- Böyle bir tasarının, tatile girmesine beş gün kala Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulmasının, bir kez daha kadın ve çocuk hakları alanında mücadele eden kurumlardan ve kamuoyundan içeriğinin kaçırılması amaçlı olduğunu düşünüyor ve bu Tasarı'nın yasalaşmasına izin verilmemesini tüm siyasilerden talep ediyoruz.

- Ülkenin çok ciddi ve önemli sorunları mevcutken; kadınların katliamı, kız ve erkek ayrımı olmaksızın çocukların istismarı çığ gibi büyümekteyken birbiriyle alakası olmayan kurumların sebep-sonuç ilişkisini düşünmeden bir arada kullanmaması, Yüce Önder Atatürk'ün en önemli ilkelerinden biri olan laikliğe karşıt uygulamalara gidilmemesi gerektiğini basına ve kamuoyuna bir kez daha duyuruyoruz.

ANKARA BAROSU KADIN HAKLARI MERKEZİ"