Yakın tarihe damgasını vurmuş olayların meydana geldiği Sivas ve İstanbul illerinin valileri ile Sincan Eski Belediye Başkanı dinlendi.
 
Madımak'ın Yakılması
 
28 Şubatı süreci Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nda en ince detayına kadar adım adım inceleniyor. O dönem öncesinde en dikkat çeken olaylardan biri de Sivas Madımak Oteli'nin yakılması idi.
 
 Dönemin Sivas Valisi: “Yüreğim Hala Kanıyor”
 
37 kişinin yanarak öldüğü olayla ilgili dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin sözlerine "yüreğim hala kanıyor" diyerek başladı.
 
Karabilgin "O sorumluluk benim. Başaramadığım için, insanların yanmasını engelleyemediğim için yüreğim hala kanıyor" dedi.
 
MİT ve Askeri Suçladı: “MİT Uyarmadı, Asker Seyretti”
 
Madımak Oteli yangınıyla ilgili MİT ve Askeri suçlayan Karabilgin, Sivas olayları öncesinde MİT'ten bilgi gelmediğini, olay sırasında ise askerden yeterli desteği görmediklerini iddia etti.
 
Karabilgin, "Askerler olay yerine geldiğinde otel yanıyordu. ancak asker kalabalığın arkasında bekledi, müdahale etmedi, seyretti. İtfaiyeyi oraya götürecek kararlılığı asker göstermedi. Askerin bize hiçbir faydası olmadı" diye konuştu.
 
Erol Çakır: “Asker Başörtüsü Konusunda Bizi Uyardı”
 
Ve 28 Şubat'ta sorun haline getirilen başörtüsü konusu... Eski İstanbul Valisi Erol Çakır, askerlerin başörtüsü konusunda uyarılarda bulunduğunu söyledi.
 
Çakır, "Şubat 2002'de il emniyet toplantısı yapıldı. Burada askerler bize bir sunum yaptı. Bu sunumda imam hatip okullarından çıkan türbanlı öğrenci resimleri gösterildi ve ‘İdareden beklentimiz mevzuatın yerine getirilmesidir’ denildi. Biz de türban konusuna müdahale etmek zorunda kaldık. İmam hatip lisesinde okuyan kızların yüzde 92'si başlarını açtı" dedi.
 
Bekir Yıldız: “Basının Kudüs Gecesine Gösterdiği İlgiye Şaşırdım”
 
28 Şubat sürecinin en çok akıllarda kalan olayı ise Sincan Belediyesi'nce düzenlenen "Kudüs Gecesi" adlı tiyatroydu.
 
Dönemin Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız, O geceye basının çok fazla ilgi göstermesine şaşırdığını, geceyi iptal etmeyi bile düşündüklerini anlattı.
 
“Basın Bu Kez Darbe Öncesinde Rol Aldı”
 
Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun bugün de 28 Şubat dönemine ilişkin önemli konukları ağırlayarak, karanlık dönemlere ışık tutacak bilgiler, kayda geçirildi. 

Bekir Yıldız, "Basın darbe öncesinde çok önemli rol oynadı. Diğer darbelerde hep darbe sonrasın rol almışlardı. Bu kez darbe öncesinde rol oynadılar" şeklinde konuştu.
 
“Türk Milletinin Karakteri İle Oynadılar”
 
Sincan'da yürütülen tankların milletin beyninden geçtiğini belirten Yıldız, "Tanklar hâkimlerin, siyasilerin ve insan beyinlerin üzerinden geçmişti.
 
Türk milletinin karakteri ile oynadılar. Gücün karşısında insanların karakterlerini bozdular" ifadelerini kullandı.
 
12 Eylü’deki Sistematik İşkenceyi Anlattı; “Evren Dahil Herkes Biliyordu”
 
Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda 12 Eylül darbesi de gündemdeydi. O dönemde Diyarbakır askeri savcısı olan Ümit Kardaş sistematik işkence yapıldığını bir bir anlattı. 
 
Kardaş, "Savcı olduğum dönemde karşıma getirilen herkesin işkenceden geçirildiğini görüyordum. Herkese yaş ve cinsiyet ayrımına bakılmadan işkence ediliyordu. İşkence sistematik ve kurumsal bir şekilde yapılıyordu ve herkes biliyordu. Kenan Evren dâhil herkes işkenceyi biliyordu. 12 Eylül'de Türkiye'ye deli gömleği giydirildi, hala o gömlekten çıkılmaya çalışılıyor” diye konuştu.
 
Kanadoğlu: "Keşke 28 Şubat Olmasaydı"
 
Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu "Keşke 28 Şubat olmasaydı" diye konuştu.
 
Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu belirten Kanadoğlu "1982 anayasasının kabul edilebilir hiçbir tarafı yok. Ben de hayır oyu kullanmıştım. Anayasanın elbette değişmesi lazım" dedi.
 
Ancak Kanadoğlu, bu meclisin anayasa yapamayacağı iddiasını sürdürerek, "yeni anayasa ancak kurucu bir meclis tarafından yapılabilir" dedi.
 
Kanadoğlu; 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde öne sürdüğü "Meclis'te toplantı yeter sayısı için 367 oya gerek var" sözlerinin arkasında olduğunu yineledi.
 
Kanadoğlu komisyona ilginç bir de uyarıda bulundu.
 
Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı; "Bazı şeyleri unutmak en iyisidir. Bu işi kan davasına dönüştürmeyin" dedi.


TRT Haber