Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu "Bu Meclis'in temsil gücü yüksek kolaylıkla anayasa yapar" yaklaşımını eleştirdi. Meclis'in kendi kendine bir Kurucu Meclis haline gelmesine olanak bulunmadığını savunan Kanadoğlu, "Meclis'in anayasal bir değişiklik yapılarak tümden anayasayı değiştirecek şekilde yetkilendirilmesi gerekir" dedi. Kanadoğlu bu yapılmazsa 2010 yılında yapılan değişiklik gibi yeni Anayasanın da bir parti anayasası haline gelerek yeni tartışmalara neden olabileceğini savundu.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in başkanlığında 24 Anayasa hukukçusu ile yapılan toplantıda en çok ilgi gören öğretim üyelerinden biri 367 tartışmalarıyla gündeme gelen eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Prof. Dr. Sabih Kanadoğlu'nun oğlu Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu oldu. Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Kanadoğlu toplantıyla ilgili ANKA'nın sorularını yanıtladı. Kanadoğlu şunları söyledi:
"Bu Meclis temsil gücüyle kolaylıkla anayasa yapar, uzlaşma için gereken zemin oluşturulabilir bakışı hakim. Ancak bu toplantıda bunun göründüğü kadar kolay olmayacağı ortaya çıktı. Mevcut anayasa bu haliyle tek başına Meclis'e anayasayı tümden değiştirmek için yetki vermiyor, hukuki zemin yetersiz. Benim görüşüme göre de Meclis'in kendi kendine bir Kurucu Meclis haline gelmesine olanak yok. Bu konuma dönüşmesi için anayasal bir zemin oluşturulması gerekir. Meclis'in anayasal bir değişiklik yapılarak tümden anayasayı değiştirecek şekilde yetkilendirilmesi gerekir."
Kanadoğlu anayasanın tümden değiştirilmesini sağlayacak bir yetkilendirme için 175. madde veya ek bir madde ile bir düzenleme yapılması gerektiğini söyledi.

-YASAL ALT ZEMİN OLUŞTURULMAZSA 2010 OLUR-

Kanadoğlu, tümden bir Anayasa değişikliği için gerekli yasal alt zemin oluşturulmazsa bunun tartışmalara neden olacağını belirterek şöyle devam etti:
"Uzlaşma Komisyonunda belirli bir çerçevede varılan mutabakat Meclis'teki gizli oylamalarda göz ardı edilirse 2010 Anayasası değişikliğine benzer, belli bir çoğunluğun oyuyla yapılmış bir anayasa olur, parti anayasası damgası yer. Kalıcı uzlaşmaya dayalı bir anayasa yapmak istiyorsak yapım esaslarını, teknik-hukuki olarak bir zemine oturtmak gerek. Hukuki temellere oturtulmazsa bu Anayasanın temeli zayıf olur. 2010 Anayasa değişikliği kötü bir örnek. Onun ötesine geçecek, gerçek uzlaşmayı sağlayacak, ülke sorunlarına çözüm oluşturacak bir anayasa istiyorsak bunu Meclis'in yetkilendirildiği bir yasal zemin içinde yapabiliriz."

-BAŞLANGIÇ MADDELERİNDE ÖZÜNE DOKUNMADAN DEĞİŞİKLİK YAPILABİLİR-

Hukukçularla yapılan toplantıda anayasanın değiştirilmez maddelerin değiştirilebileceğiyle ilgili görüşler de sunuldu. Kanadoğlu Meclis'in 4. maddeyi de içine alacak şekilde anayasanın tümü üzerinde değişiklik yapabilmesi için de anayasal yetki alması gerektiğine dikkat çekerek şöyle devam etti:
"Kurulması planlanan Uzlaşma Komisyonu'nun hukuki dayanağı yok. Yeni anayasa yapılacaksa Uzlaşma Komisyonunun varlığı yeterli değil. Tümden anayasanın total revizyonu için düzenleme mevcut değil. Bu yapılırsa anayasal değişiklik için tümden değişiklik ve bunun nasıl yapılacağıyla ilgili anayasal kurallar konulmalı, ancak o zaman anayasa değişikliği sağlam zeminde gider."
Kanadoğlu Cumhuriyetin niteliklerini, Anayasa'nın özünü belirleyen bu maddelerin içeriğinin değiştirilemeyeceğini, ancak bu temel niteliklerin özüne dokunmadan yeni bir başlangıç yazılabileceğini söyledi.

-GERÇEKTEN MUHALEFETTE UZLAŞMA VAR MI?-

Meclis Başkanı Cemil Çiçek, yaptığı görüşmelere dayanarak bu Meclis'in anayasa yapabileceği yönünde uzlaşma bulunduğu görüşünü dile getirmişti. Kanadoğlu bu konuda da çekinceleri bulunduğunu belirterek şunları söyledi:
"Ben bu uzlaşmanın var olup olmadığını göremiyorum. Bu Meclis şu anki durumda "yeni anayasayı yapar diyorlar mı' emin değilim. Muhalefet partilerinin ilk 3. maddenin değiştirilmesi konusunda bakışları ne, net tavırlarını göremiyorum. Parti içi demokrasinin olmadığı ortamda özgür-demokratik karar alma süreçleri olmadan bunu nasıl yapacaklarını bilemiyorum."


ANKA
(ND/ÖMR)