Demokrat Yargı Eşbaşkanı Osman Can, komutanların Anayasa Mahkemesi'nde yargılanmalarına yönelik düzenlemeyi olumlu karşıladığını ifade ederek, "Komutanların Yüce Divan'da yargılanmaları onların mutlak sorumsuzluk ve dokunulmazlıklarının kaldırılması anlamında olumludur. Fakat, Yüce Divan'da Cumhurbaşkanının dışında kimsenin yargılanmaması gerekir. Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları ile tüm bankalar ve vekiller, herkes gibi olağan mahkemelerde yargılanmalıdır" dedi.
AKP'nin, Anayasa değişikliği taslağına son şeklini verip Meclis Balkanlığı'na sunduğu 29 maddelik teklif paketindeki değişiklikleri ANKA'ya değerlendiren Can, komutanlara Yüce Divan yolunun açılmış olmasını, "hem pozitif bir ifade, hem de negatif bir ifade" olarak değerlendirdi.

-"KOMUTANLARA YARGI YOLUNUN AÇILMASI OLUMLU BİR GELİŞME"-

Can, iki yönden de değerlendirmenin haklı gerekçeleri olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
"Yani, bir kere yüksek komutanların yargılanmaları yönünde bir prosedür yok. Dolayısıyla Cumhurbaşkanını yargılıyorsunuz fakat, kuvvet komutanlarını ve Genelkurmay Başkanını yargılayamıyorsunuz. Yüce Divana sevk edilebilir ve yargılanabilirler aslında. Fakat, şunu da eleştiriyoruz; Anayasa Mahkemesi'nde Cumhurbaşkanından başkası yargılanmamalıdır. Yüce divanda bu kadar çok kişinin yargılanması demokratik bir şey değil. Bu ayrıcalıklı bir yargı ortaya çıkarır. Çünkü batılı standartlarda böyle bir yargılama sistemi yok. Cumhurbaşkanı, Yüce Divan'da yargılanır. Ama Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları, bakanlar ve vekiller olağan yargıda yargılanması gerekir."

-"HERKESİN TEMYİZ HAKKI OLMALI"-

Solculuk yaptığı için ordudan atılanların da bulunduğunu hatırlatan Can şunları kaydeti:
"90'larda bu ülkede bir çok kıyım yaşandı. Şimdi "irticaya buluşanları ordudan atmak istenmiyor' deniliyor. Ama bu kişiler nasıl bulaştı. Kişiyi suçla ama kendisini savunma şansı verme. Üniversiten atılanlar da var. İrtica diye bir suç kategorisi var mı yok mu? O da tartışılır. Herkes kamu hizmetinden mahrum bırakılabilir. Fakat bu suçladığınız insanlar bu suçları gerçekten yapmış mıdır? Yani çok ağır bir itham altında bırakıyorsunuz. Sonra mahkemeye falan müracaat edemiyor. Böylece kendisini temize çıkaramıyor. Bu insanlar solcu, sağcı ne olursa olsun Bu insanlar bir ithamla karşılaştılar. Kendilerini temyize çıkarmaya çalışmaları gerekiyor mu? Mevcut düzenle bu nasıl olacak. Kimseyi itham altında yaşatmaya kimsenin hakkı yok. Herkesin temyiz hakkı olmalı."

-"HSYK, POLİTİK MÜCADE VERİYOR"-

AKP'nin Anayasa değişikliği paketinden Anayasa Mahkemesi'nin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na(HSYK) kendi raportörleri arasından bir seçim yapacağı şeklindeki hükmü çıkarmasına da değinen Osman Can, "HSYK'ya raportörlerden üye seçilmesini zararlıdır diyemeyiz. Raportörler, Türkiye'nin en kaliteli elemanlarıdır. Çok nitelikli insanlardır. Fakat, şu da önemli; yüksek mahkemelerin HSYK'da temsil edilmesine de karşıyız. Ayrıca önemli bürokratların Yargıtay'da yargılanmasına da karşıyız. Mesele HSYK ilk derce mahkemesi yargıçları hakkında karar veriyor. O yüzden Anayasa Mahkemesi'nin orada temsil edilmesi anlamlı değil. Yargıtay ve Danıştay üyelerinin de orada temsil edilmesi doğru değil. Bu arada şunu da belirteyim; HSYK tamamen siyasi bir organdır. HSYK üyelerinin politik mücadelesi vardır. Bunlar yargı bağımsızlığı değildir. HSYK üyeleri de orada baştan sona politik mücadele veriyor" diye konuştu.

-HUKUKA AYKIRI DEĞİL-

Can, Anayasa Mahkemesi yedek üyeliğine atanan Alparslan Altan'a yönelik iddialarla ilgili soru üzerine, "Hukuka aykırı bir prosedürden söz edilemez. Sonuçta 40 yaşını tamamlamış. Yüksek bürokrat. Müsteşarlığa atanıyor oradan da Anayasa Mahkemesine atanıyor. Bu tartışmaların doğru olmadığını düşünüyorum. Siyasi olarak eleştiriliyor" yanıtını verdi.(ANKA)
(EÖ/ÖMR)