Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde "Geleceğin Liderleri Topluluğu" tarafından düzenlenen "Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi" konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Fakültenin, Orhan Zaim Konferans Salonu'nda düzenlenen konferansta Kuzu, öğrencilere başkanlık sistemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Kürsüye çıkmadan önce özgeçmişi okunan Kuzu, konuşmasında, "Özgeçmişte görüldüğü gibi 10 yıldır Anayasa Komisyonu Başkanlığı'nın yürütüyorum. Herhalde bu başkanlığı iyi yürütüyorum ki, Sayın Başbakan bizi oradan alıp da bir bakan yapmıyor. Sayın basın da buradayken duysun, belki kulağına gider" dedi. Zaman zaman kavga, gürültünün de bol olduğu bir bölgede görev yaptığını belirten Kuzu, "Çünkü Anayasa tartışmaları demek, sistem tartışmaları demek. Her getirdiğimiz konu bir kavga sebebi oluyor. Siyasi partiler kanunudur, iç tüzüktür, anayasa değişikliğidir, dokunulmazlıktır hangi konu gelse bizim başımızda bir sıkıntı başlıyor. Bizler gençler için gelecekte güzel bir Türkiye bırakmak istiyoruz" diye konuştu. 


"YUMURTA ATAN ARKADAŞLARIM İÇİN ÖZÜR DİLİYORUM" 

Konferansın sonunda öğrencilerin sorularını cevaplayan Kuzu'ya, bir öğrencinin "Size Ankara Üniversitesi'nde yumurta atan öğrenciler benim arkadaşım. Onlar adına sizden özür diliyorum" demesi üzerine renkli anlar yaşandı. Kuzu, aynı öğrencinin "Yüzde 95'i müslüman olan ve 20 milyona yakını Alevi olan bir ülkeden başkanlık sisteminin sıkıntı doğuracağına inanıyorum. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki sorusuna, "Türkiye'de sol kesimin söyleyemediği bir kaygısı var, yanlış bir hesapları var. Türkiye'de yüzde 65 sağ var, yüzde 35'te sol var. Eskiden beri genel yapı bu, 'biz başa gelemeyiz' mantığı var. Bu hem doğru hem yanlış. Bizim mayamız, töremiz, yetişme tarzımız sağ kesimi potansiyeli daha yüksek tutuyor, bizim solcumuzun bir çoğu da sağa yakın insanlar. Konuyu bu bağlamda alırsak, 1970'te kalırız. Bu biraz Demirelvari politikacıların bulduğu bir yapılanma. O gün doğru ancak bugün için yanlış bir tespit" ifadelerini kullandı. 

"FEDERAL YAPILANMAYA KÜLLİYEN KARŞIYIM" 

Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu, "Türkiye'de de eyalet sistemi uygulanacak mı?" sorusuna ise, "Başkanlık sisteminin federal yapılanmayla direk alakası yok ancak getirilmek isteniyorsa getirilebilir, o başka mesele. Bu model geldiği zaman yerel yönetimler, belediyeler güçlü olur. Bu sistem olmadan da biz belediyeleri güçlendirmeye çalışıyoruz. Bilsem ki bu sistem memleketi federal bir yapılanmaya götürecek, Burhan Kuzu olarak ben bu sistemi savunmam. Çünkü ben federal yapılanmaya karşı külliyen karşıyım, her zaman da bunun kavgasını vermiş bir insanım" dedi. 

"BAŞKANLIK SİSTEMİNİNE MHP KARŞI ÇIKIYOR, ANLIYORUM ANCAK BDP DE BU SİSTEME ŞİDDETLE KARŞI ÇIKIYOR" 

Merhum MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in, yıllar önce bir 'başkanlık sistemi' konulu bir panel düzenlediğini ve kendisinin de konuşmacılardan biri olduğunu ifade eden Kuzu, "Bu modelde sağ da gelir, sol da gelir. Ama sağ ve solun uç tipleri değil merkeze yakın olanları gelir. Türkiye'ye hayrı da bu noktada olur. Ama maalesef muhalefet partilerimizin üçü de birden karşı çıkıyor. Mesela federal bir yapılanmaya gidilse MHP karşı çıkıyor anlıyorum, olabilir o zaman BDP'nin buna hemen sahip çıkması gerekir. Ancak BDP de bu sisteme şiddetle karşı çıkıyor. Nasıl oluyor o zaman bu, kimseye yaranamadık" diye konuştu. 

"MENDERES VE ARKADAŞLARINA İADE-İ İTİBAR VERİLEBİLİR, ÇÜNKÜ VATANA İHANETLE SUÇLANIYORLAR" 

27 Mayıs Darbesi'nden sonra Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan ile birlikte idam edilen eski Başbakan Adnan Menderes'e iade-i itibar için Meclis Dilekçe Komisyonu'na yapılan başvuruyu hatırlatması üzerine Kuzu, "Belki sembolik de olsa yeniden yargılama süreci başlatılabilir. İade-i itibar verilebilir, çünkü 'vatana ihanet'le suçlanıyorlar, ağır bir itham. Darbelerin hepsi kötü, 27 Mayıs iki bakan ve bir başbakan asıldığı için ayrıca bir cinayet olmuştur. Hüseyin Nail Kubalı hocamız, Amerika'dan geldi ve 'Menderes ve arkadaşları idamı hak etmişlerdir' yönünde ifade verdi. Sonra bir gün İstanbul Üniversite'sine gelmiş, ben de orada asistandım. Yanına yanaştım, 'hocam ben Yassıada duruşmaları dosyalarını okudum. Bu dosyadan idam çıkmaz' dedim. Sağa baktı, sola baktı ve 'çocuk, biz onları katlettik' dedi. Bu işin canlı tanıkları bile sonunda 'o günün şartlarında oluşmuştur, bir yanlışlık olmuştur' diyor" cevabını verdi. 

"VATANDAŞLAR İÇİN BU, ANAYASA'DAN DAHA ÖNEMLİ" 

Öğrencilere siyasetin inceliklerini anlatan Kuzu, "İnşallah siz de bir gün bu makamlara gelirsiniz diyorum. Dua mı ediyorum, beddua mı bilemiyorum ama umarım iyi olursunuz. Gittiğiniz yerlerde vatandaş yakanıza yapışıyor, 'benim davam bitmedi' diyor. Ben ne yapayım, hakim değilim, savcı değilim. Israrla 'bu davayı bitireceksin' deniliyor. Vatandaşın bakışı bu. Davası geç geliyor senden biliyor, suyu akmıyor senden biliyor, kızı kaçmış, ineğini bulamamış hepsi geliyor bizden talep ediyor. 5 sene önce gece saat 01.00'de telefonum çaldı, bir kadın hüngür hüngür ağlıyor. Bacım derdin nedir, dışarıda mı kaldın, ne oldu diye sordum, 'işte hocam ben emekli öğretmenim, havaalanındayım, İzmir'e gideceğim, bir köpeğim var, aşısı yok ondan uçağa almıyorlar, aman telefon et, şu işi hallet' dedi. Hasbinallah venimel vekil. Aradık, müdürü kaldırdık yataktan, durum vahim dedik. Adam da korktu, 'hocamız, emeği var, etme, gitme' derken kadını gönderdik. Sonra da uyuduk. İşte biz bunu yapıyoruz. Vatandaşlar için bu, Anayasa'dan çok daha önemli" ifadelerini kullandı. 

"KAÇ MEMURDA YA DA VEKİLDE ŞAPKA VAR" 

Kuzu, bir öğrencinin Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın "tekke ve zaviyelerin açılabileceğine" ilişkin açıklamalarını hatırlatması üzerine Kuzu, "Tekke ve zaviyelerin kaldırılması şeklen olan bir şey. Aslını sorarsanız şu anda tekke de ve zaviye de kurulmuş olan bir çok tarikatın da yaşayış biçimi yasak. Şapka giymek mecbur, özellikle milletvekilleri ve memurlar için. Peki kaç memurda ya da vekilde şapka var" karşılığını verdi. 

"VATANDAŞLIK BİR IRK TANIMI OLAMAZ" 

Kuzu, Anayasa'da yer alan vatandaşlık tanımına ilişkin bir soru üzerine ise, "Vatandaşlık bir ırk tanımı olamaz. Anayasa'da yer alan 'Türklük' lafını biz ırkçılık için algıladığımızı düşünün. Hadi Kürt'e 'zaten beraberiz, aldık, verdik, evlendik, kaynaştık, sen kendini Türk saydım' diyelim. Bu memlekette Ermeni var, Rum var, Yahudi var, bunlar Türk vatandaşı bunlar Türk demekle Türk mü olur. Yapılan yorum yanlış. BDP'nin özerklik yapılanma talepleri olursa, olacak mı bilemiyoruz çalışmalar devam ediyor. Anadilde eğitim gibi bu tip talepler üzerinde fazla dururlarsa o zaman o süreçte tıkanma olur. Yoksa vatandaşlık tanımında bir ortak yol bulunur" cevabını verdi