Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda 1 Ağustos'tan bu yana görülen davayı AK Parti Genel Merkezi adına izleyen avukatlar, muhabirlerin sorularını yanıtladı.
AK Parti Genel Merkez avukatlarından Muammer Cemaloğlu, duruşmalarda sanıkların genellikle inkar, başkasını suçlama ve eylemleri komutanlarla irtibatlandırma şeklinde savunma yaptıklarının görüldüğünün hatırlatılması üzerine, bu örgütün temel özelliğinin "takiye ve tedbir" olduğuna işaret etti.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in, tedbir adı altında her türlü yalanı ve iftirayı amaca giden yolda mübah saydığını belirten Cemaloğlu, "FETÖ üyeleri, küçük yaşlardan itibaren örgüt kontrolünde büyüyen, bulundukları mevki ve makamlara örgüt eliyle yerleştirilen sanıklar, karakter ve davranış kalıpları itibariyle de adeta aynı tornadan çıkmış gibiler." dedi.
Darbe girişiminin başarısızlığa uğramasının ardından FETÖ elebaşı Gülen'in, darbenin "Hollywood yapımı olduğu veya kontrollü bir darbe girişimi gerçekleştiği" iddiasını dile getirdiğini hatırlatan Cemaloğlu, bu açıklamalar göz önüne alındığında, örgüt üyelerinin de inkar ve iftiraya başvurmalarının "doğal" olduğunu söyledi.
Cemaloğlu, "Sanıkların, olayların merkezinde yer almalarına rağmen diğer sanıkları suçlamaktan özellikle kaçınmaları ve örgüt üyeleri dışındaki kişileri, özellikle komutanları suçlamaları, onları darbeyle irtibatlandırmaya çalışmaları doğal ve beklenilmesi gereken bir durum." dedi.

Sanıkların savunmalarının, "Takiye ve tedbiri esas alan ve bu amaçla her türlü yalana ve iftiraya başvuran bilindik bir FETÖ tavrı" olduğuna işaret eden Cemaloğlu, sanıkların, "FETÖ'yü darbeden aklamayı, darbe girişiminin bir tiyatro olduğunu veya kontrollü bir darbe girişimi iddiasını güçlendirmeyi" amaçladıklarını ifade etti.
Duruşmalarda savunma yapan sanıkların açıkça böyle bir algı oluşturmaya çalıştıklarının görüleceğini vurgulayan Muammer Cemaloğlu, şöyle konuştu:
"Bu amaçla kendilerini savunmak yerine mevcut komuta kademesini ve MİT'i suçlayan ya da zan altında bırakan açıklamalar yaptıkları göze çarpıyor. Yüzlerce vatandaşımızın şehit edildiği, binlerce vatandaşımızın gazi olduğu faili açık ve net bir şekilde delillerle sabit olan bu alçakça saldırı sonrasında, başta şehit yakınlarımız ve gazilerimiz olmak üzere, kamuoyunda bu örgütün çözülmesine, örgüt üyelerinin suçlarını itiraf etmelerine ilişkin bir beklenti insani manada anlayışla karşılanabilir. Ancak bu beklenti örgütün yapısı dikkate alındığında maalesef çok da gerçekçi değil."

"Aymaz ve laubali tavırları, hala bir yerlere güvendiklerini gösteriyor"
Avukat Burhanettin Sevencan da duruşmalarda sanıkların savunmalarının bire bir örtüştüğünü ifade ederek, "Sanık ifadelerinin ana hatlarıyla örtüşmesi, benzer örgütsel eğitimden geçmeleriyle izah edilebilir. Ayrıca, şu da unutulmamalı ki ifadeler ana hatlarıyla örtüşse de detaya inildikçe birbirleriyle çelişen çok sayıda beyanının varlığı ve yalanları açık ve net bir şekilde görülüyor." diye konuştu.
Sanıkların "duruşmalardaki aymaz ve laubali tavırlarına" darbe girişimi öncesindeki bazı FETÖ/PDY davalarında da tanık olduklarını belirten Sevencan, şöyle devam etti:
"Bizce, sanıkların duruşmalardaki aymaz ve laubali tavırları, hala bir yerlere güvendiklerini gösteriyor. Biz bu tavırlara, darbe teşebbüsünden önce yargılamaları başlayan, AK Parti ve Genel Başkanımız adına takip ettiğimiz, kamuoyunda 'Böcek', 'Kriptolu telefonların dinlenilmesi' ve 'Selam Tevhid'de kumpas' olarak bilinen davalardan da aşinayız. Darbeden önce yargılamaları başlayan bu davaların sanıklarının da tıpkı bugünkü gibi sanıklar gibi özgüveni yüksek, tehditkar, aymaz ve laubali tavırlarına şahit oluyor ve 'Bunlar neye güveniyor?' diye şaşırıyorduk. Darbe teşebbüsü ile bugünden o güne baktığımızda sanıkların o günkü örgütsel motivasyonlarını şimdi daha rahat anlamlandırabiliyoruz."

Avukat Burhanettin Sevencan, özellikle asker sanıkların savunmalarında, kamera görüntülerinde yanlarında görülmesine rağmen sivil imamlar Harun Biniş, Kemal Batmaz'ı gibi isimleri tanımadıklarını dile getirmelerini ise şöyle değerlendirdi:
"Sanıkların tüm savunmalarındaki bu ortak kurgu, hazırlıklı ve ciddi bir örgütsel yapıya işaret ediyor. Açık kamera kayıtları, tanık ifadeleri, savcılıktaki itirafları ve telsiz konuşmaları gibi somut delillere dayanan gerçekleri inkar ettikleri ve de adeta insanların aklıyla alay ettikleri görülüyor. Başında bulunduğu hava üssü, darbenin merkezi haline getirilen ve FETÖ'nün sivil imamı Kemal Batmaz'a başıyla selam verdiği güvenlik kameralarına yansıyan Akıncı Üssü Komutanı Hakan Evrim bile ne darbe girişiminde bulunduğunu ne de FETÖ mensubu olduğunu kabul ediyor.
Sanıklar, darbe yapmak bir tarafa, darbeyi engellemeye çalıştıklarını ve hatta darbeye karşı mücadele ettiklerini iddia ediyorlar. FETÖ'yü aklamak istercesine ısrarla FETÖ ile ilgilerinin olmadığını, sivil imamlar dediğimiz Harun Biniş, Kemal Batmaz ve diğer şahısları darbe gecesi Akıncı Üssü'nde görmediklerini iddia ediyorlar. Çünkü bu husus örgüt için çok ama çok önemli."