LİSE öğrencisi B.E., 7.5 aylık hamile iken ailesi durumdan haberdar oldu, savcılığa suç duyurusunda bulundu. Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlattı, bu süreçte B.E. bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Savcılık bebeğin babasının belirlenmesi için DNA testi yapılmasını istedi. 5. Sulh Ceza Hâkimliği, savcılığın talebini “Yeterli delil yok” gerekçesiyle reddetti. Soruşturma savcısı, üst mahkemeye itirazda bulundu ancak 7. Sulh Ceza Hâkimliği de mahkemeyi haklı bularak savcılığın talebini reddetti.

Soruşturma savcısı bu sefer de 2. Sulh Ceza Hakimliği’ne bebeğin DNA’sının belirlenmesi yönünde talepte bulundu. 2. Sulh Ceza Hâkimliği, savcının talebini yerinde bulurak anneden, şüpheliden ve bebekten örnekler alınarak Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesine kararını verdi. Adli Tıp Kurumu, alınan biyolojik örneklerin incelemesinde bebeğin DNA sonuçlarından şüpheli Ö.G.’den olduğunu belirledi.

TUTUKLAMA KARARI 
Bunun üzerine Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Başka bir suçtan dolayı tutuklu bulunan Ö.G. hakkında bu suçlamadan dolayı da tutuklama kararı da verildi. B.E., Cumhuriyet Savcısı’na verdiği ifadesinde, mahallede tanıdığı Ö.G.’nin kendisine tecavüz ettiğini ileri sürerek, “Okula bırakacağını söyleyerek beni arabasına aldı. Okulla gitmek yerine boş bir araziye götürdü. Arabada rızam dışında benimle cinsel ilişkiye girdi. Beni tehdit etti, korkumdan kimseye anlatamadım” demişti. Şüpheli Ö.G. ise tecavüz iddialarını kabul etmezken, “B.E., ile rızasıyla cinsel ilişkiye girdim. Eğer bebek benden ise sahip çıkmaya hazırım” diye ifade vermişti.

Fevzi KIZILKOYUN / Hürriyet