Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, Fenerbahçe Orduevi'ni kontrol altına almaya çalışan 3'ü tutuklu 40 askerin üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve on beşer yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davada, tutuklu iki uzman çavuşun tahliyesine karar verildi.

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Üsteğmen Kayhan Korkmaz, uzman çavuşlar Recai Yeğen ve Fahri Sivri ile tutuksuz sanık Faruk Yüksel katıldı. Duruşmada, Başbakanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Milli Savunma Bakanlığı avukatları da müdahil olarak hazır bulundu.

Savunması alınan tutuklu sanık Üsteğmen Kayhan Korkmaz, mahkeme heyeti, savcı, sanık ve müdahil avukatlarının sorularını yanıtladı.

Fenerbahçe Orduevi'ne terör saldırısı ihbarı olduğu için gittiğini ve darbeden haberi olmadığını söyleyen Korkmaz, bir avukatın, "O geceyle ilgili ifade veren herkes, sizin telefona baktığınızı söylüyor. Başbakan televizyona çıktı saat 11.00 sularında. Oraya vardığınızda darbe girişimi olduğunu öğrenmiş olmanız gerekmiyor muydu?" diye sorması üzerine, "Darbe girişimi olduğunu tam olarak saat 01.30 civarında öğrendim. Kolordu ve ordu komutanlarının açıklaması dahi vardı. Telefonu elime almam internete girme anlamına gelmiyor. Bir sürü şey oluyor, komutanlarım soruyor. Sadece bir kişiyle muhatap olmuyorum. Bunlar göz önünde bulundurulmalı." ifadesini kullandı.

"Cengiz yarbay yanıma gelerek, 'olaylar farklı, internete bak' dedi"

Orduevine daha önce gidip gitmediği ve içeride rütbelilerin konutunun olup olmadığı da sorulan Korkmaz, "Orada oturan devrelerim var. Limanında yat olup olmadığını bilmiyorum ama lojmanların var olduğunu biliyorum. Hatta tabur komutan vekilim bizzat orada ikamet etmektedir. Ama daha önce hiç gitmedim." dedi.

Terör olayı olarak bildikleri için askerlere mühimmat dağıttıklarını, orada inen herhangi bir helikopter görmediğini ve kendilerini önce orduevinin sorumlularından olan yarbayın, daha sonra da albayın karşıladığını belirten Korkmaz, "Salalar okunuyordu. Saat 01.30 veya 01.45 gibi Cengiz yarbay bizzat yanıma gelerek, 'Arkadaş sen buraya, korumaya geldiğini söylüyorsun, olaylar farklı. Televizyon ve internete bir bak, bunu anlayacaksın' dedi. 'Komutanım, müsaade edin bakayım' dedim. Saat 02.04'de komutanımızdan bilgi almak için aradım. Hala kandırmaya yönelik emirler verildiğini de söyleyebiliyorum." şeklinde konuştu.

Kendisine saat 11.00 ile darbe girişimi olduğunu öğrendiği saat 01.30 arasında darbe girişimine ilişkin herhangi bir bilgi verilmediğini de aktaran Korkmaz, "Geldiğimiz anda Cengiz yarbay, 'ne maksatla geldiniz' diye soruyor. Ben de, 'bombalı saldırı olabileceği, emir veren Fatih Karakaya'yı arayabileceği' bilgisini verdim." derken, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) emrin mutlak itaat anlamına geldiğini, o anki ruh halinin yaşanmadan anlaşılamayacağını dile getirdi.

Mahkeme heyeti başkanı Dağ: "Avukatlara adam gibi cevap ver"

Avukatların sorularına karşılık, "Biraz baksanız, bana bunu sormazdınız" tarzı cevaplar veren sanık Korkmaz'a, mahkeme heyeti başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, "Avukatların sorularına adam gibi cevap ver." uyarısında bulundu.

Üye hakimin, "Saat 07.17'de Sinan astsubay ile mesajlaşman var, 'polise mukavemet' konusunda. Ayrıca, 'üzerlerine sık' mesajı almışsınız. Bu ne demek?" diye sorduğu Korkmaz, "Ben de anlamadım emin olun. Saat 03.11'de, 'konumu bir daha gönderiyorum' dedi. Önce konumu yolladı sonra bir daha aradı. Saat 11.00 ya da 12.00 civarıydı. Konuşmadan sonra da böyle bir mesaj attı. Ben anlam veremedim. Gördüğüm kadarıyla birçok kişiye mesaj atmış." dedi.

Tutuklu sanık Kayhan Korkmaz, üye hakimin, "Sorgu ifadeni kabul etmedin. Sen uzman çavuş Faruk Sivri'den bir gün önce ifade vermişsin. Faruk uzman, seninle ilgili, 'Kim gelirse gelsin ateş edilecek' emri verdiğini söylemiş. Senin de sonradan kabul etmediğin sorgunda benzer ifaden var. Buna ne diyorsun?" şeklindeki sorusuna karşılık da, "O zaman bana ne denilseydi söyleyecektim. Pardon filmindeki gibi. Polisler, beni, 'polislere sıkın' diyen kişi senmişsin diyerek dövdüler. Duydukları şeyi benim söylediğimi düşünmüşler. O an süreci yaşamak lazım." beyanında bulundu.

"Ordu komutanını derdest etmek için geldiler"

Duruşmada daha sonra, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gece kontrol altına alınmaya çalışılan Fenerbahçe Orduevi'nden sorumlu olan Albay İbrahim Cem Gültekin ile Yarbay Murat Eğilmez, tanık olarak dinlendi.

Beyanda bulunan ve mahkeme heyeti ile avukatların sorularını yanıtlayan Albay Gültekin, "Size göre 4 ZPT aracıyla gelen bu askerler, ne amaçla orduevine gelmiş olabilir?" sorusuna karşılık, şunları söyledi:

"Yaşanan şeylere bakıldığında bence ordu komutanını derdest etmek için geldiler diye düşünüyorum. Orada komutanların korunmasına gerek yok, zaten her birinin koruması mevcut. Olayın darbe olduğunun anlaşılmasının ve helikopterlerin gelip gitmesinin ardından, ben kışladaki helikopter pistine projektör koydurdum. Gece görüşü olan pilotlar pisti görüp inemesinler diye yaptım. Projektörlere bakan pilot kör olur. Gelen birlik, kapıları tutmak için (komutanlar derdest edildiğinde) gerekli teçhizata sahipti. Sanık Üsteğmen Kayhan Korkmaz, bana karşı, bir üsteğmen bir albaya karşı nasıl davranması gerekiyorsa öyle davranmıyordu. Kapıda bizi oyalayan unsur olmasa, daha çabuk müdahale ederdik."

"Eyüp Gürler'in eşine, 'kocasının yanlış yolda olduğu' sözünü ilettim"

Gültekin, şöyle devam etti: "Eski 1. Ordu Hareket Yarbaşkanı Tuğgeneral Eyüp Gürler, (15 Temmuz darbe girişimi ana dava tutuklu sanığı), sorumluluğumda olan Fenerbahçe Orduevinde ikamet ediyordu. Darbe girişiminde olduğunu öğrenince, ordu komutanım Ümit Dündar'a, 'Gidip müdahalede bulunayım mı?' diye sordum. 'Evet' cevabını alınca, evine gittik. Eşi kapıyı açtı ve ona, 'ordu komutanımız size, 'kocanız yanlış yolda, kan dökülecek, yarın başına bir şey gelirse çok geç olacak' dememi rica etti' şeklinde konuştum. Eşi de, 'Tamam ben anlatacağım' dedi. Bahsettiğimiz kişi (Gürler), harekat yarbaşkanı. Benim orduevi planlarım bile oradan geçiyor. Orayı bildiklerini düşünüyorum. Yargılanan sanıkların yer aldığı unsura sadece oyalama görevi verilmiş olabilir."

Albay İbrahim Cem Gültekin'in beyanlarından sonra konuşan mahkeme heyeti başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, "15 Temmuz darbe girişimi gecesi, hain unsurlara karşı icra ettiğiniz görev bizim için değerlidir. Ben mahkemem adına sizi kutluyorum." ifadesini kullandı.

Muhalefet şerhli tahliye kararı

Duruşmada, savunma ve tanık beyanlarının ardından sanık, sanık avukatları, müdahil avukatları ve savcının talepleri alındı.

Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu olarak yargılanan sanık uzman çavuşlar Fahri Sivri ve Recai Yeğen'in, aleyhe olmayan tanık beyanları çerçevesinde toplanan deliller yönünden suç vasfının değişme ihtimali, tutukluluk halinin Avrupa insan Hakları Sözleşmesi'ne göre ölçüsüz bir tedbir olacağı ve adli kontrol tedbirinin yeterli sayılacağı gerekçeleriyle oy çokluğuyla tahliye edilmesine karar verdi.

Bu karara, üye Hakim Halit İçdemir tarafından, "sanık ve tanıkların dinlenilmesine devam edilecek olması, kuvvetli suç şüphesinin bulunması, tutukluluk hallerinin bu aşamada orantılı sayılması" gerekçeleriyle muhalefet şerhi konuldu.

Tahliyesine karar verdiği sanıklar Sivri ve Yeğen hakkında, "yurt dışına çıkış yasağı" ve "haftada bir gün ikametgahına en yakın güvenlik merkezine gidip imza verme zorunluluğu"ndan oluşan adli kontrol tedbiri uygulanmasını da kararlaştıran heyet, tutuklu sanık Kayhan Korkmaz'ın da kuvvetli suç şüphesini gösteren delillerin olması gerekçesiyle bu halinin devamına hükmetti.

Duruşma, 16 Ekim 2017'ye ertelendi.

İddianame

İddianamede, rütbeli askerler Kayhan Korkmaz, Fahri Sivri ve Recai Yeğen ile 37 er "sanık" sıfatıyla yer alıyor. Soruşturma kapsamında rütbeli askerlerin tutuklandığı belirtilen iddianamede, tüm sanıkların "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs", "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlarından, üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep ediliyor.

İddianamede, Üsteğmen Kayhan Korkmaz hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak", diğer 39 sanık hakkında ise "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" suçundan 7,5 yıldan onbeşer yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Darbe girişimi öncesi İstanbul'daki 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda darbeciler tarafından yapılan toplantılarda, darbe kalkışması kapsamında hangi kurum ve kuruluşlara ait binalarla hangi köprü ve kara yolu geçiş noktalarının kontrol altına alınacağı hususunun kararlaştırıldığı aktarılan iddianamede, toplantılarda köprülerin, önemli kara yolu geçiş noktalarının, havalimanlarının, AKOM, Valilik, Telekom, belediye, televizyon kanalları, Emniyet Müdürlüğü ve benzeri bir kısım kurum ve kuruluşların yanı sıra, Fenerbahçe Orduevi'nin de kontrol altında tutulmasına karar verildiği hatırlatılıyor.

İddianamede, Fenerbahçe Orduevi'ni kontrol altına alma görevinin sanık Üsteğmen Kayhan Korkmaz'a verildiği belirtilerek, orduevinin neden hedef seçildiği şöyle anlatılıyor:

''Çeşitli nedenlerle başka illerden İstanbul iline gelen rütbeli askeri personellerin genellikle burada konakladıkları, olay gecesi darbe karşıtı tavır ve davranış göstermeleri muhtemel bir kısım askeri personelin orduevinde bulunabileceklerinin öngörüldüğü, Fenerbahçe Orduevi'nin kontrol altına alınarak, geçici olarak burada kalan rütbeli askeri personellerin, başka rütbeli asker kişilerle irtibatlarının kesilmesinin ve hareket kabiliyetlerinin tamamen ortadan kaldırılmasının amaçlandığı tespit edilmiştir.''