Cezaevlerinde süren açlık grevlerinin gerekçeleri arasında yer alan ‘ana dilde savunma hakkı’na ilişkin tasarı nihayet Meclis’e gönderildi. Düzenlemeye göre, Türkçe bildiği halde ‘kendisini daha iyi ifade edebileceği bir dille’ savunma yapmak isteyen kişi mahkeme aşamasında sadece iki kere, tercüman parasını kendisi ödeyerek ve sözlü olarak bu hakkı kullanabilecek. Üstelik hakim ‘yargılamanın sürüncemede bırakıldığını’ tespit ederse bu hakkı kısıtlayabilecek. 


Ana dilde savunma hakkına ilişkin düzenlemeyi de kapsayan ve önceki gece TBMM’ye sevk edilen tasarıda CMK’nın “Tercüman bulundurulacak haller” maddesine yeni hükümler eklendi. Bu sayede sanıklar, ‘iddianamenin okunması’ ve ‘esas hakkındaki mütalaanın verilmesi’ sırasında, sözlü olarak ‘kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dille’ savunma yapabilecek. Ancak tercümanını kendisi hazır edecek. Aynı maddeye tartışma yaratan şu cümle de eklendi: “Bu imkan yargılamanın sürüncemede bırakılması amacına yönelik olarak kullanılmaz.” 

Bu düzenlemeyle, anadilinde savunma yapmak isteyen sanık, yargılamanın sadece iki aşamasında bu hakkını kullanabilecek: İddianame okunurken ve dava sonunda, esas hakkındaki mütalaasının verilmesi sırasında. Polis, savcılık ve davadaki ilk işlem olan kimlik tespiti aşamalarında ise meramını anlatacak ölçüde Türkçe bilen kişi, başka dilde sorgu-ifade veremeyecek. 

Paralı savunma hakkı 
Düzenlemenin en tartışmalı kısmı ise anadilinde savunma yapmak isteyen kişinin tercüman parasını kendisinin ödeyecek olması. Devlet, Türkçe bilenlerin tercüman ücretine karışmayacak. Ancak eskiden olduğu gibi, hiç Türkçe bilmeyenler için her aşamada tercüman görevlendirilebilecek. Bu tercümanlar hakim veya savcı tarafından hazır edilecek ve bunların ücretleri de devlet hazinesince karşılanacak. Öte yandan, çok sanıklı bir davada Türkçe bildiği halde, anadilde savunma yapmak isteyen sanığın talebi ‘yargılama uzuyor’ gerekçesiyle hakim tarafından geri çevrilebilecek. Sanıklar anadilde yazılı savunma da veremeyecek. Bu arada tasarıda, tartışmanın odağında olan anadil kavramının hiç geçmemesi de dikkat çekti. 

‘Eşle görüşme’ de tasarıda 
Tasarıda ceza infazlarına ilişkin de önemli değişiklikler yer alıyor. Buna göre, ağır bir hastalık veya sakatlık nedeniyle yalnız kalamayanların infazı ertelenecek. Gebe veya doğumunun üzerinden 6 ay geçmemiş olan kadınların infazı geriye bırakılacak. Evli mahkumlar 3 ayda bir, 3 saatten 24 saate kadar eşleriyle görüşebilecek. Bu haklardan ‘terör mahkumları’ yararlanamayacak.



Haber: MESUT HASAN BENLİ / Radikal