Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) tarafından düzenlenen ''Özel Yetkili Mahkemeler ve Adil Yargılanma Hakkı'' konulu panel Noterler Birliği Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi.

Panelin açılış konuşmasını yapan YARSAV Yönetim Kurulu Başkanı Murat Arslan, özel yetkili mahkemelerin Türkiye'de ''ateş koru'' haline geldiğini öne sürerek, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin ''mutasyona uğrayarak'' özel yetkili mahkemelere dönüştürüldüğünü söyledi. Özel yetkili mahkemeleri tartışmanın zorunluluk olduğunu ifade eden Arslan, özel yetkili mahkemelerin biran evvel kaldırılması gerektiğini vurguladı.

Panelde oturum başkanlığı yapan eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, özel yetkili mahkemelerin 12 Eylül askeri müdahalesinin ardından kurulduğunu anımsatarak, Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nden 1994 yılında askeri hakim üyenin çıkarıldığını, 2005'de de bu mahkemelerin isminin değiştirildiğini hatırlattı.

Eminağaoğlu, 2005'deki değişikliğin sadece tabela değişikliği olduğunu öne sürerek, değişime gerekçe olarak gösterilen ''hızlı yargılama'' ilkesinin halen hayat bulamadığını iddia etti. Özel yetkili mahkemelerde polisin ve varlığı tartışmalı gizli tanıkların etkili olduğunu savunan Eminağaoğlu, ''Yargının gücün yanında olması istenmektedir. Özel yetkili mahkemeler, tamamen polise teslim edilmiş durumda. Geçmişte DGM'ler üzerinde etkili olan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bugün özel yetkili mahkemelerde etkili olmaktadır'' diye konuştu.

Eski İstanbul Barosu Başkanı Avukat Turgut Kazan da ''Özel Yetkili Mahkemeler Durdukça Savcı, Yargıç, Milletvekili Dahi Kimse Özgür ve Güvende Olamaz'' başlıklı tebliğini sundu.
Olağanüstü her kurumun tehlikeli olduğunu savunan Kazan, ''Özel yetkili mahkemeler hukuk devleti ve demokrasi için büyük bir tehlikedir. DGM ne kadar olmazsa, özel yetkili mahkeme de o kadar olmaz. Devletin güvenliğini mahkemeler yerine getirmez, mahkeme adaleti getirmeli'' diye konuştu.

Kazan, Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı ve Beypazarı Hakimi Orhan Gazi Ertekin'in, gazeteci Ahmet Şık'ın kitabının toplanmasıyla ilgili makalesini okuyarak, Erzurum, Van ve İzmir özel yetkili Cumhuriyet savcılarının yaptığı bazı soruşturmalarda hukuk dışı olarak nitelendirdiği olayları anlattı.

HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur'un, milletvekili seçilen sanıkların tahliyesine ilişkin ''ben olsam tahliye ederdim'' açıklamasını da anımsatan Kazan, ''Oysa ben, tahliye edenlerin HSYK tarafından ne gibi sonuçlara maruz kaldığını biliyorum, tahliye yönünde oy verenlerin yaz kararnamesine girdiğini biliyoruz'' dedi.

İstanbul Barosu Başkanı Avukat Doç. Dr. Ümit Kocasakal da özel yetkili mahkemelerin derhal kaldırılması gerektiğini vurgulayarak, ''Söz bitti artık eylem zamanı. Özel yetkili mahkemeler kaldırılsın demek yetmez artık bir şeyler yapmak gerek'' diye konuştu.

Harekete geçmek anlamında özel yetkili mahkemelere Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) kapsamında müdavi avukat görevlendirmesi yapmamayı düşündüklerin dile getiren Kocasakal, ''Siz artık mahkeme değilsiniz, bu mahkemelerde savunma yapmanın anlamı kalmamıştır, benim de atama yapmamın anlamı kalmamıştır'' demeyi düşündüklerini söyledi.

Kocasakal, ''Özel yetkili mahkemelerde adil yargılanma hakkından bahsediliyor. Ben adil yargılanmaktan geçtim, adi, sıradan yargılanma hakkını versinler yeter. Ondan da geçtim yargılama yapsınlar yeter. Şimdi bu mahkemeler, yargılama makamı olmaktan çıkmış, birer infaz savcılığına dönüşmüş. Gözaltı, dinleme ve tutuklama makamına dönüşmüş durumda. Kimse halka kabahat bulmasın. Halk ne döndüğünü bilmiyor. Kandırılmış uyuşturulmuş durumda. Bunların müsebbibi, yapılanları meşrulaştıran majesteleridir. Ne yapıyor hukuk fakültesi dekanları. Bu kadar hukuksuzluk yapılarken ses çıkarmıyorlar. Hepsine yazıklar olsun. Biz direnmeye devam edeceğiz'' dedi.


AA