Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, "Darbeler sürecinde Türkiye bütün kurumlarıyla, sivil toplum örgütleriyle sınıfta kalmıştır ta ki 15 Temmuz'a kadar." dedi.

Malkoç, Kredi ve Yurtlar Kurumu Trabzon Müdürlüğünün "Kış Hukuk Kampı" etkinliği kapsamında KTÜ Prof. Dr. Osman Turan Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Antidemokratik Süreçlerde Hukukçuların Refleksi" konulu konferansta yaptığı konuşmada, adaletin önemine dikkati çekerek, adaletin olmadığı yerde zulmün, haksızlıkların ve yanlışlıkların ortaya çıktığını söyledi.

Türkiye'de yaşanan darbe süreçlerine işaret eden Malkoç, "Maalesef hukukçular, bu darbe süreçlerinde iyi bir performans ortaya koyamamışlardır ama sadece hukukçular değil, iş dünyası da bürokrasi de basın da başaramamıştır. Darbeler sürecinde Türkiye bütün kurumlarıyla, sivil toplum örgütleriyle sınıfta kalmıştır ta ki 15 Temmuz'a kadar." diye konuştu.

Malkoç, 15 Temmuz'daki farkın ne olduğunu ise şu sözlerle anlattı:

"15 Temmuz'da darbeciler önceki darbelerden daha güçlü ve daha organizeydiler ama orada milletin helal oylarıyla oluşturduğu parlamento, o parlamentodan çıkan hükümet ve hepsinden önemlisi tarihinde ilk defa kendi oylarıyla seçtiği Cumhurbaşkanı dirayetiyle, ferasetiyle, tecrübesiyle millete çıktı dedi ki 'Bunlar darbecidir, eşkıyadır, hukuku, Anayasayı çiğniyorlar. Sokaklara çıkın, çoluğunuzun çocuğunuzun geleceğine sahip çıkın.' Allah razı olsun ondan. Millet de sözünü dinledi sokaklara çıktı ve Türk tarihinde, demokrasi tarihinde önemli bir iş yapıldı. Bunda en önemli pay siz gençlerde. Sizler 15 Temmuz gecesi Türkiye'nin bütün alanlarını doldurdunuz, tankların önüne çıktınız bu kolay bir şey değil. Bundan dolayı bu millete mensup olmaktan iftihar ediyorum, gurur duyuyorum."

Türkiye'deki darbeler ve 28 Şubat sürecinde yaşananları dile getiren Malkoç, hukuki açıdan yapılan haksızlıkları çeşitli örneklerle katılımcılara aktardı.

Malkoç, ilkokuldayken 1972 muhtırası ile tanıştığını, üniversite öğrencisi iken 1980 darbesini yaşadığını belirterek, "Daha sonra milletvekili oldum, 28 Şubat döneminde rahmetli Erbakan'ın yanındaydım, 28 Şubat'ın tam merkezindeydim. 15 Temmuz'da da Cumhurbaşkanımızın Başdanışmanıydım. Ömrümüz darbeleri savmakla geçti. Çok şükür darbecilerden yana olmadık, hep karşısında olduk, ömrümüz boyunca da olmaya devam edeceğiz." dedi.

Darbe süreçlerinde askerler, siyasetçiler ve hukukçular arasında yaşananlara ilişkin görüşlerini de paylaşan Malkoç, "O dönem Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden. Askerler yönetime el koymuş, Anayasayı lağvetmişler ama Özden'in darbecilerin başı ile iyi ilişkiler kurması sonucu Anayasa Mahkemesi kalmış. Anayasayı lağvetmişsin Anayasa Mahkemesi duruyor. Bu iyi bir sınav değil. Anayasa Mahkemesi bizim demokrasi tarihimiz boyunca hukuk ve insan hakları mücadelemizde iyi sınavlar vermedi." diye konuştu.

Malkoç, Türkiye'de başörtüsünün yasaklandığı döneme ilişkin, "Buradan bakıyorum, başı açık arkadaşlarımız da var başörtülüler de var ne güzel. Baharda yaylalarda rengarenk çiçek olur ya aynı öylesiniz. İşte bunu çok gördüler bu memlekete. Kur'an okumayı yasakladılar. 'İrtica' diye Müslümanlığın üzerine hücum ettiler." ifadelerini kullandı.

"Böyle savcıların alnından öpmek, böyle adliyeye selam durmak lazım"

Malkoç, televizyon programlarındaki yorumlarda, gazetelerdeki haberlerde, "hukuk katlediliyor, çiğneniyor" şeklinde ifadelerin yer aldığını belirterek, "Evet, olabilir, Türkiye 80 milyonluk bir ülke. Yüzlerce hakim, savcımız var, milyonlarca olay var. Bunların arasında yanlış yapan hakim, savcı olabilir hatta yanlış karar veren mahkemeler de olabilir ama bir iki örneği al, bayraklaştır. Yok öyle bir şey." dedi.

Refah Partisi'nin kapatılması ve partinin paralarının harcanmasına ilişkin davalar sürecinde yaşananları anlatan Malkoç, şunları kaydetti:

"Bugün, 'hukuk yok' diyenler hikaye okuyorlar, hikaye. Evet, eksiği noksanı var ama dünyanın adalet skalasında en önemli hukuka riayet eden ülkelerinden birisidir Türkiye. Biz eksiğine, noksanına rağmen adliye teşkilatımızla iftihar ediyoruz. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir şey oldu, 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanımız insanları sokağa, hukuka, demokrasiye, çoluğunun çocuğunun geleceğine sahip çıkmaya davet ettiğinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve 81 ilin hemen hemen hepsindeki Cumhuriyet Başsavcılıkları darbelerle ilgili soruşturmalar açtılar. Böyle savcıların alnından öpmek, böyle adliyeye selam durmak lazım. Bu bir dönüm noktasıdır, Türkiye'nin hukuk tarihi açısından iftihar edilecek bir vesiledir. Türkiye bir çok şeyi geride bıraktı Allah'a şükür."

Malkoç, Şili ve Peru Devlet Başkanlarının, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bir yemek merasiminde basının huzurunda, "Dünya lideri, ülkemize hoşgeldiniz." diye seslendiğini anımsatarak, "Niye söylüyorlar bunu? Dünyada zulme karşı onlar da itiraz ediyorlar. Amerika'ya onlar da itiraz ediyorlar ama seslerini çıkaramıyorlar. Sesini çıkaran bir babayiğit bulmuşlar Recep Tayyip Erdoğan, onun arkasına sığınarak bunu söylüyorlar çok şükür." diye konuştu.

Afrin harekatı

Kamu Denetçiliği Kurumunun çalışma sistemine ilişkin bilgi aktaran Malkoç, katılımcıların sorularını yanıtladı.

Malkoç, Afrin operasyonunun Türkiye açısından önemine ilişkin soru üzerine şunları söyledi:

"Biz bin yıldan beri bu coğrafyadayız. Dünya kurulduğundan beri dünyaya yön veren medeniyetler, milletler vardır. Bunların başında bizim milletimiz, Türk milleti geliyor. Biz 1071'den beri buradayız, bin yıl geçti. Biz buradaki bin yıllık varlığımızı başkalarının himmetine bağlı olarak mı sürdürdük? AB'nin himmetiyle mi sürdürdük, ABD'nin desteğiyle mi sürdürdük? Hayır. Kendi gücümüzle, adaletimizle, imkanlarımızla sürdürdük. Süper güç ABD değil mi? Bu büyük devlet mi? Büyük devletin devlet başkanı böyle çılgınlıklar, hukuka aykırı işler yapar mı? Büyük devlet, hukuka uyan devlettir. Büyük devlet, insan haklarına uyan devlettir. ABD büyük devlet olabilir, süper devlet olabilir ama büyük devlet değildir. Büyük devlet Türkiye'dir."

"Bir defa uluslararası hukuka uygun davransalar, akıllı olsalar, kendi ülkesinin çıkarlarını düşünseler bir avuç PKK çapulcusu ile iş birliği yapmazlar." diyen Malkoç, şöyle devam etti:

"PKK ile teröristle iş birliği yapan zavallıdır. Yazık oluyor oradaki insanlara da, birbirini öldürüyorlar. Bekliyorum, bizim üniversitelerdeki tarih hocaları tarihimizi anlatan kitapların İngilizcesini ABD yöneticilerine ve senatörlerine postalasınlar. Bir ay daha bekleyeceğim, onlar göndermezse Kamu Başdenetçisi olarak Türk tarihini öğrensinler diye onlara göndereceğim. Afrin, Münbiç bunlar bizim tarihimizin akışı içerisinde önemli olaylar. Elbette etrafımızda terörist barındırmayacağız. Münbiç ise Münbiç, Afrin ise Afrin, Rakka ise Rakka bunu yapacağız. Bunu yapmaya mecburuz. Türkiye için değil sadece, Mezopotamya halkları için, Suriye için. Biz El Bab'a girdiğimizde, Afrin'e girmeye niyet ettiğimizde Suriye'nin egemenliğine göz diktiğimiz için mi? Hayır, terör örgütleri var onun için. Yeni Türkiye, demokrasi üzerinde, insan haklarına dayalı ve adalet anlayışı içerisinde bir refah ülkesi olacak inşallah ama bunun için çok alın teri, göz nuru dökmemiz lazım." 

Cumhurbaşkanı Başdanışmanları Mehmet Uçum ve Ahmet Selim Köroğlu'nun da konuşma yaptığı program, KYK İl Müdürü Adnan İpek'in hediye takdiminin ardından sona erdi. (AA)