Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Ahmet Özer, divan üyeleriyle çalışmalar konusunda istişarelerde bulundu. 28 Şubat sürecinde MGK kararlarıyla dayatılan 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim ile eğitim üzerinden toplum mühendisliği gerçekleştirildiğini dikkat çeken Özer, 18. Milli Eğitim Şurası’nda 1+4+4+4 şeklinde önerge verdiklerini, eğitim çalışanlarının güvencesi olarak oluşabilecek her türlü mağduriyetin ve haksızlığın karşısında olacaklarını vurguladı. Özer, araştıran, soran, sorgulayan bireylerin yetiştirilmesi için eğitim alanında pek çok adımın atılması gerektiğini belirterek, “Andımız dahil, eğitimdeki vesayetin bütün izleri silinmeli, düşüncelerine paralel bir şekilde öğrencilerin kılık kıyafetleri de sivilleşmeli, üniformalı eğitime son verilmeli, demokratik eğitim hakkının önündeki karma dayatması sona erdirilmeli, sorunlara kalıcı çözüm bulmak için paydaşların önerileri dikkate alınmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

Özer, disiplin affı, promosyonların tamamının çalışanlara dağıtılması, sendikaların yönetsel süreçlerde paydaş olarak kabul edilmesi ve il disiplin kurulu, yüksek disiplin kurulu, ilk-orta ve yönetici atama komisyonları, danışma kurulları gibi yönetsel mekanizmalara katılması, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi gibi birçok konuda Eğitim-Bir-Sen’in imzası olduğunu kaydetti. 12 Eylül 2010’da yapılan Anayasa Değişikliği Referandumu’nda ‘Toplu Sözleşmeye de Toplumsal Sözleşmeye de Evet’ diyerek ellerini taşın altına koyduklarını hatırlatan Özer, Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak ‘Evet’ demekle kalmadıklarını, yüzde 58’e en anlamlı katkıyı sunduklarını dile getirdi. Özer, “Toplu sözleşme hakkımızı aldık. Sendika olarak toplu sözleşme hakkımızı aldığımız gibi, grev ve siyaset hakkımızı da almak için mücadelemiz devam edecektir.” ifadelerini kullandı.

Referandumla elde ettikleri toplu sözleşme hakkına ilişkin uyum yasasının 17 aydır çıkarılmadığını hatırlatan Özer, “Kamu çalışanlarıyla 2011 yılı toplu sözleşmesi yapılamamıştır. Aylardır Meclis Plan ve Bütçe Alt Komisyonu’nda bekleyen yasa tasarısı, nihayet Plan ve Bütçe Komisyonu’na sevk edilmiştir. Yasa tasarısı komisyonlarda daha fazla bekletilmemeli, bir an önce Meclis Genel Kurulu’na gönderilerek yasalaşmalıdır.” diye konuştu.

Meclis’ten bir gecede ‘şike yasasını’, ‘MİT yasasını’, milletvekillerinin emekliliklerini ve Meclis çalışanlarını ilgilendiren yasayı çıkaran hükümetin, toplu sözleşme yasası söz konusu olduğunda ipe un serdiğini öne süren Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: "2,5 milyon memur, milyonlarca emekli yasayı ve masayı beklemektedir. Süreci uzatmakla, gerilen sinirlerimizin budanmış bir yasaya razı olacağını düşünenler yanlış yapmaktadır. Kamu çalışanlarının sabrı tükenmiş, sinirleri gerilmiştir. Ama asla ‘Toplu Görüşme Görünümlü Toplu Sözleşme Yasası’na razı olmayız.”

‘Eşit işe eşit ücret’ düzenlemesine de değinen Özer, söz konusu düzenlemenin, eğitimcilerin emeğinin karşılığını alamadığını apaçık ortaya çıkardığını kaydederek, başka kurumlarda muadili yok diye öğretmen ve öğretim elemanlarının kapsam dışında tutulmasının, kurum içi ücret dengesini de bozduğunu söyledi. Özer, “Hükümet, toplu sözleşme masasına hazırlığını yapmalı, öğretmen ve öğretim elemanlarının mağduriyetini çözecek şekilde gelmelidir. Adaleti sağlamayan eşitlik, eşitlik değildir. Eğitim çalışanları adalet istemektedir.” dedi.



Cihan