Mısır Çarşısı patlamasına müebbet hapis

İstanbul 12. Ceza Mahkemesi’nin daha önce Pınar Selek’le ilgili verdiği beraat kararının ardından, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin verdiği bozma kararına karşı yerel mahkeme direndi. Yargıtay, Şubat 2011’de eski beraat kararında ısrar etmiş. Bundan sonra Pınar Selek’le ilgili verdiği beraata ilişkin direnme kararını hiçbir şekilde değiştiremez. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi işten el çekmiştir ve bu kararın değişmesi Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından mümkündür. Pınar Selek’e verilen direnme kararını ancak Ceza Genel Kurulu inceleyebilir, olumlu veya olumsuz değiştirebilir. Yerel Mahkemenin bu aşamada hiçbir karar verme yetkisi yoktur. Bugün Yerel Mahkeme eski beraata ilişkin direnme kararından dönerek, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin bozma kararına uyarak yok hükmünde bir karar vermiştir. Diğer bir değişle, mahkemenin bu kararı yoklukla maluldür.

Pınar Selek davasını Dreyfus davasına benzetebiliriz. Dosyanın içerisinde bu dava konusu eyleme katılmadığına dair onca belge varken ve bu kanıtlarla doğrudan doğruya karşılaşmış mahkeme, Pınar Selek ile ilgili Yargıtay’dan beraat kararı verilmesine rağmen, bozma kararını büyük bir endişe ile karşılıyorum. Ancak yasa yolları bitmedi. Ciddi bir yanlıştan, bilerek veya bilmeyerek yapılan olası ciddi adli hatadan kaçınılmasını, Türkiye ’de adalet kavramının durumuyla ilgili olarak değerlendiriyorum.

Biz yıllarca bu davayı izledik. Defalarca söyledik, adalet bu kadar göz göre göre suiistimal edilemez. Devletin kendi uyguladığı böylesi bir açmaz nedeniyle genç bir kadının hayatı yok edilemez. Bu bir tür karabasan gibi, sürekli tekrar eden, insanı boğan bir davadır. İsyanın ötesinde başka bir söze ihtiyaç duyuyor insan. Bu dava tarih tarafından yargılanacaktır ve tarih gerçeği ortaya çıkaracaktır. Hukuksuzluğun bedeli bir gün ödenir.

Defalarca rapor sunuldu. Dava konusu olan eylemi Pınar Selek’in yapmadığı açıkça kanıtlanmış olmasına rağmen bu kararı hayretle karşılıyorum. Genç bir insanın hayatı ile oynanıyor.