Mahkemenin molotof sebebiyle yanarak hayatını kaybeden Serap'ı örnek gösterdiği kararı yorumlayan ceza hukuku uzmanlarına göre, önceki davalarda molotof ve havai fişek gibi yakıcı maddelerin silah olarak nitelendirilmemesi büyük eksiklikti. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Caner Yenidünya, 'önemli olanın maddelerin kullanılış amacı' olduğuna dikkat çekti. Ceza hukuku avukatı Cesim Parlak ise molotof ve havai fişekin Ateşli Silahlar Kanunu'na göre 'vahim silah' kapsamına girdiğini söyledi.

Hukukçular molotof ve havai fişek gibi yakıcı ve patlayıcı maddelerin daha önceki davalarda silah olarak nitelendirilmemesinin ise ceza kanunlarının yeteri kadar iyi uygulanamamasından kaynaklandığını söylüyor. Molotof, havai fişek gibi patlayıcı maddelerin de örgütsel amaçla kullanıldığında Türk Ceza Kanunu'na göre silah kapsamına girdiğini belirten Marmara Üniversitesi Ceza Hukuku Öğretim Üyesi Doç. Dr. Caner Yenidünya, "Örgütsel veya kişisel olarak zarar verme amacıyla kullanılan bu tür maddeler kanunumuza göre silah tanımına uymaktadır. Mahkemelerin bu tür maddeleri bulunduranları tespit ettiği anda silah kapsamında değerlendirmesi gerekir. Eksiklik, bundan önceki mahkemelerin bu tür yanıcı ve yakıcı maddeleri silah olarak değerlendirmemesi. Önemli olan olayda maddelerin kullanılış amacıdır. Bir kitap bir kişiyi yaraladığı takdirde silah kapsamında değerlendirilebilir." diye konuştu. Ceza Hukuku Avukatı Cesim Parlak ise "Molotofların bu tür örgütlerde kullanım amacı aşikardır. Silah olarak değerlendirilmemesi diğer mahkemelerin Ceza Kanunu'nu eksik değerlendirmesinden kaynaklanmaktadır.'' yorumunu yaptı.



Zaman