Türkiye, Suriye’nin vurduğu keşif uçağıyla ilgili bugün gerçekleştirilecek NATO toplantısında istediğini alacak.

NTV Brüksel Temsilcisi Güldener Sonumut, NATO Daimi Temsilciler toplantısı öncesi kulisleri yokladı.

Sonuç, Türkiye’nin bir sürprizle karşılaşmayacağı ve hayal kırıklığı yaşamayacağı oldu.

Suriye’nin Türk keşif uçağını düşürmesinin ardından uluslararası kamuyonu hareket geçirmek için kolları sıvayan Türkiye, ilk sonucu dün yapılan AB Dışişleri Bakanları toplantısında aldı.

‘Suçlu’ Suriye’ye kınama, itidal çağrısı ve Türkiye’nin ölçülü tepki vermesinin haklı bulunduğu bu toplantıyı, bugünkü NATO Daimi Temsilciler toplantısı takip edecek.

Toplantı öncesi NATO kulislerinde konuşulanları, NTV Brüksel Temsilcisi Güldener Sonumut aktardı:

Türkiye herhangi bir sürprizle karşı karşıya kalmayacak. Aksine 27 NATO üyesi ülke Türkiye’ye, atacağı adımların arkasında yer alınacağına dair mesaj verecek. Türkiye’nin kazadan bugüne kadarki tezlerinde haklı olduğu ortaya çıkacak.

Ankara, Türk keşif uçağının seyir hattını NATO radarlarına dayanarak ortaya koyacak ve kaynak NATO radarları olduğu için bunlara itiraz gelmeyecek ve uçağın uluslararası hava sahasında vurulduğu kesinlik kazanacak. 4. maddeden yola çıkarak da, Türkiye’nin toprak bütünlüğü, egemenliği ve güvenliğinin tehdit altında olduğu müttefiklerce de kabul edilecek.

Ankara 5. Maddeyi öne sürmeyecek ancak Suriye benzer bir harekette daha bulunursa, bu maddeyi devreye sokmak için hukuki zemin oluşturmuş olacak. Sonraki adım da, BM anlaşmasının 51. maddesine göre BM Güvenlik Konseyi’nden bir karar çıkana kadar, Türkiye’nin meşru müdafa hakkını cebinde tutması olacak.

AB dışişleri bakanlarının da Suriye’nin suçlu olduğu ve Türkiye’nin ölçülü bir tepki vermesinin meşru göründüğü yönündeki kararıyla, Türkiye hukuki ve uluslarası destekli bir zemin oluşturacak ve Suriye’den benzer bir hareket gelmesi durumunda, NATO’yla, tek başına ya da bir koalisyonla yapacağı müdahale meşru olacak. Bu da, BM Güvenlik Konseyi kararı olmadan yapılabilecek.

ERDOĞAN BUGÜN KONUŞACAK
Muhalefet partilerinin liderleriyle yapılan görüşmeler, dünkü Bakanlar Kurulu ve AK Parti MYK toplantılarının ardından, Başbakan Erdoğan bugün konuyla ilgili kapsamlı açıklamayı partisinin grup toplantısında yapacak.

Büyükelçi Apakan, mektupta, ''22 Haziran günü, silahsız ve yalnız başına uçan RF-4 tipindeki askeri uçağın, Suriye tarafından, bu ülke kıyısının 13 deniz mili ötesinde uluslararası hava sahasında düşürülmesinin, Suriye'deki kriz kapsamında bölgedeki barış ve güvenliğe ciddi bir tehdit oluşturduğuna'' işaret ederek, bu ciddi olayı BM'nin dikkatine sunmak istediğini belirtti.

Vurulan askeri uçağın tam koordinatlarının belirtildiği mektupta Apakan, askeri uçağın Suriye'ye karşı herhangi bir düşmanca tavır ya da manevra sergilemediğini ve kimliğini açık tutarak uçtuğunu vurguladı.

Önceden herhangi bir uyarı yapılmaksızın vurulan uçağın ölümcül darbeyi almasının ardından yönünün Suriye'nin kıyısına doğru değiştiğini belirten Apakan, uçağın Lazkiye kıyısından 8 deniz mili ötede denize düştüğünü bildirdi.

Ertuğrul Apakan, mektupta, ''Hem Türk hem Suriye radar ve telsiz kayıtları, uçağımızın uluslararası hava sahasında vurulduğuna tanıklık etmektedir. Üçüncü tarafların radar kayıtları da bu gerçeği doğrulayacaktır. Ayrıca Suriyeli yetkililer arasındaki telsiz konuşmaları da açıkça Suriyeli birimlerin, o anki şartların ve uçağın Türkiye'ye ait olduğu gerçeğinin tamamen farkında olduklarını göstermektedir'' ifadesini kullandı.

Arama kurtarma operasyonunun derhal başlatıldığını ve halen sürdüğünü dile getiren Apakan, mektupta, 22 Haziran günü Suriyeli yetkililerle yapılan eşgüdüme rağmen arama kurtarma operasyonuna katılan Türk CASA uçağına, Suriye kıyısından taciz ateşi açıldığına dikkati çekti.

Mektupta, şunlar kaydedildi:
''Türkiye'nin şu anda odaklandığı ana nokta arama ve kurtarma misyonudur. Tüm gerçekler tespit edildiğinde bu harekete karşı alınacak tedbirlerin kapsamına karar verilecektir. Türkiye, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını mahfuz tutmaktadır. İki Türk pilotunun kaybolmasına yol açan uluslararası hava sahasındaki bu saldırı, Suriyeli yetkililerin Türkiye'nin ulusal güvenliğine karşı yaptıkları düşmanca bir harekettir. Bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz.''

Büyükelçi Apakan mektubun BM Genel Kurulu ve BMGK belgesi olarak yayımlanmasını talep etti.