İstanbul 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi Yerleşkesi bitişiğindeki duruşma salonunda yapılan davanın 106'ıncı duruşması yapıldı. Başkan Ömer Diken’in iddia makanının esas hakkındaki mütalaasına, tanık beyanlarına ve delillere ilişkin son savunmalarını sorduğu sanıkların çoğu dün de avukatları salonda bulunmadığı, usül hükümlerine uyulmadığı gerçekçesiyle savunma yapamayacaklarını ifade etti.
YAŞ üyesi, eski Harp Akademileri Komutanı Hava Orgeneral Bilgin Balanlı, savunmasını yapmasından bu yana 9 ay geçtiğini belirterek “Ne değişti? Sahte dijital kayıtlarda tespit edilen sahteciliklerin sayısı 2000’e yaklaştı, sahtecilikleri bilimsel olarak ispatlayan rapor sayısı 20’yi geçti, mahkemenin dinlediği tanıklar ‘Balyoz’u görmedik, duymadık’ dediler. Haksızlık ve hukuksuzlukların boyutu avukatlarımızla birlikte Baro’nun da tepkilerine neden oldu” diye konuştu.

Haklı taleplerin hiçbir gerekçe gösterilmeden reddedildiğini ifade eden Balanlı, Eskişehir’deki  Bilvanis Çiftliği’ne ilişkin iddiaları çürüten raporun da mahkemede okunmadığının altını çizdi.

Necdet Özel ile fotoğraf

Balanlı, Chronical adlı bir dergide hakkında Aralık 2010 tarihinde yayınlanan ve mahkeme kararı ile tekzip ettiği bir yazı yayınlandığına dikkat çekerek “İftiralarla dolu yazı içinde yayınlanan bir resimde benim ve eşimin Cumhuriyet mitinglerine katıldığımız ileri sürülüyordu. Bu yalan ve iftira ile ilgili olarak daha önce vermek istemediğim bir detayı şimdi vermek istiyorum” dedi. Salondaki perdeye slaytları yansıtan Balanlı, bu fotoğrafların 25 Mart 2005 tarihinde Diyarbakır’da Bayrağa Saygı Yürüyüşü’nde çekildiğini söyledi. Balanlı şöyle devam etti:
“Önde bando, arkada şehrin önde gelen bürokratları vardı. Saygı duruşunda ise şimdiki Genelkurmay Başkanı dönemin 7. Kolordu Komutanı Korgeneral Necdet Özel de vardı. Umuyorum komplocular ve işbirlikçileri biraz utanma duyguları varsa utanmışlardır. Genelkurmay Başkanı’nın fotoğrafını kanıt dahi olsa bir mahkemede kullanmayı uygun görmemiştim. Ne de olsa bir Genelkurmay Başkanı. Ama şu an itibariyle uygun görüyorum.”

Taraflı tutum
Balanlı, mahkemenin  “taraflı tutumu ve aldığı ara kararlarıyla sanıklar lehine gelişebilecek hiçbir duruma izin vermeyeceği”nin  anlaşıldığını söyledi. “Bu nasıl bir hukuk, nasıl bir adalet. Ben şahsen anlayabilmiş değilim” diyen Balanlı, delillerin tartışılması safhasının atlandığının altını çizdi.

Balanlı, “Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilgili hükümleri ihlal edilerek savunma hakkımın engellendiğini ve avukatsız olarak savunma yapmaya zorlandığımı değerlendiriyorum.  Adil yargılanma şartlarının sağlanması ve taleplerimin karşılanmasından sonra avukatımın da katılımı ile savunma yapacağım” dedi.

Fenerbahçe Stadı’nın havadan kontrolü

Pilot Kurmay Yarbay Süleyman Namık Kurşuncu, savunmasında, darbe planı yapıldığı iddia edilen 2003 yılında Harp Akademisi’nde öğrenci subay olduğunu ifade ederek “Fenerbahçe Stadyumu’nun havadan kontrolü gibi icrası imkansız bir eyleme ilişkin toplam beş satırlık imzasız bir veri ile suçlanıyorum” dedi.

Bir stadın havadan kontrolünün dünya havacılık literatüründe olmadığını ifade eten Kurşuncu, “Balyoz davası doğaüstü bir davadır. Yerçekimi kanunu tanımaz. Bu davada insan uçar, kanatlıdır. Bu sebeple havadan kontrolü gereklidir. Türkiye’nin uçan gardiyanlıkla suçlanan ilk vatandaşıyım” diye konuştu.

Şike davasında yargılanan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ile aynı gün Beşiktaş’ta savcılıkta ifade verdiğini anlatan Kurşuncu, şunları anlattı:
“Bazı sanıkların avukatlık ücretlerinin Aziz Yıldırım tarafından karşılandığı iddiaları bulunmaktadır. Fenerbahçe Stadı’ndan bir tek ben suçlanmaktayım. Sayın Başkan ile aynı gün Beşiktaş Adliyesi’nde ifade verdik. En masum duygularım ile tesadüf olduğunu düşünüyorum. Karşılıklı ‘geçmiş olsun’ gibi insanı konuşmalar dışında bir diyaloğumuz olmadı. Bu komploda Fenerbahçe Stadyumu’nun havadan kontrolünün sağlanması fantezisi, böyle uçuk bir iddianın gündeme gelmesi kulübün marka değerinden yararlanmak ve dikkat çekip bu dava üzerinde de Fenerbahçe Spor Kulübü’nü ve TSK’yi karalamak içindir.”

Emekli Albay Dursun Çiçek de konuşmasında savunmanın taleplerinin binde 5’inin karşılanmadığını, iddia makamının taleplerinin yüzde 99.9 karşılandığını söyledi. Çiçek savunma yapmayacağını açıkladı. Deniz Kurmay Albay Murat Saka ise mahkemenin tarıık olarak dinlenmesi taleplerini reddettiği emekli Orgeneraller Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman’a şöyle seslendi:
“Bu salonda söyleyecekleri hakikatlerin biraz daha aydınlığa kavuşmasına imkan sağlayacakken kendi iradeleriyle bu görevi yerine getirebilecelerini bildikleri halde neden hala o cesareti ve erdemli davranışı göstermezler? Şahitliği kim gizlerse onun kalbi ağır bir günah içindedir. Bu davranış zalimler topluluğuna destek vermek değil midir? Hakikatleri saklayanlar da kul hakkı almadılar mı? Vicdanlarının sesi onlara da rahatsızlık vermeyecek midir?”

Tutukluluklarının devamına...

Balyoz davasına bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, YAŞ üyesi Orgeneral Bilgin Balanlı, emekli Orgeneraller Çetin Doğan, İbrahim Fırtına, Ergin Saygun, Oramiral Özden Örnek’in de aralarında bulunduğu 250 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.

Mahkeme “kuvvetli suç ve kaçma şüphesi” gerekçeriyle tahliye taleplerini reddederken “Adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağına ve tutuklama tedbirinin ölçülü olduğuna” hükmetti. Toplam 365 emekli ve muvazzaf asker yargılandığı dava 20 ve 21 Eylül tarihlerine ertelendi.

Mahkeme ara kararında “Herhangi bir yasal engil çıkmaması halinde dosyanın karar aşamasında bulunduğuna” dikkat çekerek, sanıkların bulunduğu cezaevlerine  “Acil müdahale gerektiren hastalıklar dışında belirlenen duruşma tarihlerinde sanıklar için hastanelerden tetkik ve tedavi amaçlı randevu alınmaması, revire çıkmak isteyenlerin bu isteklerini duruşma saatleri dışında yerine getirilmesi, revir doktorlarının çalışma saatlerinin buna göre düzenlenmesi” doğrultusunda yazı yazılmasını kararlaştırdı.

Mahkeme kararında “Hasta olmaları nedeniyle istirahat olan sanıkların hayatları bakımından sakınca oluşturmaması halinde İl Sağlık Müdürlğü’nden temin edilecek doktor ve sağlık personeli refakatinde ambulans ile duruşmaya getirilmelerinin istenmesine” hükmetti.

Mahkeme, suçtan zarar görme ihtimalleri nedeniyle Mesut Göğebakan ve Alaattin Kaya adlı kişilerin katılma talebinin kabulüne karar verdi.

Mahkeme avukatların mazeret dilekçelerine ilişkin “Dosyanın gelmiş olduğu aşama nazara alındığında duruşmayı uzatma amaçlı olduğu değerlendirildğinden reddine” şeklinde karar verdi.

Mahkeme avukat Hüseyin Ersöz’ün dilekçesinin ekinde sunduğu pulun iadesini kararlaştırdı.

Mahkeme 28 Subat soruşturmasından tutuklu bulunan  Korgeneral Tevfik Özkılıç’ın bir sonraki duruşmada hazır edilmesini istedi.
 
Hukukçu cinliliği
 
Tutuklu sanık Hakim Ahmet Zeki Üçok, Mahkeme Başkanı Ömer Diken’in delillerin tartışılması evresini atladiğini ifade ederek  şöyle konuştu: “Başkan, yasalara ve Yargıtay Ceza Genel Kururlu kararına rağmen yaptığı ihlali ara kararı ile daha doğrusu hukukçu cinliği yaparak örtmeye çalışmıştır. Sayın başkanın yaptığı hukuk cinliği nedir? Başkan, esas hakkındaki mütalaayı ,delillerin tartışılması aşaması ile aynı anda uygulatmaya çalışmaktadır. Bu tür hukuk ihlalleri,yasayı etrafından dolanma gayretleri aileleriyle beraber binleri bulan bu suçsuz insanların hukuk yolu ile iğfal edilmeye çalışılmasından başka bir anlama gelmez.”

Üçok, Başkan Ömer Diken’e “Bu tür kandırmacalar hukuk etiğine sığmadığı gibi sizin gibi yıllarını hukukun çileli dehlizlerinde  harcamış bir yargıca uymaz. Bu hukuku dolanma gayreti ne yazık ki tüm sanıklarda adil yargılanmadıkları duygusunun oluşmasındaki en önemli kırılma anı olmuştur” diye hitap etti.

Erk değişir

Ahmet Zeki Üçok, tutuklu sanık emekli Albay Ali Türkşen’in “Yarın erk  değişir siz de yargılanırsınız” sözlerinin mahkeme heyetince yanlış anlaşıldığını söyleyen Üçok, şu açıklamada bulundu: “Ben Hava Kuvvetleri Başsavcısıydım. Karargah Evleri soruşturmasını yürüttüm, MİT Müsteşarı’nı ifadeye çağırdım. Sonra erk değişti, hakkımda 74 ayrı suçlamayla, 7 ayrı ağır ceza mahkemesinde davalar açıldı. Yani yarın erk değişir, siz de yargılanabilirsiniz, hem de öyle abuk sabuk şeylerden ceza alırsınız ki benim gibi… Çocuk size bunu söylemek istedi.”
 
Yasak yöntemler
 
Tutuklu sanık Hakim Ahmet Zeki Üçok, adil yargılanma hakkının daha soruşturma safhasında ihlal edildiğinin altını çizdi. Üçok, “İstanbul Emniyet Müdürlüğü mensubu polislerin hazırladıkları fezlekeyi hemen hemen hiç değiştirmeden, yazım ve imla hataları dahil iddianame olarak sunması, savcılık makamının kolluğun etkisi altında kaldığı imajını yaratır. Kamuoyunda  hakim olan, Balyoz tertibinin belli bir cemaate mensup olduğu iddia edilen kolluk güçlerinin hazırladığı algısını da güçlendirir. Bu nedenle de sanıkların, adil yargılanma haklarının yargı camiasının dışındaki güçler tarafından engellendiğini düşünmelerine sebep olunabilir” diye konuştu.
 
Diken’in açıklamaları

Üçok’un savunmasını tamamlamasının ardından Başkan Diken, 19 Nisan 2012 tarihli duruşmada sanıklara “Kıçını dönüp oturuyorsunuz” sözlerine ilişkin şu açıklamayı yaptı: “Biz duruşmalarda nezaket çerçevesinde davrandık. Ancak bazı sanıklardan nezaketsiz tutumlar ile karşılaştık. Bazen sinirler geriliyor. Bir sanık defaatle uyarmama rağmen mahkemeye karşı çok çirkin bir oturuş tarzı vardı. O gün ağzımdan o kelime çıktı. Ben de çok hoşnut değilim. Sizlere hakaret etmek rencide etmek gibi bir niyetimiz olmadı.

CUMHURİYET