Öcalan, BDP’den 1921 Anayasası’nın günümüze uyarlanması konusunda ısrarcı olmasını isteyerek, “Kürtler, kendilerini tanıyan, demokratik açılımlar getiren bir anayasayı kim yaparsa yapsın desteklemelidir. Bunu AKP de yapsa destekler, CHP ve MHP de yapsa destekler” dedi. AKP’nin kendilerini oyaladığını ve amacının tasfiye olduğunu belirten Öcalan, "Mayıs’ta bazı kritik şeyler olabilir. Şimdiden her seçeneğe hazır olmak lazım. Kürtlerin artık ara bir seçeneği kalmadı artık. Bu önümüzdeki dönemde bazı şeyler gelişebilir, tasfiyeye de çözüme yönelik şeyler de gelişebilir" diye konuştu. Anayasa tartışmalarında Kürtlere yer olmadığını söyleyen Öcalan, AKP’nin İslamo Faşizmi, CHP-MHP’nin beyaz Türk faşizmini temsil ettiğini belirterek 1921 Anayasasının bugünün şartlarına uyarlanarak güncellenmesi gerektiğini kaydetti.

Edinilen bilgilere göre görüşmede 61. doğum yıldönümü kutlamalarına değinen Öcalan, “Doğum günü kutlamaları olmuş. Aslında mesele benim doğum günüm de değil, halk kendi doğuşu olarak görüyor. Mesele benim o şehirde, o köyde, o toprakta doğmuş olmam meselesi değil, halk kendi doğuşunu kutluyor, bunu kendi doğuş günü olarak görüyor, kendi rönesansı gibi görüyor. Gidenlere, kutlayanlara, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum, şükranlarımı sunuyorum. Ama içinin boşaltılmaması gerekir. Ortadoğu’nun böyle bir kültürü var, ben bu kültüre saygılıyım ama içi boşaltılmış bir kült haline dönüştürülmemesi gerekir. Benim bir anlamım var, ki böyle bir anlamım olduğuna inanıyorum. Benim bu anlamım üzerinde durmaları önemlidir, bunu anlamaları önemlidir. Ben bu 61 yıllık ömrüme bir çok şey sığdırdığıma inanıyorum. Halk bununla kendini özdeşleştirmiş.” dedi.


1921 ANAYASASI BUGÜNE UYARLANMALI

“Anayasa tartışmaları konusunda öncelikle şunu belirtmek istiyorum, anayasa tartışmalarında Kürtlere yer yok. Kürtleri tanıyan bir anayasa değişiklik paketi değil bu. Sadece Kürtler de değil, bunun dışında diğer demokratik alanlarda da açılımlar yok, yeni şeyler yok. Bir tarafta CHP-MHP’nin temsil ettiği Beyaz Türk faşizmi var. Diğer tarafta ise AKP’nin başını çektiği bir iktidar-İslam çizgisi var. Ben, AKP’nin temsil ettiği bu çizgi, Beyaz Türk faşizm çizgisinden daha az tehlikelidir diyemem. Bana göre her ikisi de demokratik değil, hegemonik anlayıştır. Birincisi Ankara merkezlidir. İkincisi de Kayseri-Konya hattında oluşturulan Suudi sermayesi tarafından desteklenen çizgidir. Bu her iki anlayışın da tarihsel geçmişi vardır. Birinci anlayış Beyaz Türk oligarşisi ve faşizmidir. Bunlar İttihat-Terakki’nin devam eden zihniyetidir. Cumhuriyet kurulduktan sonra bunlar M. Kemal’i de kuşatarak etkisiz hale getirdiler. Kurtuluş Savaşı’nda M. Kemal dört yıl, 1916,17,18,19 boyunca Kürtlere dayanarak poltitka yapmıştır. Kürtlere dayanan bir politika ve savaş olmasaydı, kurtuluş mücadelesi denen bir mücadele de olmayacaktı. Bu ortaklaşma siyasal ifadesini 1921 Anayasasında buldu. Bu nedenle ben İttihat-Terakki ve bu Beyaz Türk faşizm çizgisinden bahsederken 1921 Anayasasını kastetmiyorum.

1921 Anayasası demokratiktir, devlet ve Kürtlerin ortaklaşması sonucunda gerçekleşmiştir. Dolayısıyla 1921 Anayasasının bugünün şartlarına uyarlanarak güncellenmesi gerektiğini söylüyorum. BDP’nin 1921 Anayasası ve bugüne güncellenmesi konusunda çok yoğun bir çalışma içinde olması gerekmektedir. Bahsettiğim o dönemde devlet içinde Kürtlere karşı iki çizgi vardı: Birisi İnönü’nün başını çektiği İngiliz yanlısı çizgiydi. İttihat-Terakki kadroları bu çizgiyi yürütüyordu. Diğeri de M. Kemal ve Fethi Okyar’ın çizgisiydi. Hatta Fethi Okyar Kürtlere karşı yumuşak davrandığı için onu başbakanlıktan alıp, yerine İnönü’yü geçirdiler. Cibranlı Halit’in iki torunu bana mektup göndermişler. Onlar da bizim dedelerimiz nasıl tasfiye oldular diye soruyorlar bana. İşte söylüyorum. Yine Şeyh Sait’in torunları var. Onların da durumu aynı. Bunlar bahsettiğim laik beyaz Türk faşizm çizgisi tarafından tasfiye edildiler. 1924 Anayasası bu İttihatçı oligarşik beyaz Türk faşizmi çizgisinin anayasal ifadesidir. Bu anlayış, bu 1924 Anayasası, daha sonra ufak değişiklikler olsa da çizgisini koruyarak geldi. Bugün de temsilini CHP-MHP çizgisinde buluyor.”

AKP İSLAMO FAŞİSTTİR

“İkinci çizgiye gelince; AKP’nin temsil ettiği bu çizgi İslamo-faşizm de denilen ve Emevilere kadar giden bir devlet İslamıdır, iktidar İslamıdır, karşı-İslam’dır. Her iki çizgide de Kürtlere yer verilmiyor. BDP’nin ve tüm demokrat kesimin bunu iyi anlaması gerekir. Her iki çizgide de demokratik açılımlar yok. Kürtler ve demokratik güçler bunların birinden birini tercih etmek zorunda değiller. BDP ve demokratik güçler anayasa için yoğun bir çaba içerisinde olur ve kendi önerilerini sunarlar. İzlediğim kadarıyla da zaten sunuyorlar. Baraj ve parti içi demokrasi meselesi bu anlamda önemlidir. Kürtler eğer kendilerini tanıyan, demokratik açılımlar getiren bir anayasayı kim yaparsa yapsın desteklemelidir. Bunu AKP de yapsa destekler, CHP ve MHP de yapsa destekler. Ama kendilerini tanımayan, demokratik açılımları bünyesinde taşımayan bir anayasayı da desteklemezler.”

KÜRTLERİN ARTIK ARA SEÇENEĞİ KALMADI

“Daha önceki haftalarda da dile getirmiştim. Bizim mücadele tarihimizi üç döneme ayırmıştım. Birinci dönem, 93’e kadar devam eden ikinci dönem, 93’ten bu yana da devam eden üçüncü dönem. Bu üçüncü dönem aslında 2002’ye kadardır. Ben 2002’de bu üçüncü dönemi sonlandıracaktım ancak o dönemde AKP yeni iktidar oldu. AKP’ye şans vermek istedim ama AKP bizi oyaladı ve bugüne kadar oyalayarak getirdiler. AKP kesinlikle tasfiyeyi amaçlıyor demiştim. 17 yıldan beri ben rolümü yerine getiriyorum. Bir çok şey benim omzuma binmiş durumda. Herşeyin benim üzerimden yürütülmesi ya da her şeyin benim omzuma bindirilmesi doğru değil. Benim burada yerine getirebileceğim şeyler, barış için oynayacağım rol imkanlardan dolayı sınırlıdır. Bu önümüzdeki süreçte onlar her ne karar vereceklerse, mücadelelerini, politikalarını nasıl yürüteceklerse, nasıl bir seyir izleyeceklerse bunları kendileri belirlerler, kendileri karar verirler. Mayıs’a doğru gidiyoruz, Mayıs’ta bazı kritik şeyler olabilir. Şimdiden her seçeneğe hazır olmak lazım. Kürtlerin artık ara bir seçeneği kalmadı artık. Bu önümüzdeki dönemde bazı şeyler gelişebilir, tasfiyeye de çözüme yönelik şeyler de gelişebilir. AKP bir yandan da binlerce Kürdü tutukladı, tutuklamaya da devam ediyor. Ben fiziksel yönelimleri de saymıyorum.”

Radikal