Merkez Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’nde oturan Hüseyin ve Meral Aynur Y. (38) çiftinin 3 çocuğundan en büyüğü, İnönü İlkokulu 1’inci sınıf öğrencisi Y.E.Y. (6), anne- babasına A.Y. isimli öğretmenden şiddet gördüğünü ve sürekli hakarete maruz kaldığını söyledi. Çocuklarının şikayeti üzerine anne- baba, okula giderek, sınıf öğretmeni ve okul idaresicileriyle birkaç kez görüştü. Her görüşmede, aileye, çocuğun yalan söylediği ve böyle bir durumun söz konusu olmadığı anlatıldı. Bunun üzerine baba Hüseyin Y., internet üzerinden sipariş vererek, aldığı gizli kamerayı 2 hafta önce sınıfın ecza dolabına yerleştirip, kayıt yaptı. Hüseyin Y., fiziksel şiddet görüntüleri elde edemese de öğretmenin, çocuklara yönelik sözlü şiddette bulunduğunu ispatladı.

Okul idaresi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından konuyla ilgili hem yasal hem de idari inceleme başlatıldı. Okul idarecileri ve öğretmenler ise Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulunup, okulda izinsiz görüntü kaydı yapan veliden şikayetçi oldu. İl Milli Eğitim Müdürü Mustafa Altınsoy da konuyla ilgili incelemenin sürdürüldüğünü söyledi.

'İYİ Kİ KAMERAYI YERLEŞTİRMİŞİM'
İnternet üzerinden aldığı kamerayı, 2 hafta önce öğle saatlerinde, oğlunu okula bırakırken, sınıfın ecza dolabına yerleştirdiğini anlatan baba Hüseyin Y., şunları söyledi: 
"Okulun ilk döneminde ben ev değiştirdim. O dönemde üçüncü çocuğum oldu. Oğlum da okula başladı. İlk haftalarda biraz sıkıntı yaşadık. Oğlum, arkadaşlarıyla kavga ettiği için eve gözü mor geldi. İdare ile görüşüp sınıfını değiştirdik. Onlar da sağ olsunlar, kabul etti; başka bir sınıfa geçtik. O sınıftaki öğretmeni başlarda önyargılı davrandı. ’Problemli bir çocuk mu, neden sınıf değiştirdi?’ diye. Biz de izah ettik durumu, kabullenmesini söyledik. 2- 3 hafta sonra çocuk bize okula gitmek istemediğini söyledi. Neden olarak ’Öğretmen beni dövdü, kafama üç kere vurdu’ dedi. Öğretmenle görüştük. ’Öyle bir şey yok, çocuk okula gelmemek için yalan söylüyor, genelde olur böyle şeyler’ dedi. Biz de bunun üzerine çocuğu telkin ederek, tekrar okula gönderdik. Ufak tefek sorunlarla ilk dönemi kapattık. İkinci dönem oğlum geldi, ’Öğretmen beni yine dövdü, kafama kitapla vurdu, ayağıma da tekme attı’ dedi. Bu sefer eşim gidip görüştü. Eşime de ’Çocuk bana iftira atıyor öyle bir şey yok’ dedi.

Okul müdürü olayın takipçisi olacaklarını söyledi; ama bir şey yapılmadı. Çocuk, sonraki günlerde de defalarca öğretmenin kızıp, hakaret ettiğini bize anlattı. Bunun üzerine gidip müdür, müdür yardımcısı, rehberlik öğretmeni ile görüştük. Müdür, bizi geçiştirmeye çalıştı. Ben de bu olayın üzerine ’Her mevkiye çıkacağım, siz bu olayı çözemezseniz ben çözeceğim, gerekirse sınıfa kamera yerleştirelim’ dedim. ’Sınıfta kamera yasak’ dediler. ’Yasak da olsa o kameranın koyulması lazım. Siz koymazsanız ben koyarım, size de izletirim’ dedim. İnternetten araştırdım, kamera buldum. Sipariş verdim, 2 gün sonra geldi. Oğlumu öğlen okula götürünce kamerayı da ecza dolabına bırakıp, gidiyordum. Bakan onun kamera olduğunu görür. Bir hafta boyunca yaptım. Çıkan görüntülerde çocuğumun sonuna kadar haklı olduğunu, doğru söylediğini anladım. İyi ki de kamerayı yerleştirmişim. Çocuk, okula başladığından beri aynı şeyleri söylüyordu. Beni şaşırtan da bu baskılara rağmen çocuğumun okulda başarılı olması. Velilere tavsiyem, çocuğunuzu dinleyin; yalan söyleyip, söylemediğini zaten anlarsınız."

Baba Hüseyin Y., çocuklarını bir başka okula aldırmak istediklerini de belirtti.

Hürriyet