8 Haziran 2006’da doğan Ozan Barış Sanlısoy’a, Mayıs 2009’da “atipik otizm”(PDD-NOS) teşhisi konuldu. Sağlık kurulu raporuyla yüzde 40 engellilik hali belirlenen Ozan Barış Sanlısoy’un özel eğitim alabilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Beşiktaş Rehberlik Araştırma Merkezince rapor düzenlendi.

OKULA KABUL EDİLMEDİ
Kaynaşma öğrencisi olarak kaydını yaptırmak için gittikleri özel okul, Otistik olması nedeniyle Ozan Barış Sanlısoy’u kabul etmemesi üzerine ailesi tarafından okul müdürü hakkında savcılığa yapılan suç duyurusu takipsizlikle sonuçlandı. Yapılan itirazın reddedilmesi ile takipsizlik kararı kesinleşmiş oldu.

“AYRIMCILIK SUÇU İŞLENDİ”
Türkiye’deki hukuk yollarının kapanması üzerine pes etmeyen avukat Sedef Erken, aylarca süren bir çalışma sonunda uğradıkları haksızlığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı. AİHM’e gönderilen dilekçede, özel okulun Ozan Barış Sanlısoy’u okula kaydetmeyerek açıkça ayrımcılık suçunun işlendiğini, ayrımcılık nedeniyle “Eğitim Hakkı”, “Etkili Başvuru” ve “Adil Yargılanma Hakkı”nın İhlal edildiği öne sürüldü. Sedef Erken’in oğlu Ozan Barış Sanlısoy’a velayeten yaptığı AİHM başvurusu Türkiye açısından da bir ilk oldu.

AİHM, BAŞVURUYU REDDETTİ
2012’de yapılan başvuruyu 4 yıl sonra 2016’da karara bağlayan AİHM, “Tek bir okulun öğrenciyi reddi, ayrımcılık yapıldığını göstermez” gerekçesi ile başvuruyu reddetti.

4 YILLIK EĞİTİMİNİ TAMAMLADI
Ozan Sanlısoy’un avukat annesi Sedef Erken oğlunun ve diğer otistik çocukların eğitim hakkı için hukuk savaşı verirken 3 yaşında otizim teşhisi konulan Ozan Sanlısoy ise kaynaşma öğrencisi olarak Sait Çiftçi İlkokuluna kabul edildi. 4 yıllık ilköğretim eğitimini tamamlayan Ozan Sanlısoy, geçtiğimiz hafta diğer arkadaşları ile birlikte mezuniyet törenine katılarak, mezuniyet belgesini aldı.

OKULA BAŞLADIĞINDA OKUMA YAZMAYI SÖKMÜŞTÜ
Oğlunun eğitimi için yıllardır hukuk mücadelesi veren avukat Sedef Erken ise yaşadığı süreci şöyle anlattı: “Ozan, okula başladığında kendi kendine okuma ve yazmayı sökmüştü, hem Türkçe hem de İngilizce.. Yani Ozan’ı okula kabul etmedikleri dönem yaşıtlarından ilerideydi. Bunları bizden ya da bir eğitimciden yardım almadan kendi başına yapmıştı.
Sınıf öğretmeni konuyu hiç bilmiyordu, daha önce böyle bir öğrencisi de olmamıştı ancak baştan reddetmek yerine ‘deneyelim’ dedi ve benimle birlikte Ozan’ın bakımını sağlayan yardımcımla sınıfta oturmasına izin verdi.

“ÇOCUKLAR KORKU VE TEPKİYLE DEĞİL MERAKLA YAKLAŞIYOR”
Çocuklar, Ozan’ı kabul etmekte hiç bir sorun yaşamadılar, üstelik her zaman çok iyi anlaştılar ve birbirlerini çok sevdiler. Ozan’ın farklılıkları onlara ilginç geliyordu. Büyüklerin aksine çocuklar bu konulara korku veya tepkiyle değil merakla yaklaşıyorlar. Ozan tabii ki okuldaki eğitimin tümünü diğer yaşıtları kadar yoğun almadı ama hem kendine yetecek kadar şey öğrendi. Hem de sosyalleşmesi açısından çok önemli bir aşamayı geçmiş oldu.”

“OTİZİM KONUSUNDA EĞİTİM VERECEK UZMAN EĞİTİMCİ YOK”
Ozan’ı bundan sonraki eğitimi için yurt dışına götürmeyi hedeflediğini anlatan Erken, “Türkiye’deki okullarda otistik çocuklara eğitim verebilecek uzman eğitimci yok. Her derse ayrı öğretmen geliyor. Hepsini tek tek ikna etmemiz lazım. Ozan da üzülüyor artık aynı şeyleri tekrar tekrar yaşamak istemiyoruz. Eğer burs bulabilirsen Ozan’ı yurt dışında okutmayı hedefliyorum” dedi.


Hürriyet