Yokuş, Türkiye Kamu-Sen Kırıkkale İl Temsilciliği tarafından düzenlenen, "Anayasa çalışmaları kapsamında milli birlik meselemiz" konulu panel öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, 2012 yılını hayal kırıklığı içinde yaşadıklarını belirterek, memur sendika yasasının her ne kadar toplu sözleşme getirmişse de bilindiği gibi hakem kurulu yapısının taraflı olmasının kendilerini hayal kırıklığına uğrattığını kaydetti. Arzularının anayasada tam ve müteşekkil bir halde toplu sözleşme ve grev hakkının işçilere ve memurlara eşit şekilde verilmesi olduğunu ifade eden Yokuş, şöyle konuştu: "Yeniden siyaset hakkı verilmesi lazım. Yani artık çağımız şeffaf demokrasinin öne çıktığı bir dönem bu süreçte maalesef şuanda hem işçiler hem de memurlarımız şuandaki sendika yasalarından yeterince memnun değiller. Yeni düzenlemelere acilen ihtiyacımız var, kamu çalışanları olarak. Biz milli bir anayasa, bir milli mutabakat anayasası olmasından yanayız. Anayasanın değiştirilemez maddelerine dokunmadan toplumu birbirine düşürmeyecek, özgürlüklerin alabildiğine eşit kullanılabileceği bir anayasa istiyoruz. Anayasalar böyle toptan atalım, yeniden yapalım manasıyla olmaz. Bir ülkenin anayasası o milletin yapısına, bünyeye uygun olmalı onun için biz Türk milletinin tüm fertlerinin kendini içinde bulabileceği bir anayasa yapısının oluşmasından yanayız. Eğer biz anayasayı renksiz, ruhsuz, bir anayasa olarak algılamaya başlarsak toplumu da renksiz ve ruhsuz bir anayasanın içine atmış oluruz. Türk toplumu renksiz ve ruhsuz bir toplum değildir. Türk toplumu milli bir toplumdur. Güçlü bir toplumdur ve bizim kendi dinamiklerimize uygun ama kırmızı çizgileri olan, anayasanın değiştirilemez maddelere dokunmadan diğer maddelerde değişiklikler yapılabilir. Uzlaşma sağlanarak yapılırsa daha güzel olur." 

"Devlet yapısı özel bir önem arz ediyor" 

Türk Hukuk Enstitüsü Genel Başkanı Prof. Dr. Ali Akyıldız, Türkiye'de anayasayı yenileme çalışmasının birkaç yıldır gündemde olduğunu belirterek, buradaki hedefin Türkiye'ye daha çağdaş, demokratik bir anayasa kazandırmak olarak görüldüğünü, bu hedefi gerçekleştirirken devlet yapısının özel bir önem arz ettiğini bildirdi. Temel hak ve özgürlüklerde tartışmalar olmakla birlikte genel olarak bütün siyasal odakların, partilerin uzlaşabileceğini düşündüğünü kaydeden Prof. Dr. Akyıldız, şunları söyledi: "Devlet mekanizması öyle bir kurgulanmalı ki yürütme gücü diğer güçleri tahakkümü altına almasın aksi taktirde anayasada siz hangi temel hak ve özgürlükleri gerçekleştirmiş olursanız olun, oraya ne yazarsanız yazın sonuç itibariyle onlar orada kalırlar. Demokratik işleyişe sahip olmazsa eğer devlet, güçlerin birbirini dengelediği bir sistem orada kurulamazsa, güçler arası denge oluşmazsa bütün çaba boşuna olmuş olur. Onun için bu konunun üzerinde hassasiyetle durulması gerekir. Bu bağlamda son dönemde ortaya atılan ve adına Türk usulü denilen başkanlık sistemini inceledim. Hiçbir denge ve denetim mekanizması içermediğini ve tamamen yürütme organının yani başkanın dengelenemeyen bir güce sahip olduğu bir siyasal sistem öngörülmektedir. Bu yanlıştır. Mutlaka sistemin adının ne olduğu çok önemli değil, önemli olan denetim ve denge mekanizmasının kurulmasıdır. Bunu kuracak bir mekanizmanın oluşturulması önem taşımaktadır." Prof. Dr. Akyıldız, Türkiye açısından, parlamenter rejimin bir müktesebat oluşturduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:  "Bu parlamenter rejimin tabi ki aksayan yönleri mutlaka olacaktır her sistemin aksayan yönü olacaktır. Bunlar ihtiyaca göre giderilerek devam ettirilmelidir. Özellikle önerilen şekliyle bir başkanlık sistemi kesinlikle denetim ve denge mekanizmalarından uzak bir yapı ortaya koyduğu için demokratik bir sonuç vermeyecek, insan hakları açısından kaygı verici gelişmelere yol açabilecektir."