DERSİM İÇİN ÖZÜR DİLEDİ

Bozdağ, "Dersim'le ilgili tarihi bir adım atıldı ve o konuda yaşanan acıdan dolayı, haksızlıklardan dolayı ilk defa Türkiye Cumhuriyeti devletinde bir Başbakan Dersimlilerden özür dilemiştir. Bizim Başbakanımız Tayyip Bey özür diledi. Çok çok önemli bir adımdır. Bu noktada başka atılması gereken adımlar varsa onları da atma noktasında kararlıyız" dedi.

DEDELERE MAAŞ

"Tekke ve Zaviyeler Kanunu üzerinde bir tartışmayı Türkiye'nin sağlıklı bir şekilde yapması lazım. Dedelik, Çelebilik, Müritlik, Seyitlik, Babalık gibi alevi kardeşlerimizin kullandığı ne kadar sıfat varsa, kanun yasaklıyor. Bunlara hizmet verilmesini de yasaklıyor. Hizmet verenlere, hapis ve para cezası veriliyor. Daha önce ifade ettim, Tekke ve Zaviyeler Kanunu üzerinde tartışmayı Türkiye’nin sağlıklı bir şekilde sürdürmesi gerekiyor. Bir yandan bu kanun diyor ki, ‘Dedelik yasaktır.’ Öte yandan ‘Maaş verilsin’ deniliyor. Verilmesi lazım. Bu kanun doğru yanlış, tartışması ayrı. Bu kanun burada dururken, maaş gene de verilebilir. Nasıl yaparsınız başka isim altında yaparsınız. Ben bunu konuşuyorum. Çalıştaylarda da bu konuyu konuşuyoruz. Bu kanunu konuşma konusunda ortak yaklaşım yok. Önerilen şey: Dedenin başka bir isim altında nitelendirilerek, ona bir imkan sağlanması yönünde ki, esasında Aleviliğin özüne gibi bir müdahale gibi geliyor bana. Çünkü siz adını değiştiriyorsunuz. Dedenin adını değişmeden versek kötü mü olur? İyi olur. Ama bu noktada, Tekke ve Zaviyeler Kanununu değiştirilmesinde bir ittifak yok.Şu anda dedelik yasak mı? Yasak. Dedelerin hepsi var mı? Var. Hizmet ediyorlar mı? Ediyorlar. Çalışmalarını yapıyorlar mı? Yapıyorlar. Ben bakan olarak veya CHP'nin Genel Başkanı, milletvekilleri dedeleri ziyaret edip, hürmette bulunuyor mu? Bulunuyor. Dedelik yasaklandı diye yok oldu mu? Olmadı. Tarikatlar yok oldu mu? Onlar da olmadı. Şu anda yasaklanan ne kadar tarikat varsa hepsi faaliyette. Herkes, herkesi tanıyor. O zaman yasak olan bir şey nerede, bir anlamı kalmış mı bunun. 'Türbeler yasak' diyor. Ama bakın açık olmayan türbe var mı Türkiye'de? Onun için bizim bu kanunu sağlıklı tartışmaktan korkmamamız lazım, ideolojik yaklaşmaktan vazgeçmemiz lazım ve bunu doğru tartışmamız lazım."

DİYANET KALDIRILMAYACAK

Alevilerin neredeyse tamamının "Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılmasından" yana görüş belirttiğini dile getiren Bozdağ, "Diyanet'in kaldırılması doğru bir şey değil. Çünkü Diyanet bugün ülkemizde önemli bir fonksiyon ifa ediyor" değerlendirmesinde bulundu. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Atatürk'ün kurduğu bir teşkilat olduğunu anımsatan Bozdağ, "Diyanet İşleri Başkanlığı'nın işlevlerini daha iyi yapabilmesi için yapılması gerekenler varsa elbette onların yapılmasından yanayız, o manada da bir adım atılmasına hiçbir zaman karşı olmayız" diye konuştu.

SABİHA GÖKÇEN İSMİ DEĞİŞEBİLİR

"Sabiha Gökçen Havalimanı ile üçüncü köprünün Yavuz Selim olarak belirlenen adının değiştirilmesi gerektiğine" yönelik soru üzerine Bozdağ, "Yavuz Sultan Selim ismini oraya verirken hiç kimse bu Yavuz Sultan Selim devri iktidarında Alevi kardeşlerimize şunu yapmıştır, böyle etmiştir düşüncesiyle o ismi kimse vermedi. İsimler değişmez diye bir kural yok. Ama her ismin arkasından bir şey çıkardığınızda da o zaman hiçbir yere bir isim de bulamazsınız. Niyet nedir? Türkiye'nin ilk kadın pilotunun ismini bir havaalanında yaşatmaktır... Yavuz'un ismi de öyle. Onun da veriliş nedeni başka" dedi.

PALALI DÜZENLEMESİ GELİYOR

Kendisine yönelik yumruklu saldırıda bulunan kişi ile "palalı saldırgan"ın tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine Bozdağ, “Çünkü tutuklama bir tedbirdir. Zorunlu bir kanun hükmü değildir. Otomatik bir tutuklama veya serbest yargılama diye bir kural yoktur. Bir kişi elinde palayla insanların arasına giriyor. Çok vahim bir manzara. Böyle bir durumda siz soruşturma yaparken böyle bir eylemi gerçekleştiren kişiyle ilgili tutuklama tedbirine başvurmadan yargılama yoluna giderseniz, o zaman bu vahim hadiselerin çoğalması gibi bir durum ortaya çıkar.

Diyelim ki biri bakana yumruk atıyor, siz bu yumruk atmanın, geçmişte de Taner Beye, Ahmet Türk Beye başka bazı kişilere de böyle hadiseler oldu, buna ilişkin bir karar vermediğiniz zaman o zaman toplumda bir infial uyanabilir. Başka suçlarla ilgili de böyledir. Orada eğer bir suç üstü hali varsa, vahim bir durum varsa, suç tuplumda infial uyandıracak bir şeyse, tutuklama tedbirine başvurmadan yargılama yolunu tercih ettiğiniz zaman, insanların yargıya güveni de zedeleniyor. Bu güveni korumak için işlenen suçların ortaya koyduğu vahamete, toplumda uyandırdığı algıya da bakmak lazım.

Bu suçlara verilecek cezaların, uygulanacak yaptırımların caydırıcılığına da özen göstermek lazım.Hem hırsızlık hem yaralama hem de başkaca kamu düzenini bozan ve toplumu rahatsız eden konulardaki cezai yaptırımların yeniden ele alınması ihtiyacı çok açık ortada. Bunun değerlendirilmesi lazım. Bu noktada benim bildiğim kadarıyla Adalet Bakanlığı bir değerlendirme yapıyor. Daha önce suçun toplumda infial uyandırması halinde de hakimler tutuklamaya başvuruyordu. Yeni düzenlemede bu yok. Belki yapılacak düzenleme içinde tutuklama nedeninin Ceza Muhakemesi Kanunu'na yeniden konulmasında fayda olduğunu düşünüyorum. Eğer işlenen suç infial uyandırıyorsa orada tutuklama tedbirine başvurulması lazım. Bir bayana karşı taciz yapılıyor. Cezasına baktığımızda basit bir ceza gibi gelebilir ama onun toplumda uyandırdığı havaya baktığımızda o çok büyük bir infial uyandırabilir. Şimdiki mevzuat da cezaya bakıp onu tutuksuz yargılayabilir. Şimdi bu konularda tutuklama nedenleri arasına suçun toplumda uyandırdığı infiali de koymak gerektiğine de inanıyorum."

GEREKİRSE ÖZEL UÇAK

Yurt dışında yaşayan Türklerin oy kullanmasıyla ilgili soru üzerine Bozdağ, yasal düzenlemelerin yapıldığını, buna göre ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde yurt dışındaki vatandaşların bulundukları yerlerdeki konsolosluklarda, hükümetler izin verdiği takdirde başka alanlarda, salonlara kurulacak sandıklarda Türkiye'de mahallesindeki gibir gibi oy kullanacaklarını söyledi.Bozdağ, "Yurt dışındaki vatandaşlarımız, herhangi bir zahmete, masrafa girmeksizin oy kullanabilecek. Şu anda Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ve Dışişleri Bakanlığı bu konuda gerekli hazırlıkları yapıyorlar. Biz de ilgili ülkelerden izin konusunda çalışmaları yürütüyoruz. Herhangi bir aksama, sıkıntı olmayacak. YSK Başkanı ile görüşmemizde bu noktada problem olursa özel uçak dahi tahsis ederiz diye kendisine ifade ettim. Herhangi bir sorun olmayacaktır. Vatandaşlarımız ilk defa evlerinin yanında o kullanacak" ifadesini kullandı.

AYASOFYA MESAJI

Ayasofya Camisi'nin ibadete açılmasına ilişkin soru üzerine Bozdağ, "Ayasofya biliyorsunuz  1934'te müzeye çevrildi. Bakanlar Kurulu kararıyla. Ama orada bir ayrıntı var. Şu anda Ayasofya Müzesi'nin imamı var. Müezzini de var. Yani cami olduğu zaman Atatürk döneminde onun kadrosu var ve Bakanlar Kurulu kararı çıkmasına rağmen bu kadrolar lağvedilmeştir. Şu anda orada bir yerde kılınıyor ve oranın kadrolu imamı ve kadrolu müezzini var, Cumhuriyet'in başından beri. Ve görevlerini yapıyorlar.

BDP’YE TARİH TEPKİSİ

Bozdağ, "Çözüm süreci, adı üzerinde bir süreç. Bunun bir takvimi yok. Bir gün sonra şu, iki gün sonra bu olacak şeklinde bir takvimi yok. Bu, bir süreç, zaman alacaktır. Türkiye'nin 30 yıldır mücadele ettiği bir sorunu, iki günde ortadan kaldırmak elbette mümkün değildir. Bu, zaman alacaktır. Biz, hükümet olduğumuz günden bu yana bu sorunu çözme adına çok önemli adımlar attık. Demokratikleşme paketleri ortaya koyduk ve dünün Türkiye'sinde konuşulmayan pek çok şeyi bugünün Türkiye'sinin normalleri arasına koyduk. Şimdi okullarımızda seçmeli Kürtçe dersleri var, üniversitelerde Kürtçe bölümler var."

Bozdağ, "Bu çıkışın tam olması lazım. Şu ana kadar 'bu çıkış tamamlanmıştır' demenin imkanı yok. Bu çıkışın tamamlanmış olması lazım. Gelinen noktaya bakıldığında arzu edilen noktada olmadığını görüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
 
 Bozdağ, Terör örgütü elebaşlarından Cemil Bayık'ın, 1 Eylül'de paketin geçmemesi durumunda çekilmenin duracağına yönelik sözleri hatırlatılarak, "Çekilme durdu mu, devam ediyor mu?" sorusunu "Sürecin bitmesi gibi bir şey söz konusu değil. Süreç devam ediyor. Çekilme de benim bildiğim devam ediyor. Türkiye topraklarını terk etmesi konusunda bizim beklentimiz henüz gerçekleşmiş değil. Rakamlar, oranlar onların açıkladığı, Demirtaş'ın açıkladığı gibi değil. BDP'lilerin ifade ettiği gibi değil" diye yanıtladı.

SAMİMİ BİR YAKLAŞIM DEĞİL

"BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın çekilmeye dair sözleri, 4 canlı bombanın Türkiye'ye girdiğine dair istihbarat raporları ve derin PKK'nın çekilmediğine dair" iddiaların hatırlatılması üzerine Bozdağ, şunları söyledi:

"Şimdi başka şeyler söyleniyor. Türkiye topraklarını terk etme değil de silahların susması, ölümlerin olmaması. Halbuki, silahların susması bir şey, Türkiye topraklarının terk edilmesi başka bir şey. İkisi birbiriyle aynı şeyler değil. Onu başka bir şeye evirmeye, çevirmeye çalışıyor. Bu, doğru ve samimi bir yaklaşım değil. 'Türkiye'de terör örgütünün hiçbir hareketiliği yok, bir şey yapmıyor' demek de fevkalade yanlış olur. Burada terör örgütünün yaptığı eylemler sonucunda şehit olan bir askerimiz, bir polisimiz yok. Ama baktığınız zaman değişik yerlerde terör örgütünün başka tür eylemlerinin olduğunu hepimiz biliyoruz."