Polis, Şık'ın kitabının basılacağı Kadıköy'deki yayınevinde dün ve bugün olmak üzere iki kez arama yaptı.Ergenekon soruşturması kapsamında Kadıköy'deki İthaki Yayınevi'ne dün yapılan aramanın ardından bugün de arama yapıldı.

Yanınevinin bulunduğu Kadıköy Bahariye Dr. İhsan Ünlüer Ersoy Apartmanı'na öğle saatlerinde gelen Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, tutuklanan gazeteci Ahmet Şık tarafından yazıldığı belirtilen ''İmamın Ordusu'' adlı kitabın dijital kaydının bulunduğu harddiski alarak, aramayı tamamladı.

İthaki Yayınevi Editörü Ahmet Öz, aramaya ilişkin şunları söyledi: ''Savcılık kararıyla dün gece arama yapılmıştı. Bugün İstanbul 12. ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla geldiler. Dün gece söz konusu kitabın dijital ortamdaki kaydı polislerce silinmişti. Bugün de bilgisayarın harddiskine el koydular. Kitabın dijital kopyasını bulundurmak yasak, mesele bu. Harddiskin içerisinde başka çevirilerimizde vardı. İşimiz fiili olarak durmuş durumda. Harddiski geri vereceklerini söylediler.''

Tüm dökümanlara el konulacak

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteci Ahmet Şık'tan elde edilen kitap taslağının doküman ve tüm nüshalarına el konulmasına karar verdi.

"Varsayım üzerine gelmişler"

Polis ekipleri, İthaki Yayınevinin, Bahariye Caddesi Dr. İhsan Ünlüer Sokak'taki ofisinden, yaklaşık 7 saat süren arama çalışmasının ardından ayrıldı.

Aramadan sonra gazetecilere açıklama yapan yayınevi sahibi Ünal Koçan, halen çok büyük bir şaşkınlık yaşadığını belirterek, polislerin genel olarak Ahmet Şık'ın kitaplarını sorduklarını söyledi.

Koçan, ''Bu kitabı bizim yayımlayıp yayımlamayacağımız bile belli değil. Basılmamış bir kitapla ilgili varsayım üzerine gelmişler'' diye konuştu.

Arama sırasında yayınevinde bulunan Editör Ahmet Öz ise Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün emriyle arama yapan polislerin, Ahmet Şık'ın daha önce yayıneviyle çalışırken bir kopyasını kendisine gönderdiği kitabı almaya geldiklerini söyledi.

Polislerin o kopyayı aldığını, bilgisayardaki elektronik dokümanı da imha ettiğini kaydeden Ahmet Öz, gün içinde konuyla ilgili ayrıntılı bir açıklama yapacaklarını ifade etti.
Gazetecilerin, ''Kitabın basımıyla ilgili bir hazırlığınız var mıydı?'' şeklindeki soruları üzerine de Ahmet Öz, herhangi bir hazırlıkları olmadığını, buraya henüz iki gün önce taşındıklarını ve halen taşınma işleriyle uğraştıklarını söyledi.

Ahmet Şık'ın eşiyle telefonda görüştüğünü bildiren Ahmet Öz, şöyle konuştu:
''Galiba telefonları dinlediler. Kitabın ilk 20 sayfasını bile okumadım. Baskıyla ilgili bir hazırlığımız yoktu. İçeriden sadece kitabı aldılar. Aramanın uzun sürmesi, teknik sorunlardan kaynaklandı. Savcı Zekeriya Öz'ün kitapla ilgili bir kanısı var, ona istinaden gelmişler. Ahmet Şık tutuklanmadan önce kitabın yayımlanmasına vaktimiz olmadı, o da başka yayınevleriyle görüşüyordu.''

Ahmet Öz, arama yapılırken içeride sadece yayınevi sahibi ve kendisinin bulunduğunu aktararak, ''Geniş bir arama diyemeyiz. Kitabın bulunduğu maili ben açtım. Aramalar eş zamanlı olmuş. Topkapı'daki matbaaya, buradaki ofise ve yayınevinin Kadıköy'deki önceki binasına gidilmiş, tebligat bırakılmış'' dedi.

 

CHP'den tepki: Korkuyorlar

CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Ergenekon soruşturması kapsamında İthaki Yayınevi'nde bugün yapılan aramanın, yayınlanacak ''İmamın Ordusu'' adlı kitaptan korkulduğu için yapıldığını öne sürerek, ''Yayınevine girenler, İçişleri Bakanlığına bağlı polisler mi, yoksa imamın orduları mı?'' diye sordu.

Anadol, TBMM'de düzenlendiği basın toplantısında, ''Bugün, iktidarın adına 'ileri demokrasi' dediği rejimin, aslında demokrasinin üzerinde paspas gibi tepindiği, hukuk kurallarının hiçe sayıldığı bir gün'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, CHP'yi sürekli eleştirdiğini ifade eden Anadol, ''Tarih bilgisi de yeterli olmadığı için sık sık yanlış yapar. Ben kendisine yardımcı olayım. Ülkede, çok partili yaşama geçiş sancılarının yaşandığı bir dönemde, demokrasinin çocukluk hastalıkları egemendi. CHP'nin en büyük ayıbı, günahı Tan Matbaası olayıydı. Bunu eleştiriyorum, kınıyorum' diye konuştu.

Daha çıkmamış bir kitabın, ''basılacağı'' varsayımıyla yayınevine girilmesinin Anayasa suçu olduğunu savunan Anadol, şöyle devam etti:

''Bu suçu işleyen iktidarın uygulaması karşısında, kınamayı falan az buluyorum. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak utanıyorum. 'İleri demokrasi' denilen rejimin nereye geldiğini, 'yetmez ama evet' diyenlere ibretle gösteriyorum. Bunlar, bu durumda ne yapacaklar acaba? 'Ergenekon' soruşturması kapsamında gazeteci Ahmet Şık tutuklandı ve Başbakan, 'gazetecilik faaliyetleri dışında eylem yaptığı için tutuklananlar var' dedi. Ahmet Şık'ın başka ne işi var? Hangi eylemi var? Kitap yayınlıyor, adam gazeteci...

Yayınevinin sahibi, ''basılmamış bir kitapla ilgili geliyorlar'' diyor. Arama sırasında polislerin, 'kitabın kopyasını almak üzere Savcı Zekeriya Öz'ün emriyle geldiklerini' söyledikleri aktarıldı. Polisler, kitabın kopyasını alıyor, elektronik dokümanı da imha ediyorlar. Polisin böyle bir yetkisi yok. Anayasa suçu işliyorlar. Savcı Öz'ün, kitapla ilgili bir kanısı varmış ona istinaden gelmişler. Kanısı olması bile yetiyor. Yayınlanacak 'İmamın Ordusu' adlı kitaptan korkuyorlar. Yayınevine girenler, devletin İçişleri Bakanlığına bağlı polisler mi, yoksa imamın orduları mı?''
 

''İntikam duygusuylu haraket ederek..."

İşlenen bu suçun ortada kalmaması gerektiğini ifade eden Anadol, yayınevine giren polisler hakkında soruşturma açılmasını istedi. Anadol, ''Aksi halde yayınevine devletin polislerinin girdiğine ikna edemez. Onlar polis değil, imamın ordularıdır'' dedi.

Adalet Bakanı Ahmet Kahraman'ı, Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkında işlem başlatması çağrısında bulunan Anadol, ''Zekeriya Öz'e dava açan Gazeteci Müyesser Yıldız'ın da intikam duygusuyla hareket edilerek tutuklatıldığını'' ileri sürdü.

''Gazetecilik faaliyeti dışındaki eylem'' söylemiyle tutuklamalar yapıldığını hatırlatan Anadol, ''Nedim Şener'in, Ahmet Şık'ın ve Müyesser Yıldız'ın, gazetecilik dışındaki eylemlerini bir söyleyin. Bu, ileri demokrasi falan değil takunyalı faşizm'' diye konuştu.


AA