İSTANBUL - Siyasi parti liderlerinin meydanlarda yükselttiği ‘referandum gerilimi’ sivil toplum kuruluşlarına da sıçradı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bitaraf olan bertaraf olur” sözlerinin üzerine Hak-İş Başkanı Salim Uslu’nun da TÜSİAD ve TOBB’u kastederek “Sessiz kalanlar sivil toplum kuruluşu değil, sivil toplum konsomatrisidir” sözleri adeta infial yarattı.

İşveren ve işçi konfederasyonları bu sözlerle ‘sivil toplumun baskı altına alınmaya çalışıldığını’ açıkladı. Hak-İş Başkanı Uslu ise sözlerinin arkasında durdu ve “Bu benzetmeyi küfür gibi görmelerini hayretle karşılıyorum” dedi.

Hak-İş Başkanı Uslu’nun sözlerine ilk yanıt önceki gün Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner’den geldi. Boyner, Hak-İş Başkanı’nın ‘terbiye sınırlarını’ aştığını söyledi.

Uslu’ya dün de işçi ve işveren konfederasyonları tepki gösterdi. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Tuğrul Kutadgobilik, ‘konsomatrislik yapıyorlar’ gibi açıklamaların kullanılmasına kesinlikle karşı olduklarını belirtirken Başbakan Erdoğan’ın tavrını da eleştirdi.

‘O DA AK PARTİ İLE BİRLİKTE GİDER’
Erdoğan’ın STK’ları tavır almaya zorlamasının doğru olmadığına dikkat çeken Tuğrul Kudatgobilik, “Herhangi bir Avrupa ülkesinde başbakan bu türden bir zorlamaya girmez” dedi.

TİSK Başkanı, kendilerinin anayasa referandumundaki tavırlarının da oldukça net olduğunu hatırlatarak, paketin çalışma hayatıyla ilgili düzenlemelerinin sanayiye zarar vereceğini, bu düzenlemelerin referanduma dahi sunulmaması gerektiğini ifade etti. Kudatgobilik, “Bu konuyla ilgili 3 bin 600 mektup yazdık. Biz TOBB ve TÜSİAD gibi değiliz” diye konuştu.
İşçi cephesinden de Hak-İş Başkanı’nın tavrına sert eleştiri geldi. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Uslu’nun ‘konsomatris’ benzetmesini “AK Parti ile birlikte var olanlar AK Parti ile birlikte gitme telaşı içerisine girmişlerdir” sözleriyle yorumladı. Uslu’nun hezeyan içinde olduğunu söyleyen Çelebi, “İktidarın sürdürdüğü baskıya, tehdide ve yalana dayalı referandum kampanyası, yandaşlarının da düzeyini belirlemektedir. Bir işçi konfederasyonu başkanı olarak insanlara ve kurumlara hakaret edecek kadar kendinden geçen, neyi temsil ettiğini unutan bir insan için söylenecek söz bulmak zordur. Bunu zavallılık olarak bile nitelemek yetersiz kalmaktadır. Üzüntümüz, bunun Hak-İş üyelerinin üzerinden yapılıyor olmasıdır. Salim Uslu, üyelerinin vekâletini kullanarak, emekçilere hakaret ederek, aldığı vekaleti de kötüye kullanmaktadır” dedi.

USLU SÖZÜNÜN ARKASINDA DURDU
Bu tepkilere rağmen Salim Uslu dün yaptığı yazılı açıklamayla sözlerinin arkasında durdu. Uslu, “Hiçbir şekilde kurumları taciz etmek anlamına gelmediği bilinen bir benzetmeden yola çıkanların, bunu küfür gibi değerlendirmesini hayretle karşılıyoruz” görüşünü dile getirdi.
KESK Genel Başkanı Sami Evren de Uslu’ya tepki gösterdi. Evren “Krizde emekçiler bedel ödemeyeceğiz derken TÜSİAD ve TOBB ile birlikte çarşıda pazarda alışveriş çağrısı yapan Uslu, o iki örgütten de uzak değildir. Bu yüzden açıklamaların baskı unsuru oluşturma yönü var. Ayrıca Hak-İş Genel Başkanı Uslu’nun kadınları küçümseyici, cins ayrımcı sözleri olduğu da unutulmalı” diye konuştu.



KESK: USLU TUTARSIZ DAVRANIYOR
Evren TÜSİAD’ın sorgulanacaksa 70’li yıllardaki hükümet düşürmek isteyen gazete ilanlarının, 28 Şubat’a destek veren TOBB ve TÜSİAD açıklamalarının mantığının sorgulanması gerektiğini ifade eden Evren “Referandumda bu tarz açıklama yapan Hak-İş’in yandaş ilişkileri de sorgulanmalıdır” dedi.

KESK Genel Başkanı Evren hem sivil toplum örgütlerinin hem de sendikaların siyaset yapma hakkı olduğunu belirtip tartışma yapılırken, eleştiri söylenirken örgütlerin istikrarlı olması gerektiğini vurguladı. Evren, “Hak-İş’in tavırlarında istikrar yok” görüşünü dile getirdi.

‘K’NIN ANLAMI BAŞKA
“STK’nin K’si bazı sivil toplum kuruluşlarında başka anlama geliyor. Ama şimdi örneğini vereceğim kuruluşları ifade ederken sivil toplum konsomatrisleri diye söyleyeceğim. 24 Eylül 2001 yılında Hak-İş’in de içinde olduğu bir ilan yayımlandı. Anayasanın değiştirilmesine ‘evet’ demek için sivil toplum kuruluşu diye zannettiğim TOBB, TÜSİAD, TİSK, TESK, TÜRK-İŞ, DİSK, Türkiye SİAD Platformu ve Sektörel Dernekler Platformu ile dört büyük gazeteye ilan verdik. Sonra bugün baktık ki beraber imza attığımız bu arkadaşların hiçbirisi yanımızda yok. Bunlar sivil toplum konsomatrisidir.”

ARTIK TEHDİT BAŞLADI
“Hak-İş Başkanı’nın sapla samanı karıştıran polemik çabası, kendi aczinin bir ifadesi olmaktan ibaret kalsaydı zaten herhangi bir cevap gerektirmeyecekti. Ancak bu örnekte de görüldüğü gibi, tercih açıklama baskısı ve baskının tehdit aşamasına ulaştığı propaganda dönemi, kurumların bile dillerinin ayarının tamamen kaçmasına imkân tanımaktadır. Talihsizliğin de ötesinde artık etik kavramların dışında kalan bu hakaretler, ülkemizin içinden geçmekte olduğu siyasi iklimin, çeşitli kesimleri ne boyuta kadar deformasyona uğrattığı yolunda tarihe kara bir örnek olarak kaydedilmiş bulunmaktadır.”

ZAVALLILIK AZ KALIR
“İktidarın sürdürdüğü baskıya, ve tehdide dayalı referandum kampanyası, yandaşlarının da düzeyini belirlemektedir. Hırs ve korku içinde kendilerinden olmayan herkese akıl almaz biçimde saldırmayı âdet haline getiren bu anlayışın son örneğini Hak-İş’in Genel Başkanı Salim Uslu vermiştir. Uslu’nun sağlık durumu, ruh hali artık endişe verici bir noktaya gelmiştir. Bir işçi konfederasyonu başkanı olarak insanlara ve kurumlara hakaret edecek kadar kendinden geçen, neyi temsil ettiğini unutan bir insan için söylenecek söz bulmak zordur. Bunu zavallılık olarak bile nitelemek yetersiz kalmaktadır.” (Radikal)