Selçuk Yöntem’in dilli kaşarlı tost yiyip Bambi Büfe’den 350 bin lira kazandığı davanın müsebbibi benim...

Önce herkesin yanlış bildiği noktayı düzelteyim;

Selçuk Yöntem o davayı, dilli kaşarlı tost yerken çekilmiş fotoğrafı Bambi Büfe’nin duvarlarında ya da menüsünde kullanıldığı için açmadı...

Sonuçta yıllardır Bambi’nin duvarlarında ve menüsünde mekana yemek yemeye gelen pek çok ünlünün fotoğrafı yer alıyor...

Sadece Bambi’nin de değil, şehrin pek çok kebapçısının, restoranın, köftecisinin yaptığı bir uygulama bu...

Selçuk da deli değil ya, bunun için dava açmaya kalksın...

Peki ne oldu?

Anlatayım...

Üç yıl önce Magazin Gazetecileri Derneği’nin ödül töreni vardı...

Selçuk Yöntem de o dönem sunduğu Büyük Risk’le en iyi yarışma ya da sunucu ödülü alacak...

“Birlikte gidelim mi” dedi bana...

Taksim CVK Otel’deki törene gittik, sandalyelerde MGD’nin o geceki ödül töreni için hazırladığı dergiler vardı...

Kuşe kağıda basılmış kitapçık demek daha doğru...

Ben kitapçığı karıştırmaya başladım... O da ne; tam sayfa tost yiyen bir Selçuk Yöntem fotoğrafı çıktı karşıma...

Bambi Büfe dergiye ilan vermiş...

İlanda başka ünlünün fotoğrafı da yok, tek başına Selçuk kullanılmış...

İlan metninde ne yazıyordu şimdi hatırlamıyorum ama Selçuk’un dilli kaşarlı pozu gözümün önünde...

“Bu ne abi ya” dedim ben gayriihtiyari olarak...

“Yuh yani bu kadarı da olur mu, adamlar ilanlarında seni kullanmışlar” falan dedim...

“Şu dergiyi versene bana” dedi...

O geceden hem ödül hem de o dergiyle ayrılmıştı Selçuk Yöntem...

Dava açtığı konu da bu...

Kendisinden izinsiz bir başka mecrada fotoğrafının ilan olarak kullanılması...

Yani Bambi’de ya da başka kebapçıda kendi izinleriyle çektirdikleri fotoğrafı olan ünlüler davaya açmaya kalkmasın, kaybederler...

Selçuk Yöntem’in meselesinin iç yüzü budur...

350 bin lirayı eğitim kurumuna bağışlayacak

Haberin Kelebek’e manşet olduğu perşembe sabahı iki-üç günlüğüne gittiği Londra’dan aradı Selçuk Yöntem...
“Herkes beni arıyor... Bu dilli kaşarlı lafını yazmak senin işin değil mi” dedi...
“Vallahi Selim buldu” dedim, gülüştük...
Üç yıldır süren bu davada Bambi Büfe’nin sahiplerinin zaman zaman bana son derece iyi niyetle arabuculuk teklif ettikleri de oldu...
“Selçuk Bey’le bizi tanıştırır mısın... Davayı geri çekse, anlaşsak” falan dediler...
Ben bunları ilettim de Selçuk’a...
Ama ilk günden beri, “Ben bu davadan kazandığım tüm parayı eğitim kurumlarına bağışlayacağım” deyip duruyordu...
Geçen sabah Londra’dan aradığında, “350 bin lira da iyiymiş be... Paranın 350’de biriyle güzel bir kırmızı şarap açsaydık bari” dedim...
Bunun üzerine epey bir geyik çevirdik... Sonunda Selçuk Yöntem, “Biliyorsun paranın tamamı eğitim kurumlarının... Çocuklara helal olsun” dedi...