12 Haziran seçimlerinin kritik bir anlama sahip olduğunu ifade eden Kramer, yeni anayasa konusunun AK Parti'nin seçimlerde alacağı başarıya göre şekilleneceğini söyledi. Ünlü siyaset bilimci, "Erdoğan, yüzde 40'ın oldukça üzerinde elde edeceği bir sonuçla yeni anayasayı gündemine almak zorundadır. Tam anlamıyla bir sivil anayasa yapılabilirse artık derin devlet önemini kaybedecektir." dedi. Anayasa Profesörü Ergun Özbudun'un hazırladığı taslaktan da çok fazla uzaklaşılmaması gerektiğini ifade etti.

Alman siyaset bilimci Kramer, Türkiye konulu bir panel dolayısıyla geldiği Viyana'da Zaman'a Türkiye gündemini değerlendirdi. Kramer'e göre 12 Haziran'daki seçimler halkın yıllardır özlemini çektiği sivil anayasa açısından belirleyici olacak. Prof. Dr. Ergun Özbudun ve ekibinin 2007'de hazırladığı taslağın temel konuları içinde barındırdığına dikkat çeken Kramer, bu taslaktan çok fazla uzaklaşılmaması gerektiğini belirtti.

CHP'nin inandırıcılık sorununu Kılıçdaroğlu da gideremedi: Anamuhalefetteki değişimi de değerlendiren Alman siyaset bilimci, Baykal yönetimindeki CHP'nin inandırıcı olamadığını, halefi Kemal Kılıçdaroğlu'nun da bunu henüz başaramadığını ifade etti. Kılıçdaroğlu'nun söylediklerinin tamamen vaatlerden oluştuğunu ve bunların uygulanıp uygulanamayacağının belli olmadığını kaydederken, CHP liderinin seçimlerden iyi bir sonuçla çıkmazsa partinin başında kalmasının zor olacağını ifade etti. CHP'nin anayasa sürecindeki tavırlarını tahmin etmenin çok zor olduğu tespitinde bulunan Kramer, ''Partinin politikası garip bir şekilde pozisyonel-stratejik olmayan ve fazla taktiksel olan siyaset tarzı henüz koltuğunda tam anlamıyla sağlam oturamayan Kılıçdaroğlu için de geçerli.'' dedi.

Erdoğan, inançlı ve Türk milliyetçisi: 'AK Parti hükümetinin Türkiye'yi İslamlaştırdığı' yönündeki iddiaların sorulması üzerine Kramer, İslamlaşmanın bazı Arap ülkeleri için kullanılabileceğini ancak AK Parti'nin böyle bir durumla alakasının olmadığını söyledi. Partinin taraftarları arasında muhafazakâr, Türk ahlak ve değer yargılarına ciddi vurgu yapan bir eğilimin olduğunu anlattı. Başbakan Erdoğan'ı 'inançlı, Müslüman ve milliyetçi' olarak tarif eden Kramer, bu niteliklerin Kemalist ve laikçi sekülerler için büyük bir toplumsal, politik ve ideolojik sorun teşkil ettiğini kaydetti.

Avrupa'da artan ırkçılık konusu, sosyal sebeplere dayanıyor: Avrupa'da artan ırkçılık konusunu sosyal sebeplere dayandıran Kramer, Avrupa'nın kendi varlığını sorguladığını, yeni ve bilinmeyen şeylere karşı tepki gösterdiğini anlattı. İslam'ın Avrupa halklarının büyük bir bölümü tarafından 'yabancı' kabul edildiği tespitinde bulunan Kramer, Türkiye'nin klasik söylemlerle AB'ye giremeyeceğine dikkat çekti. AB topluluklarının iknası için sıradan insanların da anlayabileceği argümanlara ihtiyaç olduğunu sözlerine ekledi.

Balyoz planı asılsız değil: Kramer, Balyoz gibi darbe planlarının asılsız olmadığını, 2003 yılının Türkiye'sinde Ergenekon'un darbe yapabileceğini, ancak bugünkü şartlarda bu ihtimalin zayıfladığını söyledi. Ordudaki bazı kişilerin her zaman darbe planı yapabileceğini, bunun için gerekli silah ve güce sahip olduklarını, ancak uygulamada bunun ancak askerî bir dikta ile mümkün göründüğünü bildirdi. Çünkü darbenin toplumdan destek bulamayacağını ve bunun Ergenekon sürecinin bir sonucu olduğunu ifade etti.

Ergenekon sanıklarının aday olması problemli

Türkiye uzmanı Alman bilim adamı, Ergenekon davasını ise 'büyük hukukî ve politik bir süreç' şeklinde tanımladı. Cumhuriyet Gazetesi'ne saldırıdan darbe planlarına kadar birçok olayı içinde barındıran sürecin mahkemelerin personel ve malî sıkıntıları yüzünden hukukî olarak sonlandırılamadığına işaret etti.

Ergenekon sanıklarının seçimlerde muhalefet partilerinden aday olmasının ise 'problemli' olduğunu vurgulayan Kramer, bu tercihin CHP'nin demokratik görünüşünü güçlendirmediğini anlattı. Heinz Kramer, şu görüşü dile getirdi: ''Bu isimlerin aday gösterilmemesi gerekirdi. Eğer Ergenekon AK Parti'nin ürettiği bir şey olsaydı, ki öyle değil, bu adaylar anlaşılabilirdi. CHP, bu şekilde oy kazanacağını düşünüyor ancak bence kazanamaz. Bence parti içerisinde ciddi bir gerçeklikten uzaklaşma hakim. Türkiye'deki hava ve Erdoğan'ın gücü tahmin edilemiyor. Tabii ki partinin bir şekilde Baykal geçmişinden kurtulması lazım. Parti Türkiye'nin geleceğini yansıtmıyor. Bu şekilde yeni CHP oluşturulamaz. Ecevit'in dönemindeki CHP'ye benzer bir parti var, eski fikirleriyle yola devam eden eski isimler.''

Gülen cemaatiyle ilgili iddialar komplo teorisi

Alman siyaset bilimci Kramer, Türkiye'de son dönemde yaşanan kitap toplatma olayı ve Gülen cemaati hakkında ortaya atılan iddiaları 'komplo teorisi' olarak değerlendirdi. Kramer, toplatılan kitapta verilen bilgiler ve iddiaların hiçbir dayanağının olmadığını ifade etti. Gülen'e ya da AK Parti'ye yakın olan ya da seven kişilerin önemli noktalara gelebileceğini ancak bunun da bir toplumda oldukça normal bir durum olduğunu söyledi. Hareketteki kişilerin de insan olduğunu ve ilişkiler kurduklarını ifade eden Kramer, ancak bunun Türkiye'nin dönüştürüldüğüne dair bir delil olamayacağını söyledi. Kılıçdaroğlu'nun Avusturya medyasında çıkan "AK Parti kendi derin devletini kuruyor." sözlerini de gerçekçi bulmayan Kramer, kendi ekibiyle çalışan AK Parti'nin yaptığının daha önceki iktidarlardan farklı olmadığını söyledi.(Zaman)