Prof. Dr. Adalı, Yalova Üniversitesi Genç Hukukçular Kulübü'nce YÜSEM Konferans Salonu'nda düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, eski anayasalar ile bugünkü anayasayı kıyasladı.

Eskiden bir üstün, astını görevden çok rahat alabildiğine, bu tasarruf üzerine mahkemeye hakkını aramaya dahi gidilemediğine işaret eden Adalı, "Böyle bir dava açılamazdı. 'Görülen lüzum üzerine' diyerek görevden alınabiliyordu. Bir toplu iğneden, bir 'görünen lüzum' üzerinden ve benzerlerinden, şimdi hak ve hürriyetlerin sonsuz olmasını iddia etmeye, istemek, talep etmeye kadar geldik. Hakikaten Türkiye çok iyi bir yol aldı" dedi.

-"Türkiye'de halk, 1950'de vatandaş oldu"-

Adalı, gelişmenin sonunun olmadığına dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Ne kadar ekonomik bağımsızlığınızı elde ederseniz, onlar, hakları o kadar rahat ve imkanı geniş şekilde arayabiliyorlar. Eskiden avukat da yoktu. Yani okumuş insan zaten yoktu. Türkiye'nin eğitim, sağlık en büyük derdiydi. Şimdi her şeyin çözülmüş durumunu görerek daha farklı şeyler istiyorsunuz. Hakların aranması için protestolar yapılıyor. Eskiden böyle protestolar yoktu. Türkiye'de halk, 1950'de vatandaş oldu. O vakte kadar tebaaya bağlıydı. İktidara yakın olanlar her türlü imkana sahipti."

Türkiye'de yaşanması gerek bir süreçten geçildiğine değinen Adalı, şöyle konuştu: 

"Bu da bir gelişim süreciydi. Bunları yaşamak lazımdı. Toplum olarak bu millet çok zorluklardan, badirelerden geçti. Şimdi daha farklı boyut kazandık. Batı'ya baktığımızda Amerika'da, Avrupa'da daha farklı şeyler istiyorlar. Biz onlara ulaşalım diye, onların mevzuatıyla yakınlaşmak, AB'nin yanında olmak, onların usulleri, erkanıyla halleşmek istiyoruz. Bunun nedeni daha da tekamül ve tekemmül edilmek istenmesidir. Bu süreç yaşanacak. Bir vesayet rejimi vardı. Şimdi biz o muazzam günlerden geçtik. İlk defa sivil bir anayasa yapma arzumuz belirdi. Sivil anayasa yapma dün için erkendi. Dün yapsaydık boyunuzun ölçüsünü size verirlerdi. Yarına bırakırsak çok geç kalır. Tam zamanında bir sivil anayasa talebi, isteği, iradesi ortaya çıktı. İnsanlar bizzat kendilerine göre bir elbise dikmeye çabalar oldu. Bugüne kadar bize her şey lütfedilmişti, bildiğiniz gibi."

Prof. Dr. Adalı, "demokrasinin bir kavga rejimi" olduğunu öne sürerek,

"Demokrasi, en iyi dedikleri rejim... Çıkarların uğruna insanların ve grupların birbirlerini yedikleri sistemdir. Fakat bunun usulü önemlidir. Demokrasi, kanunların gösterdiği yoldan hak aramadır. Demokrasi çatışma, çekişme, kavga, gürültü ama mutlaka bir ikili görüşme, diyalojizm ve sonunda bir mutabakattır. Demokrasinin zafiyet gibi görünen başta kavgaya dayalı durumu sonunda diyalog, müzakere neticede konsensüs, bir beraber karar vermedir. Başka rejimlerde bu yok" diye konuştu.

Konferansı, Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Niyazi Eruslu, Baro Başkanı Cevdet Bekler, Çınarcık Kaymakamı Levent Şenol Elmacıoğlu da izledi.



AA