Gerçeker, ''Aslında 10 yıl içinde bir davanın bitirilememesi anormal bir durum. Bunun sorumluluğu yasaları uygulamacı olan hakim ve savcılarımızda değil. Bu yasal düzenlemeyle yapılmış bir kural olduğuna göre, bu kural beğenilmiyorsa, eleştiriliyorsa yasa koyucu tarafından her zaman değiştirilebilir'' dedi.
    
Gerçeker, Yargıtaydan ayrılırken gazetecilerin sorularını yanıtladı.
    
Hasan Gerçeker, kararın, Dairenin takdirinde olduğunu ve örgütlü suçların bu kapsama girdiğini söyledi. Tutukluluk süresini belirleyen Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 102. maddesinin yılbaşında yürürlüğe girdiğini, örgütlü suçlarda tutukluluk süresinin 2 kat artırılacağına dair de bir hüküm bulunduğunu anımsatan Gerçeker, ''9. Ceza Dairesi demek ki böyle bir değerlendirme yaptı. Tutukluluk sürelerinin 10 yıl olması gerektiğini karara bağladı. 10 yıllık süre, sadece CMK 250. maddeye göre kurulan ağır ceza mahkemelerinin, özel yetkili mahkemelerin görev alanına giren suçlarla ilgili süre. Diğer ağır ceza mahkemelerinin görevlerine giren suçlarda 2 yıl artı 3 yıl olarak uygulanacak. Yani onların uygulamasına göre, en fazla 5 yıl olacak'' diye konuştu.

Yargıtay: Örgütlü suçlarda azami 10 yıl haberi için tıklayınız
    
Bir gazetecinin, ''10 yıllık süre hesaplaması doğru mu?'' sorusu üzerine Gerçeker, şunları söyledi:
    
''Doğru mu, yanlış mı olduğunu söylemek durumunda değiliz. Değişik farklı yorumlar yapılıyor. Bu şekilde de yorumlanabilir, başka şekilde de düşünülebilir. Bu biraz da maddenin zafiyetinden kaynaklanıyor. Maddenin daha açık olması böyle bir yorum farkını ortadan kaldırırdı. Mesela aynı maddenin birinci fıkrası çok açık. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına girmeyen suçlarda tutukluluk süresi 1 yıl bu süre en fazla 6 ay uzatılabilir deniyor. Yani 1,5 yıl. Burada herhangi bir tereddüt yok. İkinci fıkradaki yazılış şekli, bu tür yorum farklılıklarına neden oluyor. Bunun biran önce giderilmesi gerekir. Eğer uygulamada öyle bir sıkıntı oluyorsa, olur mu olmaz mı bilemeyiz. Bu 9. Ceza Dairesinin verdiği bir karar. Başka dairelerin önüne de böyle sorunlar gelebilir. Onlar da belki aynı şekilde uygulama yaparlar, belki farklı uygulama yaparlar ama bunun bir şekilde istikrarlı bir çözüme kavuşturulması gerekiyor.''
    
Gerçeker, tutukluluk sürelerinin 10 yıl gibi uzun bir süre olması nedeniyle Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince mahkum edildiğini belirterek, ''Bu tabii çok üzücü. Konunun o yönüyle de konuşulup ona göre yeniden gerekli bir yasal düzenleme yapılması söz konusu olabilir'' dedi.
    
''Adil yargılama ilkesi ile 10 yıllık tutukluluk süresi çelişmiyor mu'' sorusuna karşılık Gerçeker, ''Elbette bu kadar uzun bir tutukluluk süresini kimsenin kabul etmesi mümkün değil. Ama bunun nedeni yargının iş yükünün çok fazla olması, alt yapı sorunlarının büyük boyutlarda olması davaların uzamasına neden oluyor. Aslında 10 yıl içinde bir davanın bitirilememesi anormal bir durum. Bunun sorumluluğu yasaları uygulayıcı olan hakim ve savcılarımızda değil. Bu yasal düzenlemeyle yapılmış bir kural olduğuna göre, bu kural beğenilmiyorsa, eleştiriliyorsa yasa koyucu tarafından her zaman değiştirilebilir.''



AA