Arzu ALP

 
İZMİR - Taahhüt mağdurları bir araya gelerek imece usulüyle topladıkları paralarla İzmir'de yerel gazeteye ilan vererek yardım istediler. "Suçlu değil, borçluyuz" başlığını taşıyan ilanda Başbakan Erdoğan'a seslenen mağdurlar, şu açıklamayı yaptılar: "Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bu ülkede hiç kimse borcundan dolayı cezaevlerine girmeyecek demişti; şimdi hiç kimse borcundan dolayı cezaevlerinden çıkamıyor. 1932'den beri bu utanç yasası, Taahhüdü İhlal Yasası kalkmalıdır. Bu tazyik hapis cezaları 4. yargı paketine eklenmelidir. Suçlu değil borçluyuz. Bu suçtan 20 bin kişi açık cezaevlerinde, 250 bin kişinin de cezaevine girmemek için ya evlerini ya da köylerini terk ettiğini biliyor muydunuz? Büyüklerimizin, sayın  Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın ve Adalet Bakanımızın merhametlerine sığınıyoruz. Evlerimize dönmek, açık cezaevlerinden çıkıp borçlarımızı ödemek istiyoruz."
 
İmza kampanyası başlattılar
 
Taahhüt Mağdurları Sosyal Sitesi aracılığıyla seslerini duyurmaya çalışan mağdurlar, bir ay önce başlattıkları imza kampanyasında 2 bin 500 imzaya ulaştı. İmza sayısı 5 bini bulduğunda TBMM'ye sunulacak. Mağdurların seslerini duyurabilmeleri amacıyla internet sitesi kurulmasına öncülük eden Cüneyt Özdemir, 4 yıl önce çek mağdurları için kurulan sitenin bugün taahhüt mağdurlarının sesi olmaya devam ettiğini söyledi. Borç nedeniyle hapis yatanların mağduriyetine dikkat çeken Özdemir, bu mağdurların seslerini duyurabilmek amacıyla imece usülüyle para toplayarak İzmir'de bir yerel gazeteye ilan verdiğini belirtti.
 
Özdemir, dünyada böyle bir uygulamanın olmadığını dile getirerek, 4. yargı paketinde bu sorunla ilgili bir düzenleme yapılmasını istedi. Mağdurların bir ay önce imza kampanyası başlattığını belirten Özdemir, imza sayısının 2 bin 500'e ulaştığını, 5 bine ulaştığında TBMM'ye sunulacağını bildirdi.
 
'Kanun borçlunun evini talan ettiriyor'
 
80 yıldır yürürlükte olan İcra İflas Kanunu'nun borçlunun evinin talan edilmesine yol açtığını, ev eşya hacizleri ile ailelerin mağdur edildiğini hatırlatan Özdemir, "Binlerce baba, eş ve çocuklarına karşı borcu sebebiyle evinden eşya kaldırılmasına neden olma mahcubiyeti yaşıyor, evinden eşya kaldırılan babalar, eşi ve çocukları karşısında saygınlığını kaybettiği gibi toplum karşısında da statü kaybına uğruyordu. İcra takibinin mağduru, bu duruma neden olan kişi değil, biçare eş ve çocukları oluyor. 2012'de İcra İflas Kanunu'nda yapılan değişiklikle ev eşyalarının haczine sınırlama getirildi. Fakat ev veya iş yeri eşyalarının acımasızca sürdüğü günlerden kalan icra iflas kanunu 340. maddeye istinaden verilmiş ödeme taahhütleri var ve bu taahhüt altındaki imzalar ise büyük çoğunlukta evine gelen haciz nedeniyle imza atan ev hanımlarına ait. Öyle bir kanun düşünün ki eşin, babanın borcundan dolayı yapılan hacizde evde yaşayan diğer aile bireyleri konu komşuya rezil olmamak, icra memurlarının eşyaları almasını engellemek için uzatılan her evrağın altına imza atıyorlar. Daha sonra o psikoloji ile öngöremedikleri bir cezanın muhatabı olup, taahhüdü ihlal hapis cezalarıyla karşı karşıya kalıyorlar. Bu ne adildir ne de vicdanidir" dedi.
 
Rezil olmamak için taahhütte bulunuyorlar
 
İnsanların içinde bulundukları zor durumu konu komşuya, eşe dosta duyurmamak, saklamak gibi bir hassasiyeti bulunduğunu hatırlatan Özdemir, "Bu onlar açışından bir utanç kaynağı. Bu nedenle, ödeyemediği borcundan dolayı konuyu erteleyebilmek, eşyasının haczedilmesini engelleyebilmek ya da zamanla öderim niyeti ile gerek evlerine ya da işyerlerine gelen icra memurları önünde gerekse avukatların tahsilat baskısı nedeniyle icra dairelerinde ödeme taahhüdünde bulunuyorlar. Birçok insanın bu taahhüdü yerine getiremediği zaman hapis cezası ile karşı karşıya kalacağından haberi bile yok. Maalesef anneler, babalar ve eşler, ödeyemedikleri kredi kartı, banka kredisi, senet, çek borcu ile ilgili ödeme taahhüdü bulunuyorlar. Bunların çoğunun ödeme gücü olmadığından hapis cezası almış durumdalar ya da almak üzereler. Tarımla, hayvancılıkla uğraşan pek çok kişi banka kredisi, tohum ve yem borçlarını ödeyemediklerinden haciz uygulaması ile karşı karşıya kaldılar. Küçük ilçelerde, köylerde yaşayan bu insanlarımızın icra iflas kanununu bilmelerini bekleyemeyiz. Avukatın, haciz yapmayalım siz bize bunu taksitlerle ödeyin teklifine hemen razı oluyor ve sözleşmeyi imzalıyorlar. Taksitlerin aksaması halinde 3 ay hapis cezası alacaklarından haberleri yok" diye konuştu.