ESRA ALUS, TAHSİN AKSU/MİLLİYET


Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit ile eski Deniz Kuvetleri Komutanı emekli Oramiral Metin Ataç’a suikast planladıkları ve uyuşturucu ile TNT kalıbı bulundurdukları iddiasıyla haklarında soruşturma yürütülen 9’u tutuklu teğmen 19 sanık hakkında hazırlanan iddianame İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Terör örgütü üyesi olduğu iddia edilen bazı sanıkların “Ergenekon terör örgütü içinde yer alan Karargâh Evleri örgütlenmesi içinde örgüt üyesi” olduğu öne sürüldü. İddianamede, bazı teğmenler uyuşturucu ticaretiyle de suçlandı. 

Her şey ihbarla başladı
İddianameye göre, soruşturma İstanbul Emniyet Müdürlüğü Elektronik Şube’ye 15 Temmuz 2009’da gelen 7468 nolu e-mail ihbarının ardından başladı. ‘Uyuşturucu ve borç batağına düştüğünü’ belirten ve “deniz subayı” olduğunu söyleyen bir kişinin yaptığı e-mail  ihbarı üzerine 7 ay süren soruşturmaya başlandı, 11 ayrı adrese baskınlar yapıldı.
 Mahkeme, Savcı Süleyman Pehlivan’ın hazırladığı 16 ek klasörden oluşan 166 sayfalık iddianameyi kabul etti.
İddianamede, Gölcük Donanma Komutanlığı’nda görevli teğmenler Faruk Akın, Sinan Efe Noyan, Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy, Tarık Ayabakan, Ülkü Öztürk, Ali Seyhur Güçlü ve Sezgin Demirel ile tutuksuz şüpheliler Fatih Göktaş, Burak Amaç, Burak Özkan, Yiğithan Göksu, Oğuz Dağnık, Koray Kemiksiz, Levent Çakın, Mehmet Orhan Yücel sanık olarak yer aldı.
Sanıklara, “Silahlı terör örgütüne üye olmak”, “Örgüt amacı doğrultusunda patlayıcı madde, mermi bulundurmak”, “Aynı suçu işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek”, “Kişisel kullanım amacı dışında uyuşturucu madde bulundurmak”, “Uyuşturucu ve uyarıcı madde temin etmek, ticaretini yapmak”, “6136 sayılı yasa kapsamında mermi bulundurmak” suçlamalarında bulunuldu.
İddanamede, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit ile Deniz Kuvvetleri eski komutanı emekli Oramiral Metin Ataç müşteki olarak yer almadı.

Poyrazköy’le birleşebilir
İddianameyle ilgili yazılan tensip tutanağında, suç tarihi, 17 Temmuz 2009 ve öncesi olarak belirlendi. Mahkeme heyeti, “Poyrazköy’de ele geçirilen mühimmata ilişkin” iddianamedeki sanıklar Faruk Akın ve arkadaşları hakkında açılan dava dosyasının, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bulunan Levent Bektaş ve arkadaşları hakkındaki dava dosyasıyla arada irtibat bulunduğundan birleştirilmesi yönündeki savcılık talebinin, duruşmada değerlendirilmesi ve bu konuda karar verilmesinin bilahare düşünülmesine hükmetti.

Oy çokluğuyla tutukluluk
Heyet,  tutuklu sanıklar Faruk Akın, Sinan Efe Noyan, Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy, Tarık Ayabakan, Ülkü Öztürk, Ali Seyhur Güçlü ve Sezgin Demirel’in tutukluluk hallerinin devamını kararlaştırarak, sanık avukatlarının tahliye talebini reddetti.
Tutuklu sanıkların tahliye edilmesine yönelik görüş bildiren üye hâkim Oktay Kuban, “İleri sürülen delillerin hukuki niteliği itibarıyla, sanıklar hakkında kuvvetli suç şüphesi varlığını gösteren olgular ve bir tutuklama nedeninin bulunmaması nedeniyle, sanıkların tahliye edilmeleri gerektiğini” belirtti. Kuban, tutanakta, “Tutuklulukların devamı yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum” ifadesini kullandı.

Teğmenler: İlk kez görüyoruz
Sanıklardan Teğmen Akın ifadesinde evde bulunan askeri mühimmat ve dokümanlardan haberi olmadığını belirtti.  Evde bulunan patlayıcı madde, kitaplar, örgütsel dokümanlar ve dergileri ilk kez gördüğünü iddia eden Noyan, suçlamaların tümünü reddetti. Uyuşturucu kullanmadığını belirten Erdoğan ifadesinde, Değirmendere’de kaldığı evde bulunan uyuşturucunun o an polis tarafından konulmuş olabileceğini öne sürdü.
Sanıklardan  kan alınarak uyuşuturucu madde arandığı da iddianameye girdi. Kan örneklerinde uyuşturucu madde bulunmadığı belirtildi. İddianameye göre, sanıklar Erdoğan, Aksoy, Ayabakan ve Düzalan’ın Değirmendere’de kaldığı evde bulunan bir flash bellekte birçok kişinin özel bilgileri yer aldı. Sanıklardan Demirel’de ele geçirilen bir CD’de, Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ü fişleme olarak değerlendirilebilecek bilgilerine yer verildiği anlatıldı. İddianamede Kocaeli’nde kasap dükkânı bulunan Levent Çakın da sanık olarak yer aldı. İşyerinde  mermi ve çeşitli dokümanlar bulunan Çakın uyuşturucu madde temin etmek ve mermi bulundurmakla suçlanıyor.

zbaşının özel görüntüleri
İddianame incelendiğinde yüzbaşı olduğu anlaşılan Burçin Öztürk’ün müşteri sıfatıyla yer aldığı görülüyor. Erdoğan, Aksoy, Ayabakan ve Düzalan’ın ortak kullandıkları Kocaeli’deki evde yapılan aramada Öztürk’ün özel görüntülerinin bulunduğu iki klasörün tespit edildiği anlaşılıyor. Ergenekon’un hedeflerine ulaşmak uğrunda TSK bünyesine sızmaya önem verdiği, askeri yapılanmanın gerçekleştirilmesinin önemli olduğu öne sürülen iddianamede, örgütün TSK’ya sızmak amacıyla, ‘Karargâh Evleri’ olarak isimlendirdikleri hücre yapıları oluşturdukları belirtildi.


 

Sanıkların unvanları
19 sanığın unvanları şöyle: 1 Kurmay Albay, 14 teğmen (9’u tutuklu), 1 muhabere subayı, 1 Deniz Astsubay Okulu öğrencisi, 1 kasap ve bir de unvanı bilinmeyen.

İddianameye esas olan soruşturma “uyuşturucu ve borç batağına düştüğünü” belirten ve “deniz subayı” olduğunu söyleyen bir kişinin İstanbul Emniyeti’ne 15 Temmuz 2009’da yaptığı mail ihbarıyla başladı. İhbarda, bu soruşturma kapsamında tutuklandıktan sonra serbest bırakılan, ardından da tekrar yakalama kararı çıkması üzerine intihar eden Yarbay Ali Tatar’ın da adı geçti. İhbarcı, teğmenlerden oluşan organize şebekeyi hikâye edenler arasında Yarbay Ali Tatar’ın adını geçirdi.
İhbar mailinde şöyle denildi:
“Deniz Lisesi’nden Deniz Harp Okulu’na oradan teğmenliğe uzanan uzun yolda bahriyelilerin önünü kesen uyuşturucu bataklığını, bu karanlık organizasyonu ve örgütsel bağlarını amaçlarını uyuşturucunun nereden temin edildiğini, bu organizasyonun liderlerini hangi özel mekânlarda nasıl seks partileri verildiğini, geniş organizeyi kimlerin himaye ve desteğiyle ne amaçla devam ettirildiğini bana da kurulmuş olan bu korkunç tuzakları ihbar ediyorum.
Yıllardır içinde bulunduğum bu bataklığın farklı amaçları olan bir ihanet çemberi olduğunu anlamış bulunuyorum yapıyı deşifre etmek lanet yapıyı çökertmek istiyorum.
Uyuşturucu ve fuhuş işini birlikte yürüten bu lanet yapıyı kuranlar uyuşturucu trafiğini özellikle Dzkk içerisinde olmak üzere Kuleli Askeri Lisesi ve diğer askeri liselerden de arkadaşları vasıtasıyla devam ettirmektedirler. Organize olarak çalışan bu yapı uyuşturucu üzerinden bir yandan kazanç temin ederken bir yandan da kendi çıkarları doğrultusunda taraftar toplamak ve kendilerine rakip gördüğü kişileri de egale etmek için kullanıyorlar. Bir Türk askerine yakışmayacak şekilde her türlü pisliğe bulaşmış olan karanlık kişilerle irtibatlı olan bu kişiler özel mekânlarda uyuşturucu ve seks partileri düzenlemektedirler. Seksi de bir tuzak ve şantaj malzemesi olarak kullanmaktadırlar.

 

Teğmen PKK ile irtibatlı
(...) Teğmen Ü.O., Teğmen S.E.N., Deniz Harp Oklu öğrencisi U.K., uyuşturucu trafiğinin kilit noktasında ve organizatörü konumundadırlar. Bu şahıslar uyuşturucuyu temin ederek kendi kurdukları ekipleriyle satışını sağlarlar. Kiralamış oldukları evlerde sivillerin de katıldığı seks ve uyuşturucu partisi düzenlemektedirler. Partiler ve örgütsel faaliyetler için kullandıkları kendilerine bağlı  evleri vardır. Bu partiler sayesinde uyuşturucu bağımlısı yaptıkları şahıslar, bu uyuşturucu organizasyonunun müşterisi durumundadır. Temin ettikleri uyuşturucuları bağımlı yaptıkları kişilere daha pahalıya satarak ciddi bir gelir elde etmektedirler. Teğmen Ü.Ö.’nün uyuşturucu işinde PKK ile de irtibatı vardır. Bu işlerini akrabası da olan PKK’lı E.K. ile gerçekleştirmektedir.

Tatar himaye ediyor
Bu uyuşturucu organizasyonunda lider  konumunda olan Ö., teğmenler S.E.N., B.A., F. G., Dz.K.K’nda uyuşturucu kullandıkları ve sattıkları bilindiği halde bu organizeyi himaye eden üst rütbeli subaylarca örtbas edilmektedir. Bu subayların başında Ü.Ö. ve S.D. ile sıkı irtabatlı olan Yarbay Ali Tatar, Deniz Yüzbaşı C.Ş., Deniz Yüzbaşı D.İ. gelmektedir.” İhbarda, Ü.Ö.’nün ve arkadaşlarının uyuşturucuları 4 evde sakladığı buradan satış yaptığı önü sürüldü. İhbar maili şöyle devam etti: “Bu evde kız arkadaşıyla gelenler, sardıkları otları tüttürenler, sızanlar, kızlarla aynı ortamda ilişkiye girenler ne istersen var. Bazen evde 10-15 kişi olurduk. Deniz lisesinden bile gelenler olurdu. Onları U.K. ayarlardı. Liseliler hap takılırdı. Malı Ü.Ö. getirirdi.Ü. siparişleri alır paraları toplar sonraki hafta mallarla gelirdi.”

Kasapta uyuşturucu

İhbarcı, Kadıköy’de bir eczaneden uyuşturucunun alınıp dağıtıldığını öne sürerek, “Bu organizasyonun en büyük uyuşturucu ayağı olan Ü.Ö. ve Tatar’ın bilgisi dahilinde İnönü Caddesi ... adresindeki S... Et adlı kasabın sahibi L. Ç.’den temin etmektedir. Uyuşturucu alışverişi kasapta gerçekleşmektedir... S... Et, Deniz Astsubay Okulu’nun da uyuşturucu kaynağıdır. Deniz astsubay öğrencisi B.Ö. uyuşturucuları buradan alarak sahil sitesindeki... adreste uyuşturucu partileri düzenleyerek piyasa elde etmektedir. Uyuşturucu trafiğini organize eden, yer alan, uyuşturucu partileri düzenleyen, uyuşturucu satışı yapan kişilerin isimleri, telefonları ve bu kişilerin uyuşturucu organizasyonunda kullandığı evlerin adresleri aşağıdadır. Aşağıda isimleri geçen şahıslar diğer evler ile de irtibatlı ve koordinelidir” denildi.

İlk duruşma 3 gün sürecek
Mahkeme, duruşmaların 7, 14 ve 17 Mayıs 2010 olmak üzere her gün saat 10.00’da başlayarak 3 gün süreyle yapılmasına karar verdi. Müşteki Burçin Öztürk’ün de 17 Mayıs’taki 3. duruşmaya çağrılmasına hükmedildi

‘Suikast’ notu iddianamede
Yapılan aramalarda ele geçirilen, ‘Uğur ve Metin Paşa’ya yapılacak operasyonun detayı iletilecek’ yazılı not suikast iddiasının dayanağı oldu


İddianameye göre, ihbar maili üzerine İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi iki gün sonra 11 yerde arama yapılması kararı aldı. Karar çerçevesinde teğmenler Faruk Akın ile Sinan Efe Noyan’ın Kocaeli Değirmendere’deki evine gidildi. Mutfaktaki buzdolabı da arandı. Buzdolabının motor kısmında siyah poşet içerisinde biri siyah, diğeri beyaz iki poşet daha çıktı. Poşetlerde yüzden fazla mermi bulunurken, poşetin içinde ise “Alb. Tayfun Duman’dan gelecek fizibiliteye göre Uğur ve Metin Paşa’ya yapılacak operasyonun detay ve tarihlerini Levent Bektaş, Orhan Yücel Albay üzerinden iletecek. Size teslim edilen malzemeleri korunaklı bir yerde tutunuz” yazılı not bulunduğu ifade edildi.

Amirallere suikast iddiasının çıkış noktası olan notla ilgili istanbul Kriminal Polis Laboratuvarı’nda yapılan incelemede yazının 19 sanıktan hiçbirinin el ürünü olmadığı iddianamede belirtildi.

Akın ve Noyan’ın evlerindeki aramada buzdolabı da sökülürken motor kısmına gizlenmiş halde bulunan 500 gram patlayıcı madde ise iddianamede, “PETN + NİTROGLİSERİN + NITROSELÜLOZ karışımı içeren, askeri amaçlar için fabrikasyon olarak üretilen yüksek güçlü patlayıcılardan olduğu, terör ve suç örgütlerince illegal yollarla elde edilen bu tür patlayıcı maddelerin el yapımı bombalarda ana patlayıcı madde olarak kullanılabileceği, patlayıcı maddenin canlılar üzerinde öldürücü ve yaralayıcı, cansızlar üzerinde yakıcı özelliğe sahip olduğu anlaşılmaktadır” şeklinde anlatıldı.

34 yıla kadar hapis istendi
-  İddianamede, tutuklu sanıklar Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Tarık Ayabakan’ın “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “kişisel kullanım amacı dışında uyuşturucu madde bulundurmak” ve “aynı suçu işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek” suçlarından 13’er yıldan 34’er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
-  Tutuklu sanık Faruk Akın’ın “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “örgüt amacı doğrultusunda patlayıcı madde ve mermi bulundurmak”, “aynı suç işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek” suçlarından 13 yıl 8 aydan 33 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, tutuklu sanık Sinan Efe Noyan ile tutuksuz sanık Barbaros Mercan ve Yiğithan Göksu’nun ise  “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “örgüt amacı doğrultusunda patlayıcı madde ve mermi bulundurmak” suçlarından 13 yıldan 29 yıla kadar hapsi öngörüldü.
-  Tutuklu sanıklar Ülkü Öztürk ve Sezgin Demirel ile tutuksuz sanık Koray Kemiksiz’in “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “aynı suçu işleme kararıyla birçok kişiye ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek” 8’er yıldan 19’ar yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, tutuklu Ali Seyhur Güçlü ile tutuksuz sanıklar Halit Mehmet Ergül, Fatih Göktaş, Burak Amaç, Burak Özkan, Oğuz Dağnık, Mehmet Orhan Yücel’in “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7.5’er yıldan 15’er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
-  Tutuksuz Levent Çakın’ın da “uyuşturucu veya uyarıcı madde temin etmek, ticareti yapmak veya sağlamak”, “6136 sayılı yasa kapsamında mermi bulundurmak” suçlarından 5 yıldan 15.5 yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörüldü.

Ergenekon iddianameleri istendi
Heyet, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden, birinci ve ikinci “Ergenekon” dava dosyalarındaki iddianameler ile aynı mahkemenin 2009/85 esas sayılı dosyadaki iddianamenin onaylı suretlerinin, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden istenmesi için yazı yazılmasına karar verdi. Heyet, Silivri’de devam eden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 2008/209 ve 2009/191 esas sayılı her iki dosyası ile “özellikle kabul edilen bu davanın iddianamesinde yazılı olan, ‘Ergenekon’ diye tabir edilen silahlı terör örgütüyle ilgili olarak, bu örgütün varlığı, yapısı, varsa eylemleri konusunda bilgiler içeren”, Emniyet Genel Müdürlüğü, Genelkurmay Başkanlığı ve başka kurumlardan gelen yazıların da dosyaya eklenmek üzere onaylı örneklerinin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden istenmesine hükmetti.

‘Örgüt silahlı mı?’ diye sorulacak
İddianamede, “sanıklarla ilgili silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan da kamu davası açılmış ve bu örgütün ismiyle ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmamış olduğunu” belirten mahkeme heyeti, “tüm iddianamenin birer suretinin eklenip, iddianamede bahsedilen bir silahlı terör örgütü olup olmadığı, varsa eylemleriyle ilgili çok detaylı bilgiler istenmesi konusunda İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’ndan sorulması için ayrı ayrı yazılar yazılması ve yazıların iddianamenin yüklendiği CD’ye eklenmesine” hükmetti.