(İHA) - Bostan yaptığı yazılı açıklamada, "Türk Eğitim Sen'in yıllardır çözüme kavuşturulması için girişimlerde bulunduğu aşağıdaki hususların Torba Yasa olarak tabir edilen Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'na eklenmesi hususundaki taleplerimiz, hükümetin gelen her türlü teklife kapalı, dar görüşlü, günü kurtarmaya yönelik politikaları yüzünden kabul edilmemiştir. Takdir edileceği üzere günü kurtarmaya çalışan politikalar bir süre sonra birikmiş sorunlardan oluşan duvara çarpmaya mahkumdur" dedi.
Bostan, tasarıya eklenmesini istedikleri taleplerin hükümet tarafından reddedildiğini belirterek, bu talepleri şöyle sıraladı:
"Kamuya ilave bir yük getirmeyen, kamu çalışanları arasındaki ücret ve hak ayrımlarını ortadan kaldıran, mevcut uygulamalarda gözle görülen ve acilen değiştirilmesi, düzeltilmesi gereken hususlardır. Türk Eğitim-Sen olarak yasalaşmasını istediğimiz ve bu konuda hazırladığımız tüm teklifleri siyasi parti gruplarına ilettiğimiz; yardımcı doçentlerin görev süresindeki sınırlamaların kaldırılması, yardımcı doçent kadrolarında görev yapan akademisyenlerin kademe ve derece durumlarının düzenlenmesi (lise mezunu düzeyinde emekli olmalarının önlenmesi), yardımcı doçentlerin yabancı dil sınav puanlarının bir af hükmüyle yeniden düzenlenmesi, ayniyat saymanı ve ambar memurlarının kazanılmış haklarının korunması kurumlardaki kargaşanın sona erdirilmesi, hizmet sunan, idari kadrolarda görev yapan eğitim öğretimin asıl unsurlarını teşkil eden akademik personel ve idari personel arasındaki ayrımı gidermek ve devlet kurumları içersinde en düşük aylıkla çalışan idari personele katkıları karşılığı bir takım ödeneklerden yararlanmalarının sağlanması, akademisyenlerin askerlik sorunlarının çözülmesi asker akademisyenliğin faaliyete geçirilmesi, sözleşmeli öğretmenlerin de askerlik vazifesini asker öğretmen olarak yapması, sözleşmeli öğretmenlerin şart koşul aranmadan derhal kadroya geçirilmesi, eğitim-öğretim yılına hazırlık ödeneğinin bütün eğitim çalışanlarına ödenmesi."
Hükümeti eleştiren Bostan, "Teklifleri siyasi iktidarın sayısal çoğunluğuna dayanan olumsuz tavrı neticesinde Torba Yasa içerisine alınmamıştır. Ben yaptım oldu anlayışı ile ve diyaloğa kapalı olarak çıkardığı yasaları daha bir yılını doldurmadan yamalarla kaplayan hükümet; hatalı yasama ve ekonomik politikalarının zararlarını çalışanlardan çıkarmak istemektedir. Bu noktada kamuda daha az elemanla daha çok iş yaparak çalışanları köleleştirmek, iş güvencesini zayıflatarak, işten çıkarılmayı kolaylaştırmak
hükümetin tek amacı haline gelmiştir. TBMM'de kabul edilen Torba Kanun içerisinde kamu personel mevzuatı ile ilgili düzenlemeler de bu zincirin başka bir halkasını oluşturuyor. Kanun, kamuda esnek çalışma usulünü yerleştirmeyi amaçlayan, memurlara verilecek cezaları artıran, memurlarımızın isteği dışında başka kurumlara atanmasını kolaylaştıran bir özellik taşıyor" ifadelerini kullandı.
Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Bostan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Kanun ile kamu hizmetlerinin sunumunu ön plana çıkaran kamu istihdam mantığı, kar odaklı, esnek, güvencesiz özel sektör anlayışına teslim ediliyor. Siyaset, bu yolla kamu hizmetlerini ele geçirmek ve kamu hizmetini siyasi partinin hizmeti haline getirerek oy avcılığı yapmayı hedefliyor. Bunun en açık göstergesi, özel sektörden kamuya üst düzey yönetici atanmasını kolaylaştıran maddedir. Bu yolla memuriyete girişte aranan merkezi sınav kazanma; ilerlemede tahsil ve liyakat şartı zaafa uğratılacak. Daha önce hükümet defalarca teftiş kurullarını kaldırmak ve denetimsiz bir kamu idaresi oluşturmak için girişimlerde bulunmuştu. Ancak her seferinde yargı kararları, siyasi iradenin önüne set çekmiş ve denetim mekanizmasının yok edilmesini engellemişti. Şimdi ise yapılmak istenilen değişiklikle bazı müşavir, başuzman ve müfettişlik kadroları iptal ediliyor ve bu durumdaki personelin Devlet Personel Başkanlığı eli ile başka kurumlara sürgün edilebilmelerinin önü açılıyor. Bu yolla kamuda denetimsiz bir yapı oluşturulmak istiyor. Kanunla kariyer ve liyakat ilkesi de yok ediliyor. Bundan böyle üst düzey yönetici atamalarında kadrolaşma, siyasi yandaşlık, denetimsiz bir kamu yönetimi, özel sektör-siyasi parti ilişkilerinin meşrulaşması ve hükümet memuru uygulaması esas alınacak. Çalışma saatlerinin tespiti kurumların inisiyatifine bırakılacak. Böyle bir uygulama kamuya özel sektör mantığını yerleştirerek, esnek çalışmanın önünü açmayı, kamu hizmetlerindeki yeknesaklığı ve ahengi bozarak, kamuda çok başlı bir yapı
oluşturacak. Böylece kamuya müşteri odaklı bir yaklaşım getirilecek, vatandaş müşteri haline gelecek. Kanunla kamu kurumlarında yasaklanmış yayın bulundurmak da ceza olmaktan çıkarılıyor. Bu madde ile kamu kurumlarının yargıdan ve denetimden kaçırılan yasak yayınların odağı haline getirilmesi mümkün oluyor. Bundan böyle bölücü içerikli veya sakıncalı yayınlar, kamu kurumlarında saklanabilecek."
Hükümetin uygulama sözü verdiği 50 konudan yalnızca 10 tanesinin kısmen kanuna eklendiğini ifade eden Bostan, "Bugüne kadar yapılan toplu görüşmelerde karar altına alınan ve hayata geçirilmeyi bekleyen 50 konu bulunmaktaydı. Ancak hükümetin uygulama sözü verdiği 50 konudan yalnızca 10 tanesi, kısmen kanuna eklendi. Türkiye Kamu-Sen'in mücadele ederek Torba Kanun'a dahil ettirmeyi başardığı maddelerin yanında hükümetin memurlarımızın taleplerini görmezden gelerek tek taraflı olarak hazırlayıp kanuna eklediği konular da bulunmakta. Ne yazık ki bu konular Torba Kanun'la getirilen, olumlu da olarak çıkardızve ekonomik politikalarının zağı yasal düzenlemelerin kazançlarını ortadan kaldıracak düzeyde. Öyle ki, olumsuz bulduğumuz ve karşı çıktığımız maddelerin özünde kamunun işleyişi, yapısı ve düzenini bozma amacı yatmakta. Bu nedenle kanunun götürdükleri getirdiklerinin çok üzerindedir" dedi.
Bostan, Torba Kanun'un olumlu yönlerini ile şöyle sıraladı:
"1- Özürlülerin çalışma şartlarını kolaylaştırmak amacıyla tedbirler getiriliyor. Özürlü memurlarımızın özür durumu, hizmet gerekleri, iklim ve ulaşım şartları göz önünde bulundurularak günlük çalışmanın başlama ve bitiş saatleri ile öğle dinlenme süreleri merkezde üst yöneticiler, taşrada mülki amirler tarafından farklı olarak belirlenmesi sağlanacaktır.
2- Özürlü ve hamile kadın memurlarımıza nöbet ve gece vardiyası verilmesi konusunda kolaylıklar sağlanıyor. Hamile kadınlara, hamileliklerinin yirmi dördüncü haftası ile doğumdan sonraki bir yıl arasında gece nöbeti ve gece vardiyası verilemeyeceği hükme bağlanıyor. Ayrıca özürlülerin de isteği halinde gece nöbeti ve gece vardiyasından muaf tutulacağı hükme bağlanıyor.
3- Analık, doğum, ölüm ve mazeret izinleri yeniden düzenleniyor. Buna göre eşi doğum yapan memurun 3 gün olan doğum izni süresi 10 gün; kendisinin veya çocuğunun evlenmesi, eşi veya çocuğu ile kendisinin veya eşinin ana, baba ve kardeşinin ölümü halinde 5 gün olan izin süresi 7 gün; diğer hallerde ise 10 gün olan mazeret izni süresi 7 gün; zaruret halinde alınan 10 gün ilave mazeret izni süresi 5 gün olarak belirleniyor. Günlük 1,5 saat olan süt izni ise günlük 3 saate çıkarılıyor.
4- Hastalık ve refakat izinleri taleplerimiz çerçevesinde düzenleniyor. Mevcut durumda hizmet süresine bağlı olarak belirlenen hastalık ve refakat izni süresi için hizmet sınırı kaldırılıyor. Kanser, verem ve akıl hastalığı gibi durumlarda izin süresi 18 ay, diğer hallerde ise 12 aya kadar izin verilmesi öngörülüyor. Ayrıca memurun bakmakla yükümlü olduğu veya memur refakat etmediği taktirde hayatı tehlikeye girecek ana, baba, eş ve çocukları ile kardeşleri için 3 aya kadar refakat izni getiriliyor.
Gerektiğinde bu sürenin bir katına kadar artırılması mümkün kılınıyor.
5- İl dışına çıkışta izin alma zorunluluğu kaldırılıyor.
6- Toplu müracaat ve şikayet etme yasağı kaldırılıyor.
7- Her türlü disiplin cezasına karşı idari yargıya başvurma hakkı getiriliyor.
8- Sendika üyesi kamu görevlilerine Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında 45 TL tutarında toplu sözleşme primi getiriliyor.
9- Daha önce yalnızca 2 çocuk için ödenen çocuk yardımındaki sayı sınırı kaldırılıyor.
10- KİT'lerde I sayılı cetvele tabi personelin ek tazminat oranı üst sınırı yüzde 100'den yüzde 200'e çıkarılıyor.
11- Sözleşmeli personelin de aile yardımından faydalanması sağlanıyor.
12- Sağlık personelinin döner sermaye ile ek ödeme mahsuplaşması aylık yapılması sağlanıyor.
13- Sözleşmeli personel ile yapılan hizmet sözleşmelerinden alınan damga vergisi uygulamasına son veriliyor.
14- Emekli yollukları 500 TL'den 1000 TL'ye çıkarılıyor ve tutar memur maaş katsayısına bağlanıyor."
Bostan, Torba Tasarı'nın olumsuz yönlerini ve karşı çıktıkları uygulamaları da maddeler halinde şöyle sıraladı:
"1- Sosyal diyalog mekanizması yok sayılmıştır. Kanunun hazırlanması aşamasında memur temsilcilerinin görüşüne başvurulmamış, diyalog yolları tamamen kapatılmıştır.
2- Toplu görüşme sürecinde mutabakata varılan konular, kanuna dahil edilmemiştir. Dokuz yıl boyunca yapılan toplu görüşmelerde karar altına alınan birçok konu göz ardı edilmiş, süreç yok sayılmış ve memurların sorunlarını çözebilecek, bütçeye ek yük getirmeyen mutabakat konuları nedensiz bir şekilde kanuna eklenmemiştir.
3- Kamuya özel sektörden üst düzey yönetici atanması sağlanarak, hükümet memuru uygulamasına geçilmektedir. Kanunda kamuya özel sektörden üst düzey yönetici atanmasının önünü açan madde ile kamuda kariyer ve liyakat ilkesi zedelenmekte, siyasetle özel sektör ilişkisi yasallaştırılmakta, hükümet memuru uygulamasına geçilmekte, kamunun işleyişini bilmeyen kimselerin tepeden inme bir şekilde kamuda üst düzey yönetici olabilmelerinin önü açılmaktadır.
4- Kadrosu kaldırılan memurların sürgün edilebilmelerinin önü açılmaktadır. Kadrosu kaldırılan memurların tamamının Devlet Personel Başkanlığı bünyesinde bir havuza gönderilerek, istekleri dışında farklı kurumlara nakil edilebilmeleri sağlanmaktadır. Bu çerçevede özellikle müfettişlerin de aynı şekilde değerlendirilerek farklı kurumlarda farklı unvanlarla değerlendirilecek olması, kamuda denetimsiz bir yapı oluşturulmasının yolunu açacak bir uygulama olarak görülmektedir. Bu uygulama kamu çalışanlarına baskı ve yıldırma politikalarının daha da sert bir şekilde sürgüne dönüşeceğinin işaretidir.
5- Kamuda kısmi zamanlı, çağrı usulüne göre, güvencesiz ve düşük ücretle eleman çalıştırmanın önü açılmaktadır. Çalışma sürelerinin tespitinin kurumlara bırakılmasıyla, kamuda yeknesaklık zedelenmekte, işyerine gelmeden çalışma sistemi ile kamuda esnek istihdam ilkeleri yerleştirilmektedir. Esnek istihdam, çalışanın sermaye karşısında köleleştirilmesinin yoludur. Bu uygulamanın bir sonraki aşaması kamuda kısmi zamanlı çalışmanın yerleşmesidir. Böylelikle çağrı usulüne göre, düşük ücretli, güvencesiz istihdam kamuya yerleşmiş olacaktır.
6- Kamu kurum ve kuruluşlarının, devlet karşıtı görüşlerin yer aldığı yayınların barınağı haline getirilmesi mümkün kılınmaktadır. Kamuda yasaklanmış yayın bulundurma yasağının kaldırılmasıyla kamu kurumlarında içeriğine bakılmaksızın her türlü yayının saklanabilmesinin, okunabilmesinin ve dağıtılabilmesinin önü açılmaktadır. Kamu kurumlarının devlet karşıtı görüşlerin odağı haline getirilmesi kabul edilemez.
7- Geçici görevlendirmelerin bir yılda 6 ayı geçemeyeceği hükme bağlanarak, sendikal baskılar ve yıldırma politikalarına yasal kılıf hazırlanmıştır. Geçici görevlendirmelere bir üst sınır getirilmesi olumlu olmakla birlikte, toplu görüşmelerde mutabakat altına alınmasına ve konuya ilişkin 2005/14 sayılı Başbakanlık genelgesi hükmünün geçici görevlendirmeleri, toplu görüşmelerde sağlanan mutabakata uygun olarak geçici gfdnörevlendirmeleri bir yılda 2, çıkardığı yasa ay olarak sınırlamasına rağmen kanunda bu sürenin 6 ay olarak belirlenmesi, hem mutabakata hem yürürlükteki Başbakanlık genelgesine hem de kadro gereklerine aykırıdır. Bu denli uzun bir süre personel ihtiyacı duyulan bir kadroya asaleten atama yapılması esas olmalıdır. Bir yılda 6 ay boyunca geçici görevlendirme yapılabilmesine imkan tanınması memurların adeta sürgün edilebilmelerinin yasal dayanağını oluşturacaktır. Özellikle sendikalarımıza üye olan memurlar için geçici görevlendirme yoluyla uygulanan baskılar yargı konusu olmuştur. Bu madde ile baskı ve yıldırma politikalarına yasal dayanak oluşturulmaktadır.
8- Kamu görevlilerine ilave kademe verilmesi için öngörülen süre 6 yıldan 8 yıla çıkarılmaktadır. Son 6 yıllık sicil notu ortalaması 90 olan kamu görevlilerine ilave bir kademe verilmesi uygulamasının son 8 yılda disiplin cezası almamış olanlar şeklinde değiştirilmesi, memurların ilave kademe ilerlemesi elde etmesi için gerekli süreyi uzatmakta ve kamu görevlilerinin haklarında bir kısıtlamaya yol açmaktadır.
9- Sicil sisteminin kaldırılmasıyla kamunun yapısı ve işleyişi değiştirilmek istenmektedir. Kamuda sicil sistemi kaldırılmaktadır. Böyle bir uygulama kamuda kurumların ve kurum yöneticilerinin keyfi bir şekilde yeni disiplin ve sicil uygulaması getirmesine yol açacak, yeknesaklığı, objektifliği ve adaleti zaafa uğratacaktır. Bu şekilde kamunun işleyişi büyük yara alacaktır."
Hanefi Bostan, sorunu çözme girişimlerinin sonuçsuz kaldığını ifade ederek, "Sonuç olarak tüm iyi niyetli girişimlerimize rağmen hükümet Torba Yasa'da tüm diyalog kapılarını kapatarak, ortaya koyduğumuz ve kamuda yaşanan adaletsizlikleri ortadan kaldırmayı ve mevcut sorunların bir kısmını da olsa çözmeyi amaçlayan girişimleri sonuçsuz bırakmıştır. Yasa bu haliyle hükümetin tek taraflı hazırlayarak ortaya koyduğu, uzlaşmadan uzak bir kanun özelliği arz etmektedir. Bu Torba Yasa'nın bütün vebali elbette ki hükümetin boynuna olacaktır. Akademisyen ve sözleşmeli öğretmenlere de kısa dönem askerlik hakkı tanınmalıdır" dedi.