Çocuk istismarına ilişkin olarak toplumun vermiş olduğu tepkiye, siyasetin duyarsız kalmayarak altı bakanlığın bir araya gelmesiyle komisyon oluşturulmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz.

Yılardır uzman avukatlarıyla bu davalarda çocuklarımızın yanında yer alan Baromuzun, çocuğun cinsel istismarı suçu ile mücadelede neler yapılması gerektiği konusundaki değerlendirilmesini kamuoyuyla paylaşmak isteriz:

1-    Çocuğun istismarı suçunun önlenmesini tartışırken, sorumluluğu sadece yasalara ve yargı organlarına yüklemek hatalıdır. Türk Ceza Kanununda bu suçla ilgili olarak saptanan cezalar yetersiz değildir. Cezaların fazla olması suçu azaltmadığı gibi, çoğu zaman cezasızlığı arttıran bir sebep olmaktadır. Bu nedenle tartışmanın doğru noktadan başlaması önemlidir.

2-     Çocukların cinsel istismardan korunması sorumluluğu tüm topluma ait bir sorumluluktur. Devletin tüm kurum ve kurumlarının yanında, aileden başlamak üzere toplumun tüm kesitleri bu sorumluluğu paylaşmalıdır. Bu anlamda sadece CEZALANDIRMA üzerine kurulu bir tartışma sorunu çözmez. Bireyler, toplum, siyasiler ve devlet olarak yaptığımız eksiklikler, hatalar konusunda samimi bir iç eleştiride bulunmak zorundayız. Sorun hepimizin sorunudur, sorumluluk hepimize aittir. Çözüm ancak sorumluluğu paylaşan tüm kesimlerin üzerine düşeni yapmasıyla sağlanabilir.

3-     Çocuğun istismarı suçunu değerlendirirken dikkate almamız gereken iki unsur bizce çok önemlidir. Bunlardan birincisi ÖNLEYİCİ TEDBİRLER; diğeri ise yargılama sürecinde çocuğun örselenmemesini sağlayacak KALİTELİ BİR YARGILAMA aşaması sağlamaktır.

4-    Bu suçlarla mücadelenin en önemli ayağı suçun oluşmasını önleyici çalışmaları kurumsallaştırmak olmalıdır. Türkiye’nin 10.09.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlayarak iç hukukumuzun bir parçası haline gelen Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi’nde hükümetlere çocuklara karşı cinsel istismarla mücadelede birçok yükümlülük yüklemiştir. Bunlardan bazıları şunlardır;

-Taraflardan her biri, kendi iç hukukuna uygun olarak, çocuklarla düzenli ilişki gerektiren bu mesleklere girişte bu meslek adaylarının çocuklara cinsel sömürü veya istismar fiillerinden hüküm giymemiş olduğundan emin olmak için gereken yasal ve diğer tedbirleri alır.

-Taraflardan her biri, çocuklarla ilişki içinde çalışması istenilen belirli meslek sahiplerine İç hukuk tarafından getirilen gizlilik kuralının, bu meslek sahiplerinin, bir çocuğun cinsel sömürü veya istismar mağduru olduğuna inanmak için makul nedenlerin olduğu herhangi bir durumu çocuk korumadan sorumlu servislere rapor etmeleri olasılığına engel teşkil etmemesini sağlamak için gereken yasal ve diğer tedbirleri alır.

-Taraflardan her biri çocukların cinsel sömürüsü veya istismarı olduğunu bilen veya bu konuda, iyi niyetli şüphesi olan herhangi bir kişiyi bu durumu yetkili servislere bildirmesi için teşvik etmek üzere gereken yasal ve diğer tedbirleri alır.

-kişisel verilerin korunmasına saygı göstererek, çocukların cinsel sömürüsü ve istismarı olgusunu gözlemleme ve değerlendirme amacıyla ulusal veya yerel seviyede ve sivil toplumla işbirliği içinde veri toplamak için mekanizmalar veya irtibat noktaları kurmak veya belirlemek için gereken yasal veya diğer tedbirleri alır.

-Taraflardan her biri, çocukların ilk ve orta öğretimde gelişen kapasitelerine uygun olarak, cinsel sömürü ve istismar risklerine ve kendilerini koruma yollarına ilişkin bilgi edinmelerini sağlamak için gereken yasal ve diğer tedbirleri alır. Anne babalarla işbirliği içinde sağlanan bu bilgi, uygun olduğu hallerde cinselliğe ilişkin daha genel bir bilgi kapsamında verilir ve risk durumlarına, özellikle yeni bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanılmasını içeren durumlara dikkat çeker. 

5-     Yukarda sadece birkaç maddesine değinilen sözleşmede hükümlerinde önleyiciliğe yapılan vurgu önemlidir. Önleyici mekanizmalar ve ihbar müesseseleri kurumsallaştırılmalı ve yasal güvencelere kavuşturulmalıdır. Yine çocuk ve velilerin bilinç düzeyini artırıcı çalışmalar ve bilgi/iletişim teknolojilerine yapılan vurgu son derece önemlidir.

6-   Cinsel istismar suçu ile mücadelede bir diğer önemli husus, yargılamaların sağlıklı yapılmasıdır. Cezalar ne kadar artırılırsa artırılsın, ensest mağduru bir çocuğun ailenin diğer bireylerinin baskısı nedeniyle ifadesini değiştirip tacizcisiyle aynı evi paylaşmaya devam etmesini engellemez. Bu sebeple soruşturma sürecinde mağdur çocuğun her anlamda desteklenmesi ve somut gerçeğin taraflarca manipüle edilmesini önleyici tüm tedbirler alınmalı ve gerekli kurumsal altyapı kurulmalıdır. Bu anlamda cezasızlıkla mücadelede cinsel istismar mağduru çocukların ifadelerinin alındığı Çocuk İzlem Merkezleri’nin yaygınlaştırılması son derece önemlidir.

7-    Çocuğun cinsel istismarını üreten toplumsal ve kurumsal yapıların yasal çerçeveye çekilmesi de diğer önemli bir mücadele ayağını oluşturmaktadır.  Kapalı ve denetimsiz eğitim kurumları denetlenmeli ve yasal bir çerçeveye oturtulmalıdır. Medeni Kanun değiştirilerek 18 yaşından önceki evlilikler yasaklanmalı, çocukların kişisel ve sosyal gelişimi desteklenmelidir. 

8-   Cezanın önleyici bir görevi yoktur. Çocuğu bireysel değer yargıları güçlü bir çocuk olarak yetiştirmek son derece önemlidir. Birey olduğunun bilincinde, hayır demeyi bilen çocukların yetiştirilmesi ailede başlamalı ve devlet milli eğitim planlamasını buna göre yapmalıdır.

9- Kadına ve çocuklara bakış açısı hızla değiştirilmelidir. Çocuklara ve kadınlara yönelik toplumsal, ahlaki ve siyasi zemin düzeltilmelidir. Cezalar ne kadar artarsa artsın, bu suçun işlenmesini kolaylaştıran toplumsal, ahlaki ve siyasi zemin değişmeden, düzelmeden bu suçun önlenmesi mümkün olmayacaktır.

10-  Çocukların yabancı biri tarafından istismar edilme oranı %10 civarındadır. Yani bu suçun failleri çocuğun en yakınındakilerdir. Bu nedenle çocuk koruma mekanizmasının temel aktörleri; aile bireyleri, öğretmenler, aile doktorları ve hemşirelerdir. Bu aktörler bu hususta çok daha bilinçli ve dikkatli olmalıdır.

11-   Siyasiler yasa çıkartırken sonuçları konusunda son derece dikkatli olmalıdır. Toplumun istediği denilerek çocuğun istismarına dolaylı-dolaysız yol açarak yasal değişiklikten kaçınmalıdır.

12-  Devlet kurumları açıklama yaparken yasalarımızla çelişen açıklamalar yapmamalıdır.

Yapılacak yasal değişikliklerde yukarıda belirttiğimiz hususların göz önüne alınmasının çözüme katkı sağlayacağını, Trabzon Barosu olarak çocuğun cinsel istismarı ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda mağdurların her aşamada yanlarında olduğumuzu kamuoyuyla paylaşıyoruz.

AV. SİBEL SUİÇMEZ

TRABZON BARO BAŞKANI