Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, Genelkurmay Başkanlığı Karargahında yapılan basın bilgilendirme toplantısında konuştu.

Tuğgeneral Gürak, son günlerde bazı basın yayın organlarında TSK içindeki bazı askeri personelin kamuoyunca HERON diye bilinen ve Güneydoğu'da görev yapan insansız hava araçlarını düşürmeye çalıştıklarıyla ilgili iddialara yer verildiğini hatırlattı.

Tuğgeneral Gürak, "Öncelikle bu konu basında yer aldığı gibi ne isim ne rütbe ne de kimliğini belli edecek hiçbir bilgi olmayan iki belirsiz kişi arasında geçen bir konuşma metnin MİT'ten Genelkurmay Başkanlığına 25 Ekim 2007 tarihinde gönderilmesiyle başlamıştır" dedi.

Konuşma metninin Genelkurmay Başkanlığınca incelendiğini ve 26 Ekim 2007 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığına gönderildiğini bildiren Tuğgeneral Gürak, metnin Kara Kuvvetleri Komutanlığına gönderilme sebebinin ise o tarihte İsrail'den kiralanan tek insansız hava aracının Kara Kuvvetlerinin kontrolünde Batman'da konuşlu bulunması olduğunu söyledi.

Kara Kuvvetleri Komutanı tarafından 28 Ekim 2007 tarihinde verilen soruşturma emrinin ardından Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından derhal soruşturmaya başlandığını, olayla ilgili olarak aynı gün dinleme kararları alındığını ve soruşturmanın genişletildiğini anlattı.

Tuğgeneral Gürak, "Bugün itibarıyla soruşturmanın uzun sürmesi elbette eleştiri konusu olabilir, ancak soruşturmanın uzun sürmesinde kasıt olduğunu ileri sürmek yanlıştır. Geniş bir yelpazede olayla ilgisi olabileceği düşünülen tüm şahıslar mahkeme kararıyla dinlenecek, ses analizleri yapılacak, kimlikleri tespit edilecek ifadeleri alınarak ve neticede bir sonuca ulaşılacaktır. Bu işlemler ise doğal olarak zaman almaktadır. Ayrıca bu süreçte istihbarat kaynaklarından ilave bilgi talep edilmiştir. Soruşturmanın Kara Kuvvetleri Komutanlığından Hava Kuvvetleri Komutanlığına aktarılmasının nedeni ise soruşturma kapsamında belirlenen iki askeri personelin Hava Kuvvetleri Komutanlığında görevli olmalarıdır. Nitekim soruşturmayı devralan Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcısı da ilave bir takım araştırmalarla soruşturmayı daha da derinleştirmiştir" dedi.

Ancak konuşma metnin bütün uğraşılara rağmen delillendirilememesi nedeniyle soruşturmada istenilen mesafenin alınamadığını vurgulayan Tuğgeneral Gürak, diğer taraftan soruşturmayı yürüten savcıya 26 Mart 2009 tarihinde gelen bir ihbar CD'sinin incelenmesi neticesinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından 19 Şubat 2010 tarihinde verilen yetkisizlik kararından sonra ilgili dosyanın Milli Savunma Bakanlığınca 18 Mayıs 2010 tarihinde görevli savcılık olarak belirlenen Genelkurmay Askeri Savcılığına intikal ettirildiğini kaydetti.

Tuğgeneral Gürak, "Halen Genelkurmay Askeri Savcılığı konu üzerindeki delil tespiti işlemleriyle ilgili çalışmasını çok yönlü olarak sürdürmektedir" diye konuştu.

Bazı medya organlarında sürekli olarak adı belirtilen bir amiralin ise o tarihte bulunduğu karargahta insansız hava araçlarıyla ilgili bir görevi olduğunu bildiren Tuğgeneral Gürak, bu amiralin 5 Kasım 2007 tarihinden sonra Ankara'daki Savunma İşbirliği Ofisinde (ODC) ABD ile istihbaratın paylaşımı maksadıyla görevlendirildiğini söyledi.

Tuğgeneral Gürak, "Adı geçen amiral elbette bu insafsız iddiaları ortaya atanlar hakkında yasal haklarını kullanacaktır" dedi.

Yine bazı medya organlarında İsrail'den kiralanan HERON insansız hava aracının 14 Temmuz 2008 tarihinde düşmesiyle ilgili çeşitli iddiaların ortaya atıldığını ve bu olayla ilişkilendirilmeye çalışıldığını ifade eden Tuğgeneral Gürak, o tarihte İsrail'den kiralık olarak alınıp kullanılan HERON insansız hava aracının İsrailli personel tarafından kullanıldığını ve HERON'un iniş esnasında meydana gelen kırım sonucu kullanılmaz hale geldiğini bildirdi.

Tuğgeneral Gürak, Hakkari Çukurca Hantepe'deki terörist saldırı sonrasında saldırı haberini alan Tümen Komutanı ve Tugay Komutanı'nın çatışma çıkan bölgeye helikopterle inmek istediğini, ancak sıcak temas devam ettiği için bunu yapamayarak, her türlü riski göze alarak olay yerindeki personele karadan ulaştıklarını belirtti.

Tuğgeneral Gürak, "Bu olayda da görüldüğü üzere, yargı sürecinde sanık bile olsalar, bazıları tarafından masumiyet karinesi ayaklar altında çiğnenerek suçlu olarak gösterilseler dahi bütün bu şartlar altında bile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bütün personeli görevinin başındadır. Bizim için vatan, şeref, dürüstlük, vazife ve sevgi herşeyin önündedir" diye konuştu.

"Terör artık sadece kırsal kesimde değil"

Tuğgeneral Gürak, "Bazı il ve ilçe merkezlerinde, özellikle de Yüksekova ilçe merkezinde, her gün yaşanan sivil itaatsizlik olayları, bir uzman çavuşumuzun şehit edilmesi, bir subayımızın el yapımı patlayıcıyla ağır şekilde yaralanması ve Pervari ilçe merkezinde güvenlik güçlerine yapılan saldırı, terörün sadece kırsal alanda değil, yerleşim merkezlerinde de var olduğu ve yayılma eğilimi içinde olduğunu göstermektedir" dedi.

Yüksek Askeri Şura'nın olağan toplantısının 1-4 Ağustos 2010 tarihlerinde yapılacağını da hatırlatan Tuğgeneral Gürak, "Devam eden yargı sürecinde adı geçen Türk Silahlı Kuvvetleri personeline nasıl bir işlem yapılacağı, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 65'inci maddesinde yazılıdır. Bu kanun gizli değildir. Her yerde bulunup okunabilir. Çok net olan bu kanun okunmadan yapılan yorumlar ve ortaya atılan iddialar gayri ciddidir. Yasadaki sınırlamalar dışındaki tüm diğer konular, Yüksek Askeri Şuranın takdirinde olan konulardır" dedi.

Terörle mücadele

Halen, terör olaylarının yoğun olarak yaşandığı bir sürecin içerisinde bulunulduğuna dikkati çeken Tuğgeneral Gürak, 25 Haziran 2010 tarihinden bugüne kadar geçen süre içerisinde, meydana gelen iç güvenlik olayları hakkında bilgi verdi.

Dönem içerisinde meydana gelen olaylarda; 19 güvenlik görevlisinin şehit olduğunu, 47 güvenlik görevlisi ve 5 vatandaşımız yaralandığını bildiren Tuğgeneral Gürak, aynı dönemde 45 teröristin etkisiz hale getirildiğini ayrıca, 13 terör örgütü mensubunun da kendiliğinden güvenlik güçlerine teslim olduğunu kaydetti.

Terörist zayiatlarıyla ilgili bazı bilgileri de paylaşan Tuğgeneral Gürak, "Son dönemde bölücü terör örgütü mensuplarının giriştikleri eylemlerde, fazla sayıda zayiat verdikleri belirlenmekte ve aralarında yaptıkları telsiz konuşmalarında 'halimiz kötü', 'zor durumdayız' şeklinde içinde bulundukları durumu anlatan ifadelerine sık olarak rastlanmaktadır. Ayrıca, etkisiz hale getirilen teröristlerin çoğunun bölücü terör örgütüne yeni katılan teröristlerden olduğu ve ailelerin bu durumdan bölücü terör örgütünü sorumlu tutması sonucu, ailelerle bölücü terör örgütü arasında problemler yaşandığı belirlenmiştir" dedi.

Tuğgeneral Gürak, 25 Hazirandan bugüne kadar ele geçirilen silah ve mühimmata ilişkin de bilgi verdi. Buna göre, "16 el yapımı mayın bulunarak, etkisiz hale getirildi. Bir havan, 8 roketatar, 4 makineli tüfek, 50 kaleşnikof piyade tüfeği, 3 M-16 piyade tüfeği, 4 G-3 piyade tüfeği, 1 bombaatar, 3 LAW, 6 tabanca, 37,850 kilo plastik patlayıcı madde, 107 el bombası, 20 roketatar mühimmatı, 11 bin 566 Kaleşnikof piyade tüfeği mermisi, 5 bin 340 Bixi makinalı tüfek mermisi, 12 telsiz ile bol miktarda yaşam malzemesi" ele geçirildi.

Tuğgeneral Gürak, dönem içinde ele geçirilen silah ve malzemenin cins ve miktarlarının da dikkat çekici olduğunu vurguladı.




Cnn Türk