ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Daniel Coats tarafından ABD Kongresi’ne sunulan terör örgütü YPG’nin “PKK’nın Suriye’deki milis gücü olduğu” tespitini içeren rapor, hukukçulara göre Türkiye’ye uluslararası hukuk yolunu da açtı. Hukukçular, Türkiye’nin, ABD aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) başvuru yapabileceğini söyledi.

Prof. Dr. Ersan Şen ile New York Barosu’na kayıtlı Avukat Toygar Kortan, Milliyet’in sorularını şöyle yanıtladı:

- ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Daniel Coats tarafından ABD Kongresi’ne sunulan YPG’nin “PKK’nın Suriye’deki milis gücü olduğu” yönündeki raporu, ABD’nin bir terör örgütüyle işbirliği yaptığının ikrarı olarak kabul edilebilir mi?

‘Kuşatma projesi’

-Şen: Evet. Bu faaliyetleri destekleyen özellikle de başka devletlerin içişlerine karışacak şekilde saldırı suçu işlenmesine maddi ve manevi destek verenler suçludur. Bu bir kuşatma projesidir. Uluslararası Adalet Divanı’na gidilebilir. Bu mahkeme, Uluslararası Ceza Mahkemesi veya İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi olmayıp, Birleşmiş Milletler’e bağlı ve devletleri yargılayan bir yargı organıdır. Eski Uluslararası Daimi Adalet Divanı’nın devamıdır. Devletlerin parlamentolarınca çıkarılan kanunlar ile alınan kararlar, UAD tarafından delil olarak değerlendirilmektedir.

Bunun bir örneği, Nikaragua-ABD kararıdır. ABD Kongresi’nin ‘insancıl yardım’ adı altında Nikaragua’da bulunan gerillaya silah yardımı yapılması kararı; Divan tarafından ABD’nin Nikaragua’nın içişlerine karıştığına ve kuvvet kullanma yasağını ihlal ettiğine dair delil olarak kabul edilmiştir. Somut durumda da olası bir Uluslararası Adalet Divanı başvurusunda, rapor ve ilgili Kongre görüşmeleri delil olacak.

- Toygar: ABD Ulusal İstihbarat Direktörü ABD’deki tüm istihbarat birimlerinin başı olup, ulusal güvenlik programının uygulanmasını denetler ve yönetir. Aynı zamanda ABD Başkanı, Ulusal Güvenlik ve Milli Güvenlik Konseyi’nin ulusal güvenlik konularında baş danışmanıdır. Bilindiği üzere, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından 08.10.1997 tarihinde yayınlanan Yabancı Terör Örgütleri listesinde PKK ve Kongra-Gel, “terör örgütü” olarak ilan edilmişlerdir. ABD hukuku uyarınca, Amerika’da bulunan ya da Amerikan hukukuna tabi bir kişi veya kurumun yabancı terör örgütü ilan edilen bir gruba bilerek “esaslı yardım ve kaynak” sağlaması suç sayılmaktadır.

‘ABD hukukuna aykırı’

- Rapor, uluslararası hukuka göre suç teşkil eder mi?

- Şen: İçeriğinde yer alan faaliyetler ve kabuller elbette uluslararası kamu hukukunda, yani devletler hukukunda sorumlulukları gündeme getirecektir. PKK’nın bir uzantısı ve PKK ile iltisaklı olduğu kabul edilen örgüte silah sağlamak suretiyle Uluslararası Teamül Hukuku normu olan içişlerine karışmama yasağına aykırı hareket ettiği iddia edilebilir. ABD’nin terör örgütüne silah sağlamak suretiyle BM Sözleşmesi’nin 2. maddesinin 4. fıkrasında düzenlenen saldırı yasağına aykırı hareket ettiği iddia edilebilir. Sonuç olarak Türkiye Cumhuriyeti, ABD’nin terör örgütlerine silah sağlamasını, güçlü bir hazırlıkla UAD önüne götürebilir. Ancak bu hazırlığın iyi yapılması ve tezin güçlü delillerle desteklenmesi gerekir. Belirtmeliyiz ki UAD’ye yapılacak başvuru önemlidir ve uluslararası sonuçları olacaktır. Bu başvuruda hesaplar iyi yapılmalıdır.

- Toygar: Son tarihli raporda, “YPG’nin, PKK’nın Suriye’deki milis gücü” olarak ifade edilmesi, terör listesinde yer alan bir örgüte yardım sağlanması ve dolayısıyla ABD hukukuna aykırı olarak nitelendirilebilir. NATO, AB ve diğer bazı ülkeler PKK’yı terör örgütü listesine almakta ve yeri geldiğinde hukuki ve maddi yaptırımlar uygulamaktadır. Fakat, bunun yanı sıra BM, İsviçre, Çin, Hindistan ve Rusya’nın içinde bulunduğu bir grup ise PKK’yı bugün itibarıyla terör örgütü olarak nitelendirmemektedir.

Türkiye, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) kurucu sözleşmesi Roma Statüsüne taraf olmasa da, Amerika Birleşik Devletleri yetkilileri hakkında UCM’ye başvurabilir mi?

- Şen: Türkiye UCM’ye taraf olmadığı gibi, ABD de taraf değildir. Bu nedenle, gerçek kişilerin UCM önüne götürülmesi zor gözükmektedir. Bu konuda, BMGK’nın (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi) daimi üyesi ve veto yetkisi sahibi olan ABD’nin aleyhine BMGK’dan karar çıkarmak da mümkün gözükmemektedir. BMGK’nın kuruluş yapısı ve karar alma yetkisi, hem demokratik değil hem de “eşitlik” ilkesini gözardı etmektedir.

‘UCM’ye gitmesi zor’

- Toygar: 2002’de faaliyetine başlayan UCM hükümetler arası bir mahkeme olup merkezi Lahey, Hollanda’dadır. UCM’de soykırım, insanlığa karşı işlenen suçlar ve savaş suçları gibi uluslararası suçlar kovuşturulmakta ve yargılanmaktadır. Bugün için 123 ülke Roma Statüsü’ne taraf olmakla beraber Türkiye ve Amerika henüz taraf ülke değildirler. Yukarıda yazılanları toplu olarak değerlendirdiğimizde, bu aşamada UCM’nin Roma Anlaşması’na taraf olmayan ABD’ye karşı yukarıda belirtilen ve yine anlaşma tarafı olmayan Türkiye ve Suriye’de işlenmiş ağır suçlar karşısında soruşturma başlatması düşük bir olasılık gibi gözükmektedir. Bu kapsamda akla gelen bir başka hukuki yol ise Uluslararası Adalet Divanı’nda şikayet yoludur.

‘Türkiye bu konuyu Interpol’e taşıyabilir’

- ABD yetkilileri hakkında Türkiye’de bir ceza davası açılabilir mi?

- Şen: Önce meseleyi ABD mevzuatı açısından ele alalım. PYD, ‘yabancı terör örgütü’ olarak belirlenmemiştir, bu nedenle ABD Kanunu’nun, “terörizm” ve “yabancı terör örgütü”nü düzenleyen 18. Başlık, 1. Kısım, 113B Bölümü ve madde 2339B’nin tatbiki mümkün görünmemektedir. Konuyu Türk mevzuatı açısından ele alırsak biz, hem PKK’yı ve hem de PYD’yi terör örgütü olarak kabul ediyoruz. Terör örgütüne silah sağlamanın cezası 15 yıldan 22.5 yıla kadar hapistir ve bu suç nerede ve kim tarafından işlenirse işlensin ceza takibine konu edilir. Bu nedenle; Türkiye’nin soruşturma ve konuşturmaya geçebilmesi, bu kapsamda yakalama kararları çıkarabilmesi ve hatta konuyu kırmızı bülten ile Interpol’e taşıması mümkündür.

- Toygar: Türkiye’de Amerika’ya ve/veya temsilcisine karşı açılacak dava, büyük bir olasılıkla YPG milislerinin Suriye Demokratik Güçlerinin en önemli ve kalabalık grubu olarak ISIS’e karşı savaştığı, YPG’nin henüz net olarak Amerika terör listesinde yer almadığı savunmaları ile karşılaşabilir, bu sebeple Amerika aleyhine herhangi bir şekilde Türkiye’de dava açılsa da karşılık bulmayabilir, icra kabiliyeti olmayabilir. (Türker Karapınar/Milliyet)